İmamın Reis coşkusu
R. T. Erdoğan, son Bursa ziyaretinde, cuma namazı için Ulu Cami'ye girer. İmam, heyecanlanmış olacak ki, vaazını yarıda kesip cuş u huruşla "Milletimizin sevdiği, milletini canından çok sevdiği, aziz bildiği Cumhurbaşkanımız camimize teşrif etmiştir. Dua ediyoruz, hürmet ediyoruz." der.
Cemaat ayağa kalkmış mıdır? Kalkmış. Görüntüleri var. Bir kısmı alkışlıyor. Kimse de "Ey cemaat! Camideyiz!" demiyor.
Vaaz veren imam mıydı, cuma vaizi miydi? Bilmiyorum. Belki müftüdür. Gazeteler "imam" yazıyor.
Allah'ın evinde herkes eşittir. R. T. Erdoğan'ın camiye geleceği daha önce imama bildirilmiş midir? Muhtemelen bildirilmiştir. Ekâbir camiye girmeden önce tedbir alınıyor, korumalar yer tutuyorlar, fıldır fıldır etrafı kolaçan ediyorlar.
R. T. Erdoğan, bütün dünyevî sıfatlardan arınıp düşündüğünde, fâni bir kişi olarak, mabette, böyle aşırı övgü düzülmesinden muhakkak rahatsız olmuştur. Bu vaziyete Saray fetvacıları bir açıklama getirmiyorlar. Kendileri de "Bir daha mabette bana böyle iltifat etmeyin." demiyor. (Çok merak ettim. Hz. Peygamber mescide girdiğinde, sahabeden biri kalkıp "Canımızdan çok sevdiğimiz Allah'ın elçisi mescidimizi teşrif etmişlerdir." demişler midir?
Geçmişe doğru gitsek, dinle siyasetin nasıl iç içe girdiğinin mebzul örneğini veririz. Zaman zaman hatırlatıyoruz da...
Yeni bir haber: Yalova'ya bağlı Kadıköy Belde Belediye Başkanı ve Ak Parti'nin belediye başkan adayı cami içinde kahvaltılı toplantı düzenlemiş.
Başkan adayı, camiyi nasıl propaganda merkezi hâline getirdiğini internette kendi hesabında, fotoğraflı yazmış:
"... Cami Cemaatiyle birlikte kahvaltılı programımızı gerçekleştirdik. Değerli büyüklerimiz ve kardeşlerimizle bir araya geldik. Beldemiz hakkında istişarelerde bulundum. Vatandaşlarımın talep ve isteklerini dinledim."
Sonra yazı ve fotoğrafı silmiş.
"İslamizm" zihniyetinde din tekellerinde... Allah buyruğu onlara doğrudan iletmiş, o an şefleri kimse peygamberleri de o, mantığı içindeler.
Yukarıda R. T. Erdoğan'ı asumana çıkaran imamın övgüsü, size neyi anlatır? Benim bu söylediklerimi değil mi? Elbette benim aklıma gelen sizin de aklınıza geliyordur.
R. T. Erdoğan bir parti başkanıdır; ilâh değildir; peygamber değildir, insanüstü bir varlık değildir. Sevginiz varsa o sizin özelinizdir. İnsanlar camiye toplu ibadet için giriyor, birlik için giriyor, dayanışma için giriyor, birbirini anlama, birbirini sevme, birlikte Allah'a yönelme, Allah'ın rızasını kazanma için giriyor...
Ulu Cami imamı da, camide "yandaş kahvaltısı" tertipleyen başkan adayı da ne yaptığının farkında değilse, birileri, yaptıklarının "nifakçılık" olduğunu onlara hatırlatmalıdır.
İlahiyatçı sosyolog Prof. Dr. Yümni Sezen yeni kitap yayınladı: "Aldatılmamak için Anlamak" (İrfan Yayıncılık). Bütün okullarda ders olarak okutulacak bir kitap. İnşallah bir makul parti iktidara gelir, bu kitabı her yere yayar. Yümni Sezen Hoca'nın "İslâmcılık ve İslâm" başlığı altında yazdığı şu sözler gerçeğin ifadesi değil mi?
"Din, siyasetin emrine verilmiştir. İslâm dünyasında bunun Emevilerde başladığını söyledik. Bugün bunun revizyona uğramış yeni şekli, dinin siyasileşmesi, siyasetin dinileşmesidir." (s. 254).
İnşallah insanlarımızın gözüne inen perde kalkar!