İdlib... Nereye varır?!

Belli ki, İdlib'de Türk askerine bile bile saldırıyorlar.

"Beşşâr", "rejim güçleri"... demenin bir manası kalmadı. Bir "devlet" yok; Beşşâr'ın çabulcuları ve Putin var orada. Beşşâr bir sömürge valisi. Bunu başka türlü ifade edemeyiz. Emir Putin'inden.

İdlib'de 13 şehit verdik. Birinci saldırı da sekiz, ikinci saldırıda beş. Birincisinde misliyle cevabını aldılar, dendi. Nasıl tespit ettilerse, en az 76 "rejim askeri" öldürüldü. Ama Putin'in çapulcuları hiç oralı olmadılar. Türkiye "Astana süreci", "Soçi süreci" deyip duruyor. Rusya gibi bir gücün karşısında fazla yapacağı bir şey yok. İster istemez alttan alıyor, Putin'in insafa gelmesini bekliyor ama...

İdlib öyle stratejik yer ki, eğer başka güçlerin veya Türkiye'nin kontrolünde kalırsa, Putin hiçbir surette istediği hedefe varamayacak. Onun için, oyalama taktiğini seçti. Türkiye'ye heyet gönderdi. Heyet Ankara'da, Türkiye'ye umut dağıtırken, çapulcular yine saldırdılar, beş askerimizi şehit ettiler, beşini yaraladılar.

Dikkat ederseniz, bu kadar karşılık veriyoruz adamlar hiç oralı değiller. Üç gözlem noktamızı geçtiler, dördüncüsünün de çevresini kuşattılar, stratejik bölgelere girdiler, yolları tuttular.

İdlib neresi? 1939'da referandumla Türkiye sınırları içine alınan Hatay'ın komşusu. İblib ile Hatay boydan boya sınır.

İdlib, nüfus olarak Suriye'nin beşinci büyük ili (idi). 1812 yılında beri Halep'e bağlı kaza olan İdlib, 1958 yılında Cemal Abdünnasır'ın ziyareti sonrası il hâline getirildi.

Bir zamanlar Mısır ve Suriye'nin birleşip tek devlet olduğunu biliyor muydunuz? Adı "El-Cumhuriyyetü'l-Arabiyyeti'l-Mutteḥide" (Birleşik Arap Cumhuriyeti) idi. 1 Şubat 1958'den 28 Eylül 1961'e kadar sürdü. Devlet Başkanı Abdünnâsır idi. Baas Partisi "büyük Arap devleti" ideali güttüğü için Mısır'la birleşmeden umutlanmış; ancak, Nâsır'ın Suriye'ye kendi adamlarını yollaması, tabiri caizse Baas'ı ve ideallerini iplememesi üzerine, alttan alta ordu içinde örgütlenmeler başladı ve o sıra daha yüzbaşı olan Beşşâr'ın babası Hafız Esad'ın da içinde bulunduğu grup 27 Eylül 1961'de darbeyle iktidarı ele geçirdi. Hemen ertesi günü de Mısır'dan ayrıldıklarını ilan ettiler. Sonra üçer kademe atlayarak generalliğe yükselen Hafız Esad, 1970'te, iktidarı ele geçirecek, Şiî-İsmailî ağırlıklı diktatörlüğünü kuracaktır.

Sovyetler Birliği ile askerî ve teknik yardım antlaşmaları imzalayan Hafız Esad, 1975'te Lübnan'ı işgal etti. 1982'de Hama'da Müslüman Kardeşler'in varlığı bahanesiyle binlerce Sünnîyi öldürdü.(Başımızın belası Abdullah Öcalan ve PKK'ya hem Lübnan'da hem Şam'da yer açan, koruyup kollayan da Hafız Esad'dır.)

İdlib giderse, dolaydan sınırlarımız içine kattığımız diğer bölgelere tazyikler başlayacaktır. Hatay'ı bile yoklayacaklardır.

İdlib'i, 2015 martında "Fetih Cephesi" adıyla bir araya gelen Ahraru'ş-Şam, Nusra Cephesi, Livau'l-Hak, Şam Tugayları, Cundü'l-Aksâ, Ceyşü's-Sünne, Ecnadü'l-Şam ve Feylakü'ş-Şam örgütleri Beşşâr'ın çapulcularından almıştı.("Şam" demekle Suriye kastedilir. Şam şehrinin adı ise Dımaşk'tır.)

Maalesef Türkiye, bu grupları Türkiye'ye tâbi kılamadı. Zor kullansa yeriydi.

Putin, halkı katlede ede İdlib'de ilerliyor.

Çaresiz mazlum insanlara tek umut Türkiye; sınırımıza akın ediyorlar.

İşimiz zor mu zor!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları