Hükümet dışı fail bulundu
Başkalarını kötü olmakla suçlayan ve her daim zihninde bir virüs gibi algıladığı devleti kötüleyen, geleceği geçmişsiz inşa edeceğini sanan birinin cümlelerine gidelim birlikte.
Buyurun.
“Hareket halindeki her şeyi imha etme... Asayiş tedbirlerinin özü budur...”
Sanacaksınız ki karşınızda sadist, ilkel bir kabile ordusu var. Öyle ki “hareket halindeki her şeye” ateş ediyor.
Paranoyak yani.
Devam edelim. Ve lütfen geçmişi nasıl genellediğine bakınız.
“Osmanlı-Türk devlet geleneğinin önde gelen sorun çözme tekniği budur...”
Vay canına!
Koca Osmanlı meğer neymiş. Devlet değil sanki canavar.
“Sürgün, köy boşaltma, köy yakma, katletme... Bunlardan uzaklaştığımızı sanıyorduk... Ama hayır... Sonunda bu da oldu, 2011 yılının son ayında, 21. yüzyılın göbeğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri, köylüleri bombaladı. Ve 29’u aynı aileden 35 kişi hayatını kaybetti.”
İşte bu anlama, algılama tarzının en kısa tanımı önyargıdır.
Suçlamak için suçlamak, anlamamak için suçlamaktır.
Hükümet başkanının hısım gazetesinde yazan bu arkadaşın en temel sorunu da bu.
Ön kabuller ve önyargı.
Üstelik hepsi de genellenmiş durumda.
Şimdi böyle birinin demokrasiden dem vurması, sorunun demokrasi üzerinden çözüleceğini ileri sürerek açıklamalara yer vermesi bilmeyene ikna edici gelebilir ama bilene asla.
Bitmedi.
Bakın olayı nereye bağlayacak?
“Ama aklımıza kazıyalım:
“Hareket halindeki her şeyi imha etme...”
Kazıdınız mı?
Öyle ise tamamsınız. Önyargınız oluştuğuna göre gerisi kolay.
Şimdi iyice bakalım bu ülkedeki asayiş olaylarının özünün ne olduğuna. Yazarı okuyoruz:
“Bu ülkede asayiş tedbirlerinin özü aslında budur...
Yaşanan bu vahim olay tam olarak bu duruma işaret etmektedir. Şeyh Sait ve sonrası, Ağrı ve sonrası, Dersim ve sonrası, 1990’lar ve sonrası...”
Eh, sonunda meseleyi Şeyh Sait’e bağladığımıza göre algıyı dilediğimiz şekilde yönlendirebiliriz artık. Okumaya devam edelim bakalım bizi nereye götürecek?
“Son dönemlerde ‘askeri işletme düzeldi’, ‘PKK’yla bu denli etkili mücadele ilk kez oluyor’, ‘AK Parti’yle, Ergenekon’la, iç siyasetle ilgilenmeyi bırakan ordu işini tam yapmaya başladı’, ‘Teknik ve teknolojik donanım hata yapmayacak kadar mükemmel...” tarzı açıklama, yorum ve iddiaların arkasındaki gerçek bu mudur?
Bizi Türk Ordusuna götürdü. Ama unuttuğu bir şey var. Onu da Ahmet Hakan’dan dinleyelim:
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin hükümetin emrinde olmadığı algısının iyi bir tarafı vardı. Yanlışlıkla bombalanan sivil hedefler söz konusu olduğunda hükümet ‘olay çok vahim, soruşturmalıdır’ falan derdi. Ortaya çıkan vahim tabloyu pek üzerine almazdı.”
Demek ki neymiş. İşin içine hükümeti koyanlar da varmış.