İktidar gücünün yumuşak karnı

Demek ki neymiş, tüm iktidarlar ve elbette saray boşluk tanımıyormuş. Doğa yasası değil bu, toplumsal yasa.
Gerçi “toplumsal olayların yasası olmaz” diyecekler çıkacaktır ama Türkiye’nin önünde duran en açık hakikat budur.
En ufak aralıktan sızdı.
Tayyip sonrası ne olur?
Tayyip hayatta iken Tayyip sonrası ne olur demenin mantığı var mı?
Demek ki varmış.
Bu meselenin daha da netleşmesine yardım eden hiç şüphesiz spora yönelik yasal düzenlemedir. Bu durumda karşı olanlar olmayanlar tartışması kısa süreli de olsa basına yansıdı.
İktidar gücünün fay hatları belli oldu. Derinlerdeki fay kırıklarını göremedik belki ama muhtemel bağlantıların negatif enerjiyle yüklü olduğunu fark ettik.
AKP, kendini iktidara taşıyan esas gücün yedeği tarafından kabul etse de etmese de içten parti içi iktidar tehdidiyle karşı karşıya. Bu parti içi tehdit, özünde toplumsal potansiyeli olan bir gücü temsil ediyor.
Arkası boş değil.
Siyasal tabanı ve zemini var. Aynı zamanda medyası, parası, imtiyazlı sosyal gücü var. Dolayısı ile güçlü bir alternatif.
Esas güç hiç şüphesiz Milli Görüş ekseninden ortaya çıkan enerji idi. O enerji, öteki güçleri de yedeğine alarak iktidara oturmuştu. Şimdi, esas güçle iktidara taşınan ve iktidarın nimetlerini paylaşan güç, tıpkı Milli Görüşçüler gibi, sahiplendikleri değerleri kendinden başkaları ile bölüşmek istemiyor.
İktidar olmanın doğasında zaten bu vardır. Gücün verdiği imkânlar ve hükmetme. Sahip olanlara sınırsızmış gibi gelen, bu muhteşem azameti kaybettiğinizde hiçleşirsiniz.
Dünyalara sahip zengin iken iflas etmiş birinin durumu gibi olmalı.
“Tayyip sonrası ne olur” sorusu, aynı zamanda bunalımda olanların, açmaza girenlerin de sorusudur.
Böyle bir soru, iktidarı sürekli paylaşanlar için “bundan sonra ne yapacağız? Mevcut durumumuzu nasıl koruyacağız” endişesini dile getirmektir.
Dolayısı ile endişe ve telaş sorusudur.
Öte yandan iktidar olmak isteyenler için de heyecan yaratan bir sorudur. “Öyle ise vaziyet alıp, durum değerlendirmesi yapalım” diyecektir muhalefet.
İktidarı paylaşan endişeli grubu ikiye ayıracağız. Endişeden hareketle yıkılacağı varsayılan sarayı ele geçirmek isteyenler, iç muhalefet ve endişenin psikolojisi ile ortalığı savaş alanına çevirecek olan esas taşıyıcı güçler.
Burada sakin kalabilen ve aklını da bu sakinlikle gerektiği gibi kullananlar kazanacaktır.
Spor yasası ile ortaya çıkan saflaşmanın kategorik yönünü az da olsa fark ettiğimiz doğru olsa da, Erdoğan otoritesinin geleceği nasıl biçimlendireceğini tam olarak belirlediğimiz söylenemez. Böyle bir kestirim için, bu düzeyde bir çatlak ve sorgulama yetmez. Ancak şunu söyleyebiliyoruz. İktidarsan aynı partiden bile olsan daima senin yerinde olmak isteyen birileri vardır. Çünkü iktidar gücü paylaşılamayacak kadar biriciktir. Ve iktidar, sırf bu özelliği sebebiyle, herkesin peşinden koştuğu üstün bir güçtür.
Tayyip hayatta iken “Tayyip sonrası ne olur” demek, kırılgan, bir o kadar da enerji yüklü, zaman ve zemin bekleyen fay hatlarını uyarmıştır.
Bakalım bu küçük çaplı kıpırdanış, beraberinde tasfiye kararlarını getirecek mi? Eğer getirirse, Başbakan bundan etkilenmiş ve durumu çok önemsemiş demektir. Getirmese, şimdilik hatırda tutuluyor, zamanı geldiğinde hesabı görülecek demektir.
Asıl emsal iktidar gücünün yumuşak karnı.

Yazarın Diğer Yazıları