İki Parti: AKP-RTE/AKP
Bülent Arınç'ın Recep T. Erdoğan'ın söylediklerini tam zıddını söylemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin iki gazetecinin "hak ihlali" kararına arka çıkması, Ak Parti içinde "derin yara" olduğunu gösteriyor. Bu "derin yara"nın Reis'in başkanlık ihtirasını tamamen söndüreceğini, dolayısıyla onu daha da hırçınlaştıracağını tahmin etmek zor değildir.
B. Arınç, evvelden R. T. Erdoğan'a, lâfı dolandırarak nazikçe cevap verirdi. şimdi ise, çok sert ve alaycı bir üslûpla cephe aldı.
Tam saat 17:25'te yaptığı bir önceki açıklaması, daha önce belirttiğim gibi, ağır bir hatırlatmaydı. İplerin tamamen koptuğu 17/25 göndermesinden anlaşılıyordu. R. T. Erdoğan, "o zat" dediği B. Arınç'ın 17/25 hatırlatmasını mecburen görmezlikten geldi. Reis tartışmayı sürdürseydi, kim bilir neler ortaya saçılırdı. İki taraf da bunu biliyor. Tarafların susması ikrardır ve biz anladığımızı anladık!
"Yandaş" basın yayın organları son derece ölçüsüz... Reis fedailerinin iki gazetecinin tahliyelerini sağlayan kararı Abdullah Gül'ün seçtiği üyelerin verdiğini yazmaları, A. Gül'ü uluorta itham etmeleri B. Arınç'ı çok kızdırmış:
"Bu cinayettir ve bu ayrımcılığın üstünden Abdullah Gül'e vurmaya çalışıyorlar. Zamanında kınadığımız bir işi, bizim saygı duyduğumuz medya neden böyle yapabilir? Bu insanların bir sıfatı yok mu? Bu insanların bir hukuk bilgisi yok mu? Bunların vicdanı yok mu? Bunların vatanseverliğinden kim şüphe edebilir? Ve ben 17 üyenin 12'sinin, 15'inin gerçekten çok iyi bir hukukçu olduğunu, vatanperver olduğunu da çok yakından biliyorum. Kaldı ki sayın başkan Zühtü Bey, AK Parti'nin anayasa çalışmalarına bir akademisyen olarak katılmış bir insandı. Kendisine anayasayı emanet ettiğimiz bir insan bugün farklı karar verdi diye lince tâbi tutuluyor. Ben sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın yanındayım ve onu tebrik ediyorum ve huzurlarınızda da teşekkür ediyorum. Çok güzel, çok iyi ve Türkiye'nin ufkunu açacak bir karar verdi."
B. Arınç, sözü R. T. Erdoğan'a getiriyor:
"Ama ben bu mahkeme kararını tanımıyorum derseniz. Bu Anayasanın belli hükümleri var. 'Anayasa Mahkemesi'nin kararları bütün kişileri, bütün kurumları bütün devlet organlarını bağlar.' diyor. Keşke böyle yazmasa. Ama böyle yazmış ve bu anayasa yürürlükte kaldığı sürece de istesek de istemesek de bizi bağlıyor. Partilerimiz bu anayasaya göre kapatıldı... Erbakan Hocayı hatırlıyorum. Kabul etmiyorum, reddediyorum, bu vicdansızlıktır, bu hukuksuzluktur dedi, Youtube'da var konuşması ama ne yazık ki uymak zorundayız dedi. Şimdi Anayasa Mahkemesi kararlarına uymamak herhâlde bu anayasa mevcut oldukça çok geçerli bir söz değil. Neden? Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanımız bu mevcut anayasaya göre seçildi, Meselâ ant içerken 'Ben farklı bir Cumhurbaşkanıyım. O zaman farklı bir ant içmem lâzım' demedi. Mesela Leyla Zana gibi yapmadı. Ant içti, biz de kendisini ayakta alkışladık, bu anayasaya göre. O zaman ben bu anayasayı tanımıyorum demesi lâzımdı."
Bu sözleri haberlerde dinlediniz, gazetelerde okudunuz. Ben bir bütün olarak tarihe not düşmek için buraya aldım. Bu sözler, Saray'ın önüne çekilen bir settir.
Bir parti bünyesinde iki parti var artık: AKP ve RTE/AKP.