İktidara nasıl davranılır kitabı
Ne yapsak acaba? Hükümetimizden rica etsek de her bir muhalefet partisine bir “demokrasi kılavuzu” mu istesek? Haftanın son gelişmeleri dikkate alındığında bunun böyle olmasının kaçınılmaz olacağı anlaşılıyor.
Dikkatinizi çekerim: Muhalefet konuşmasını bilmiyor. Oy istemesini bilmiyor.
Milletin nabzının nasıl tutulacağını bilmiyor.
Ne yenilir ne içilir haberi yok.
E, haliyle de iktidar olamıyor. Açın ülkemin yandaş medyasını, bakın ne diyor koro halinde: “MHP bu kafayla iktidar olamaz.”
Devamı da var: “CHP de olamaz! Bunlar milleti anlamıyorlar. Milletin taleplerine cevap veremiyorlar.”
Anladık kardeşim.
Peki, ne yaparsalar iktidar olurlar?
İktidarı takip etsinler, söylediklerini sürekli tasdik etsinler.
Alâ! Bu durumda ben haksız mıyım; her bir muhalefet partisine bir iktidar kılavuzu görevlendirelim demekle? Söyleyin lütfen.
Haksız mıyım?
Hepimize kılavuz şart. Geçen hafta Bülent Arınç büyüğümüz de tıpkı Başbakanımız gibi aynı konuda buyurdular. Söyledikleri özet olarak aynı: Bunlar bu kafayla iktidar olamazlar!
Benim ülkem çok tuhaf. İktidar partisinin tüm ileri gelenleri tutmuş muhalefetin nasıl iktidar olacağının kaygısına düşmüş bağırıp çağırıyor. Adamların içine oturmuş. Ne yapıp etsek de şu muhalif kardeşlerimizi iktidar yapsak diye çırpınıyorlar.
İşte ben, nasıl iktidar olunur meselesinde tam da bu sebeplerden dolayı, bir kılavuz istemeli muhalefet, diyorum.
“Kardeşler”, demeli. “Biz de tıpkı sizin gibi iktidar olmak istiyoruz. Lütfen bize nasıl iktidar olacağımıza ilişkin bir yol gösterici görevlendirir misiniz” diye avazı çıktığı kadar bağırmalılar. Aksi halde bir taraftan başbakanın, öte yandan yardımcısının, daha ötede tüm yandaş medyanın içine oturacak, muhalefeti iktidar yapamadık diye. Yazık değil mi adamlara.
Sonra başbakana karşı nasıl konuşuyor şu MHP’liler? Ağız dediğin yırtılır mı? İnsanların ağzı kâğıt mı? Görmüyor musunuz, ağız denilen şey zaten yırtık.
Bütün bunlar bir eksiğin habercisi. Nedir o derseniz söyleyeyim: Başbakanla konuşma kitabı eksik siyasetin. Kırmızı kitap tamam da başbakanla konuşma kitabı yok. Öyle kitapsız olursa ortam, elbette çizgi dışına çıkanlar olacaktır.
Hizaya sokmak lazım.
Herkes kendini başbakanla kıyaslamamalı. O dilediği gibi konuşur. Milletimiz ona konuşma yetkisini niye verdi? Ağzına geleni söylesin diye! Ama sen, daha başbakan olmadan, sanki ağzı dikişliymiş gibi “yırtarım” diyorsun.
Şaşarım şu muhalefetin durumuna. Biraz konuşma dersi almalılar. İktidara gelince söylem dili nasıl olacak, muhalefete düşünce nasıl olacak, bunu öğrenmek şart.
Kılıçdaroğlu tutmuş “dokunulmazlıkları kaldıracaktı, yapmadı” diyor.
İktidara karşı çıkılır mı kardeşim?
Canı sıkılıyor anlaşılan. Layığı ile konuşmayıp, iktidar partisini ağır eleştirmekten Silivri’ye gidesi geldi herhalde.
Başbakan bu. Kendisine karşı öyle ulu orta konuşulur mu? Kafanın estiği gibi eleştirilir mi?
Ben onu bilir onu söylerim. Kimse kusura bakmasın. En kısa zamanda AKP’den ve yandaş medyadan hem konuşma, hem iktidar olma ve hem de siyasetin ne olup olmadığının öğretilmesi için bir kılavuz istemek şarttır. Eğer bunlar mümkün olamıyorsa rica edip, iktidar tarafından bir üslup kitabıyla, bir de iktidarın görevlerine dair davranış kitabı hazırlanmalıdır. Bu da hiç şüphesiz kırmızı kitabın hazırlanması gibi hükümete düşen görevdir.
Ha, ne gereği var mı diyorsunuz. Tamam, siz bilirsiniz. Bakın eski Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’na. İktidara uygun konuşmayıp, kafasına göre konuştuğu için sarığı ve cüppeyi kayıp etti.
Bizden söylemesi...