Hrant Dink’in solculuğu
Hrant Dink’in katili hapisten çıktı. Azmettiricilikten ceza alan iki kişi ise mahpus. Azmettiriciler içeride katil dışarıda olunca bir garabet ortaya çıkıyor. Belli ki az ceza alsın diye 17 yaşındaki gencin eline silah vermişler. Dedikleri gibi de oldu. Cezayı yaşına göre aldı ve uzatıla uzatıla hapiste tutuldu. Artık uzatılamayacağı anlaşılınca bırakılmak zorunda kalındı. Bunu ben söylemiyorum, hukukçular söylüyor. Burada asıl itibar edilecek zat Hrant Dink’in ailesinin avukatı. Müddeti bitti, diyor. Onun için ondan fazla da fikir almadılar.
Müteveffa Hrant Dink, o zamanki yazdığım gazeteye geldi, oturduk. Uzun uzun konuştuk. Ama gazete yönetimi röportajı yayınlamaktan çekindi. Bir haftalık haber dergisinde de yazıyordum. Oraya da gönderdim. O dergi yönetimi de uzak durdu. Hrant’a “Maalesef röportajını yayınlatamadım, sen yayınla.” dedim. O da yayınlamak istemedi. Mutlaka yakınları o röportajı biliyordur. Kaç defa yazdım, müteveffanın hatırasına siz yayınlayın, dedim. Yayınlayacaklarına onun adına kurulan vakıf, değişik yazılarımda akılları sıra “nefret suçu” buldular, beni önce savcılığa, sonra mahkemeye verdiler. Şikâyet dilekçelerine imza atanlar bilinen isimler. Belli ideolojilerin emir kullarının gözlerinin ne kadar kapalı, kulaklarının ne kadar tıkalı olduğunu bir kere daha anladım.
Bu, Hrant’la tek röportajımız değildi. Başında olduğum haftalık gazetede, millî maçların azınlıklarda uyandırdığı duyguya dair görüşlerini aldık ve yayınladık.
Hrant çok konuşurdu, ekrandan inmezdi. Birtakım sözlerini açması için kendisine mail atardım. Yanlış anlaşılsın istemiyordum. Ama nefret söylemcileri peşin hükümlü. “Hepimiz Ermeni’yiz”, “Hepimiz yıkıcı/bölücü solcuyuz.” dairesine girmeyenler düşman gösterilir.
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu diye biri var. “Nefret Söylemi ve/veya Nefret Suçları” kitabının editörü. Akademik basamaklardan geçen titiz olmalı, değil mi? Benim olmayan bir yazıdan, nefret suçu işlediğimi çıkarmış. Velev ki, o yazı benim, niye insanlardan nefret edeyim?! Görüşlerimiz örtüşmüyorsa, bir bir sıralarız. O da kanunlar çerçevesinde olur. Yok illâ “Hepimiz yıkıcı/bölücü solcuyuz” tarafında olacaksın, yok illâ “Hepimiz Ermeni’yiz” grubunun çizgisinde yazıp konuşacaksın. Delilsiz bir alıntım, bir yorumum olabilir mi?
Alper Görmüş adlı biri var. Üzerime geliyor. Onu da ifşa ettiğim, “İslâmcı beslemesi ateist!" (2 Şubat 2014) yazıma girebilirsiniz.
Hrant’ın katilinin serbest kalmasından sonra “Hrant’ın Arkadaşları” grubu atağa geçti. Bildiri falan yayınlıyorlar, orada burada konuşuyorlar. Merak ettim, bu “arkadaşlar” kimlermiş... Belli isimler. Yazmaya gerek yok; kolay bulursunuz. “İmza Toplama Örgütü” (İTÖ)’nün gediklilerinden.
Hrant Dink’in yakın arkadaşı Etyen Mahçupyan kadar Hrant için yüreği sızlayan yoktur herhâlde, Etyen Mahçupyan bu “arkadaşlar” örgütüne mim koyuyor:
“... Ne var ki Hrant'ın arkadaşları davayı sahiplendikleri oranda Hrant'ı taşımakta zorlandılar. Çünkü Hrant'ın toplumsal sahiplenmesi onu 'cinayete kurban giden sosyalist bir Ermeni' tanımına oturttu. Tabii ki bu özel bir Ermeni'ydi ama özelliği karakteriyle sınırlı kaldı ve ideolojik olarak sosyalist bakışın parçası olarak sunuldu. Oysa Hrant'ın sosyalistliği 1990'lı yılların ortalarında sönmeye başlamış, solculuk mağdurların yanında durmayı ima eden ahlakî bir tavra dönüşmüş, ortaya çıkan boşluğu ise Ermeni kültürünü merkeze alan bir Anadolu belleği inşası hayali doldurmaya başlamıştı. Daha sonraki yıllarda Hrant, demokratlığı, bu bellek inşasının meşru zemini olarak gördü ve o noktadan itibaren de sosyalizm onun için nostaljik bir gençlik romantizmi anısına dönüştü.” (“Hrant'ın arkadaşları onları kuşatan kavruk solculuğun içine sıkıştılar...” Habertürk, 10.05.2012)
Sonra bu meseleye yine döneceğiz. Şu kadarını söyleyeyim, Hrant Dink, belli ayarda bıraktığı solculuğuyla, yine yürüyor.