Hey Tayyip Bey biz buradayız!
MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli’nin önceki akşamki tartılı, dengeli, ara vuruşlu, silkeleyen açıklaması tartışılıyor.
Herkesin aklında “İttifak bitiyor mu?” sorusu var.
Devlet Bahçeli açıklamasını yaptı, sonra seyre başladı. Bundan sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrı ittifakın ve hatta iktidarın geleceğini belirleyecek.
D. Bahçeli, R. T. Erdoğan’ın uzun iktidarında bir tavır ortaya koymasaydı, siyasî takipçiler, MHP’yi, Ak Parti içinde erimiş göstereceklerdi. Bundan şüphe yok. Ara çıkışlar, “Hey ne oluyor? Biz buradayız… Bizim de ilkelerimiz var.” ikazıdır.
Son açıklamasının altı çizilen cümlelerine göz atarsak, “Bizi sakın yabana atmayın tavrını görürsünüz.”
Şu sözler çizginin iki tarafını da açık belirliyor:
“AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi MHP’nin samimi dileği ve temennisidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmeleri saygıyla karşılıyor, zatı devletlerini daha da rahatlatmak için bir kez daha feragatle hareket edip karşılıksız inisiyatif alıyoruz.”
Bu sıra “yumuşama”dan bahsediliyor. MHP ile Ak Parti de geçmişte birbirlerine en ağır dille yüklenmişler, 2017’de, ittifak kapısını açmışlar ve birlikte hareket etmeye başlamışlardı.
14 ve 28 Mayıs 2023’te yapılan milletvekili ve Cumhurbaşkanı, 31 Mart 2024’te yapılan mahallî idareler seçimleri öncesinde özellikle Ak Parti ve CHP birbirlerine çok ağır sözler etmişlerdi. R. T. Erdoğan’ın değişmez retoriği CHP’nin çok öncesine. Mustafa Kemal Atatürk’e kadar giderek, tartışmaları “din, iman, cami” eksenine çekmesi, PKK ile CHP’yi ilişkilendirmesi iki taraf arasındaki “aşılmaz” bariyerlere işaret ediliyordu.
Şimdiyse birbirlerine gidip geliyorlar, uzun uzun samimî diyaloglar kuruyorlar.
En son merhum Sinan Ateş’in hanımı ve kızlarının Saray’da kabulü, bu kabul üzerinden, MHP’nin belli çevrelerde menfî öne çıkarılması, “Cumhur İttifakı’ında ne oluyor?” sorusunu da akla getirince, Devlet Bahçeli, tavrını netleştirmek gerektiğini düşünmüş olmalı.
Bahçeli önce yüzüğünde yazılı “Allah bana yeter” sözüyle mesajını iletmek istedi. Pek oralı olunmayınca, farklı bir dille meselenin nereye varacağını gösterdi:
“Yumuşamanın önünde MHP bariyer gibi görülüyorsa gereğini yaparız. AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği MHP’nin samimi dileğidir.”
“Olmayana ergi” kavramını bilir misiniz? Tarifi de zor… Ekşi Sözlük’ten aldığım şu iki cümle belki bir fikir verebilir:
“İspatlamak istenilen yargının tersini söyleyerek onun yanlışlığını ispatlama yöntemi.”
“Çok sevilen bir yazarın ismi yanlış girildiğinde geçici şoka sebep olabilen, ‘Aaa yoksa uçtu mu?’ sorusunu bile sordurtabilen anlamlı uyarı etkinliği.”
MHP’nin İstanbul Milletvekili, partinin genel başkan yardımcısı, Anayasa Komisyonu üyesi Feti Yıldız’ın, Devlet Bahçeli’nin doğrudan Saray’ı ikaz eden açıklamasının hemen ardından attığı, kendi partisinin ana eksenini de ortaya koyan şu tivit (X) herhâlde Ak Parti tarafını düşündürecektir. Ak Parti dediğime bakmayın, bu partinin başı ortası, yanı, kıyısı Saray Mukîmi’dir. İkaz da onadır:
“Cumhur İttifakı sadece bir seçim ittifak olmayıp, Türkiye’ye yönelik iç ve dış kaynaklı hasmane girişimler karşısında millî ve ahlaki bir duruş ve bu çerçevede sürdürülecek tarihî bir birlikteliktir.
Cumhur İttifakı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefini yakalama azmi ile millî üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini ilelebet yaşatma iradesidir.”
MHP tarafı, hey Tayyip Bey! Biz buyuz ve buradayız, diyor.