Her şeyi ‘tepe’ düşünür

Recep T. Erdoğan fena bozuldu... Benim haberim olmadan nasıl operasyona girişirsiniz!
Devlet içinde devlet de olsalar, bir gerçek ortaya çıkıyor. İç içe geçmiş, birbirini kollayan iki yönetim... Biri diğerinin açığını arıyor. Çatışma milletin işine yarıyor.
Diktatörlüklerde olur böyle şeyler! Allah’tan ülkede birileri halk adına kontrolü yürütüyor. Son “kontrol”ü yürüten başa belâ olur mu? Olur mu olur! Ya diktatörle onu kontrol eden güç, menfaatleri uyuşup işbirliği yaparsa?! Allah esirgesin... Yandı millet!
Bu saatten sonra işbirliği mümkün görünmüyor. Herkes mevzisine çekildi ve topuyla tüfeğiyle birbirini ateşe tutuyor. İnşallah bu gidiş, eğreti davaları yeniden akla getirir ve “Ergenekon” gibi yok sayılması gereken davalar masaya yatırılır.
R. T. Erdoğan cenahı fena vuruldu. Dört bakanının adının şu veya bu şekilde rüşvet çarkının içinde olduğuna dair iddialar bir başka ülkede ortaya atılsa, yer yerinden oynardı... Diktatörlükler hâriç tabiî...
Soruşturma ya R. T. Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde yürütülseydi? Hâdise suhûletle yapılırdı. Dört Bakan birden?... Ne demek bu?! İster istemez sineye çekilmesi gerekiyor. Bir bahaneyle geniş bir kabine revizyonunda bakanlar değiştirilir, bir daha da aday gösterilmezlerdi. Veya rüşvet çarkı, bizzat R. T. Erdoğan’ın kontrolünde ortaya çıkarılsaydı ve Ak Parti kendi içini temizlemek için adliyeyi devreye soksaydı dahi yine büyük yara alacaktı.


***


Prof. Dr. İskender Öksüz, yeni çıkan “Niçin? Tarih-Devlet-Ekonomi-Yönetim” kitabının (Bilge Kültür Sanat Yay., 0212 520 72 53) “Yönetim” bölümünde, “Taylor tipi teşkilâtlanma” veya “piramit tarzı” bir yönetim şeklinden bahseder:
“Piramidin geniş tabanı, yani hiyerarşide en altta fakat en kalabalık kesim düşünmese de olur. Düşünme işini üst kademeler zaten yapıp bitirmiştir. Alttakilerin yapması gereken emir ve talimatları uygulamaktan ibarettir... Aşağıdakiler düşünmeyip sadece verilen talimatlara, kurallara uyacaklar... Bir terslik olur, bir yanlışlık tespit edilirse derhâl araştırılır. ’Araştırmak’dediysek bir daha hata yapılmayacak şekilde sistemi iyileştirmek maksadıyla araştırılır demedik. Maksat, bir kabahatli bulup cezalandırmaktır...” (s. 221).
Bizde işler böyle yürüyor. “Tepe” düşünüyor zaten... Vücut da öyle değil mi? Beyin emir verir, kol-bacak uygular. “Küllî irade”ye, “cüz’î irade”ye girmeyelim şimdi.
Recep T. Erdoğan: “Ben varken kimse, kanun nizam uygulayamaz; kanun da benim, nizam da... Ben izin verdiğim müddetçe elinizi kolunuzu uzatabilirsiniz...” demiyor mu?
Son soruşturmayı, devlet içinde ayrı yönetimlerin çekişmesi dışında düşünelim bir de... Laçkalık diz boyu. Devlet çökmüş haberimiz yok... Memur âmirine, âmir müdürüne güvenmiyor.
Bu operasyon neresinden bakarsanız bakın hayır doğuran bir operasyon... Birbirine güvenmeyen iki başlı yönetim söz konusu. Diğer tarafta, ideolojik savaşlar insanlar arasında güvensizliğe yol açıyor.
İster beğenin ister beğenmeyin, ortada kanunlar var, anayasa var. Devleti yönetenler ideolojilerine teslim olur, kanunları görmemezlikten gelirlerse devletin çöküşü hızlanır.

Yazarın Diğer Yazıları