İktidarın değişmesi lâzım.
Bu ülkenin insanları, sürekli şehit haberleri duymaktan ve insan kaybının üzüntüsünü yüreğinde hissetmekten yoruldu. Çünkü her kayıp, içimizde, yüreğimizde bir mağlubiyet hissiyle beraber yaşanıyor.
"Allah kahretsin!" diye hayıflanmamız bundandır. Böyle haber duymak istemeyişimizde yine bundandır.
Gelecek yüzyılı öngörerek planlamış ve ne yapacağını önceden bilen bir ülkenin huzurlu yurttaşları olmak istiyoruz. Kurumsallaşmış, tüm ekonomik, politik, siyasi ve sosyal davranışları belirli bir sisteme göre yürüten bir ülke olmamız gerekiyor.
Tıpkı, AB, ABD ve Rusya gibi. İster toplumsal alanda, ister siyasi, ekonomik ve ticari alanda olsun bizim en temel sorunumuz, her şeyin işbaşındaki iktidara göre biçimleniyor olmasıdır.
İsabetli isabetsiz anlık kararlar.
Ani politik değişmeler.
Yetmezmiş gibi bir türlü çözülemeyen tarihsel hesaplaşmalar.
O da yetmezmiş gibi ülkenin toplumsal birlik ve bütünlüğe ihtiyaç duyduğu zamanlarda bile, iktidarın muhaliflerini rakip saymak yerine düşmanlaştırması.
Medyanın çifte standartları ve bölünmüşlüğü yanında iktidara eklemlenerek, demokrasinin işleyişine katkı yapmak yerine iktidardan taraf olarak, aksaklıkları görmezden gelmesi vs. hepsi Türkiye'nin gelişmesinin, büyümesinin ve huzursuzluğunun temel sebebidir.
İdlib'de şehit veriyoruz?
Suriye ile savaşmak üzereyiz. Savaştığımız topraklar bütünlüğünü savunduğumuz Suriye'nin toprakları.
Bu ülkedeki rejim, BM tarafından tanınan bir rejim.
Bu ülkedeki Rusya ve İran uluslararası alanda meşru kabul edilen hükümetin çağırdığı yabancı güçler.
Ve Türkiye, kendi sınırlarını, aynı zamanda topraklarını bu hengâmede korumak, varlığını devam ettirmek için zorunlu olarak Suriye'ye girmiş bir ülke.
Rejimi sevmiyoruz.
Olabilir.
Esat'tan hoşlanmıyoruz..
Amenna.
Esat kendi halkını acımasızca katleden bir katil.
O da tamam.
Bütün bunları anladık da senin (Türkiye'yi yönetenler olarak) amacın ve bu soruna getirdiğin çözüm nedir onu bilmiyoruz?
Suriye'de yeni rejim mi kuracaksın?
Çözüm için Esat'ın çekip gitmesini mi bekliyorsun?
Suriye'nin toprak bütünlüğü sana göre nasıl ve ne zaman sağlanacak da Türkiye beklediğine ulaşacak? Ne olursa senin konuşacağın, işte beklediğim bu diyeceğin şartlar oluşmuş olacak da biz Türk milleti olarak rahata ve huzura kavuşacağız?
Savaş, acı, gözyaşı, göç, ekonomik sıkıntı sadece Suriye'de olmuyor ki. Komşuda olan sana da düşüyor. İşte bak, bizde de acı var.
Bizde de Suriye'nin nüfus yükü var.
Bizde de ekonomik Suriye yansımaları da var. Haliyle Suriye'de her ne oluyorsa; ekonomik, mali, siyasi, nüfus kayıpları bana da aynısı birebir yansıyor. Kısaca Türkiye, Suriye için hem mali hem siyasi ve hem de askeri fatura ödüyor.
Yetmiyor can kaybımız oluyor.
Dünyaya bakın. Türkiye dışında Suriye'de yaşanan her ne varsa kendi ülkesinde hisseden ve hissetmekle de kalmayıp bizzat orada olanları kendi içinde yaşamak zorunda olan başka bir ülke daha var mı?
Yok!
Öyle ise, Türkiye ne yapacak da bu durumdan kendini kurtaracak?
Mevcut politika tam da bu amaç için "biçilmiş kaftan gibidir" diyorsanız, daha çok bekleriz. Ve aradan geçen her yıl, Türkiye'nin kayıplarının artacağını da bir yere yazmanız gerektiğini hatırlatırız.
Sözünü ettiğimiz kayıplar öyle sıradan ve basit kayıplar değil.
Askeri kayıplar mesela.
Türkiye'nin ilerlemesi ve gelişmesine yönelik kayıplar. Enerjisini savaş şartlarında tüketen bir ülke olmak kolay değil. Bu sebeple sorunu beklemekle çözemeyeceğimiz açıktır. Öyle ise, Türkiye'nin mevcut durumunu düzlüğe çıkaracak güçlü bir hükümete ihtiyaç var.