İçimizdeki düşmanlığı nasıl yok edeceğiz?

Türkiye’nin insanı gibi kesin çizgilerle ayrışmış kaç ülke vardır?

Aşağıdaki mektup ayrışmayı, peşin fikri ortaya koyuyor.

“Sivas’da insanlar aleni bir şekilde tekbirler getirilerek yakıldı. Seyretti ülke, seyretti devlet. O kalabalık sürüden nasıl halk yaratacağız, nasıl güvenip kardeş olacağız? Siz de gizliden destek olmaktasınız o lanet güne.

Bozkurtla ilgili yazı da aynı. İlla solu düşman koyup, sonra da kenetlenmek istiyorsunuz. Bozkurt Türk efsanesidir. Nasıl kıydık, onu bir sakin kafayla düşünün. Dinde ve ulusal kimlikte bağnazlık yok ediyor maalesef kardeşliği.

Yahu evinden alındı gencecik insanlar Bahçelievler’de... Sonra boğularak öldürüldü. Kahveler tarandı. Kim olduğu belirsiz insanlar öldürüldü, Sahi Sinan Ateş’i kim niye öldürdü?

Bak Suriye konusunda yazdınız Esad mı kaldı, dediniz. Yazarın da bilim adamının da siyasetçinin de öngörüsü olmalı. Suriye olayı başlamadan, sınırı koruyan tel örgüler kaldırılırken bu işin buraya geleceği belli idi. Bi Süleyman Şah’ı koruyamadınız. Ülkeyi beleşine işgal ettirdiniz. PKK’ya devlet kurdurdunuz. Esad’ı suçluyorsunuz. IŞİD denilen çekirge sürüsünün büyükelçiliğimizi işgal etmesine izin verdik.

Bakın İslam coğrafyasına kan, gözyaşı. Kolay Yahudi’ye suçu yükleyip sıvışmak. Türk tarihine baktığında da Türk’ü Türk’ün aymazlığı, yöneticilerin hırsı yok etmiştir hep.

Başbağlar’a gelince... PK lanet bir terör örgütüdür. İki eylemi kıyasladığında, devletle, ya da devleti yönetenlerle veya kendini İslam deyip tekbir getirenlerle, ülkücü selamı verenlerle PKK’yı aynı kefeye koymuş olursun.

Atalarımız hep derler akıl yoksa fikiri diye.” (M. A. T.)

(Mektubu gönderenden izin almadığım için isminin sadece baş harflerini veriyorum. Son cümlede söylemek istediği sanırım Akıl olmayınca neylesin fikir...”)

***

Geçmişten beri, insana saygısızlık etmiyorsa, küfür yoksa en ağır tenkitleri köşeme taşırım. İnsanımızı tanımalıyız, neyi ne kadar bildiğini, neyi niçin öne çıkardığını anlamalıyız. Hiçbir fikir tek değildir. Etki alanı olmasa, kendisinde güç bulmasa, insanımız böyle bir tenkide girmez.

Ülkemizde fikrî uçurum derin. Maili gönderen beni tenkit ediyor. Hakkıdır. Yanlışım varsa hatırlatır. Ama yazdıklarıma bakarak söylersem yanlışım yok.

Madımak faciasından ne yazık ki, kimileri parsa toplamak istiyor. Acıya acı katarak kendilerine arka bulmak isteyenlerin niyeti kötüdür. Her yıl belli kesim faciada hayatlarını yitirenleri anar. Ananların hangi fikrî yapıda olduklarını yazılarımda gösterdim. Aynı hassasiyeti neden Başbağlar’da göstermezler? Katledenler belli. İsimlerini bile anmazlar.

Şunu da hatırlatayım: Madımak faciasıyla bağlantılı “Alevîlik” de öne çıkarılıyor, ayrıştırıcı, kışkırtıcı yayınlar yapılıyor.

Alevîliğe dair en çok yazanlardan biri de biziz. Hep hatırlattığım gibi, hem Anadolu’nun batısından ortasına, Balkanların uçlarında; Arnavutluk’ta Makedonya’da ayrıntılı çalışmalarımız oldu. Kitabımız da var. Hâliyle değerlendirmelerimizde bir kastımız olamaz.

***

CHP’den genel başkan olarak ilk defa Özgür Özel Başbağlar katliamı için de bu köydeydi. 2 Temmuz’da PKK’nın uzantıları ve solun koyu kızıla çalan renkleriyle Sivas’ta birlikte yürüyen Özgür Özel, tenkit edilmemek için olacak, PKK’lıların bastığı Erzincan Kemaliye-Başbağlar’a da gitti. (Bu katliamı kimin nasıl yaptığını, bizzat “komutan” seviyesindeki eski PKK militanından dinledim. “İmralı’daki Konuk” kitabımızın sonraki baskılarında bu bilgilere de yer verdim.)

Özgür Özel, acaba Madımak olaylarını ne kadar araştırdı ve ne kadar biliyor? Haklıyı haksızı ayırabilmek için elinde yeterli delili var mı?

(Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2001’de bir dergi için yaptığı Madımak faciasına dair araştırmayı kendisinden istesin. K. Kılıçdaroğlu şahitleri konuşturmuş. O kadarı yetmez. Bizim yazılarımızda da deliller var. Yazılarımda olayları ayrıntılı araştıranların anlattıkları bir bir sıraladım.)

Özgür Özel, Başbağlar’da, Sivas Madımak’ta yaşananlarla Başbağlar’da yaşananları birbirinin rövanşı gibi göstermeye çalışıyorlar. İkisi de bu ülkenin ortak acıları. Orada yanan canlar da burada yanan canlar da bu ülkenin değerleri. O yüzden bizim bir ve beraber olmamız lâzım. Herkesin ötekinin hakkına kendisinden daha çok sahip çıkması lâzım.” diyor.

Tamam, kabul. Şunu soracağım: Başbağlar’ı basanlar PKK’lılar. Madımak’tan kendilerine bir pay çıkarmak istediler. Bunun delilleri zaman içinde sıralandı. Yukarıda bir delil de biz verdik. Neden PKK’nın adı anılmıyor?

Diyeceğim şu ki; sebepler üzerinde durulmalı, peşin hüküm verilmemeli, birilerinin çanağına su taşınmamalı.

Yazarın Diğer Yazıları