"Hayatta ben en çok babamı sevdim!"
"… Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için / Açıldı nefesim, fikrim, canevim / Hayatta ben en çok babamı sevdim." demiş Can Yücel.
Nazım yine döktürmüş: "Baba! / her yılbaşında / sana söyleyecek / bir tek /sözüm var: / 'Seni ne kadar çok seversem / o kadar / çok olsun ömründen geçen yıllar...' / Baba! / Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım! / Ne zulüm, ne ölüm, ne korku / başımı eğemez! / Yalnız senin elini öpmek için /eğilir başım."
Necip Fazıl geri kalır mı?! O da döktürmüş: "Eve dönmez bir akşam; / Ve gün yüzlü çocuğu, / Sorar: Nerede babam? / Bakarlar, oldu, bitti; / Gelir, derler çocuğa, / Baban attaya gitti…"
Ve sormuş Cemal Süreya: "Sizin hiç babanız öldü mü?" Ardından tarifsiz acısını anlatmış: "Benim bir kere öldü kör oldum / Yıkadılar aldılar götürdüler / Babamdan ummazdım bunu kör oldum."
Sabahattin Ali de mustarip aynı acıdan: "Allahım!.. İşte bugün / Şu zavallı ömrümün / En matemli bir günü. / Elim böğrümde kaldım, / Ben bugün haber aldım: / Babamın öldüğünü…"
Belki farklı ideolojik görüşlerdeler, belki hiç anlaşamamışlar, belki birbirlerini çok sevmişler yahut hiç tanışmamışlar. Onları bu yazıda bir araya getiren ise, ortak bir sevgi, ortak bir acı ve ortak bir konu: Baba sevgisi.
Geçtiğimiz haftalarda, hafta sonu yayınlanan bir çocuk programında yer alan çocuklardan birine, "Babalar ağlar mı?" diye soruldu. Çocuğun verdiği cevap gülümsetti beni: "Babalar ağlar ama ağlamadım derler, gözüme toz kaçtı derler. Bu babalar bi garip!"
Evet, gariptir babalar; herkesten farklıdır, çocuğunun gözünde. Güç demektir baba. Sırtını dayadığın koca bir dağ, önündeki siper demektir.
O yüzden babaları ölünce büyür çocuklar. Baba ile birlikte çocukluk da defnedilir.
Ve sonrasında bizi biz yapan, babadan kazandığımız değerlerdir.
***
Haziran ayının üçüncü haftasının pazar günü bugün. Yani babalar günü. Gelir geçer kimsenin öyle pek haberi olmaz bugünden. Anneler günü gibi değildir mesela. Telaşsız gelir geçer. Az reklamlı, muhtemelen ticaret hayatına da katkısı az olan bir özel gündür.
İtiraf etmem gerekir babalar günü ile ilgili yazı yazıp yazmama konusunda ben de kararsızlık yaşadım. Ama sonra dedim ki "Anneler gününü yazdım. Neden babalar gününü yazmayım?!"
İşte bugün de buna benzer bir düşünceden, yani "Annelerin günü var da babaların niye olmasın? Onlar özel bir gün ile anılmaya hak etmiyorlar mı?" düşüncesinden ortaya çıkmış.
Ama öncesinde, 1907'de bugünün temelini atan olay yaşanmış: Amerika'da meydana gelen bir maden kazası. Kazada ölen 360 erkeğin büyük kısmının baba olması nedeniyle, bu talihsiz kazanın ardından her yıl o gün, kazada ölen babaların çocukları tarafından anma günü olarak kutlanmış.
Bugün kutladığımız babalar gününün başlangıcı ise, 1910 yılında Sonara Smart Dodd' un "Annelerin günü var da babaların niye olmasın?" düşüncesinden ortaya çıkmış. Dodd, annesinin ölümünün ardından Amerikan iç savaş gazisi babasının, nasıl da kendisini ve 6 kardeşini tek başına büyüttüğünü, tüm dünyaya duyurmak ve tıpkı anneler günü gibi özel bir günü, babalara hediye etmek istemiş. Böylece, ilk babalar günü, 19 Haziran 1910' da Washington' da kutlanmış.
1972 yılında ABD'de Babalar Günü'nün resmi tatil ilan edilmesiyle de hızlıca yayılarak, tüm ülkelerce kutlanmaya başlanmış.
Babalar günü, babanıza verdiğiniz değeri, onun hayatınızdaki yeri ve anlamını gösterebileceğiniz önemli bir gün.
Aslında babaları yılda bir kez değil sürekli hatırlamak halini hatırını sorup boynuna sarılmak, vefat ettiyse mezarı başına gidip onu hayırla yâd etmek, dua etmek gerekiyor; evet, ama bugünü ayrıcalıklı tutmanın da bir sakıncası yok, değil mi?
Anneler günü, bayramlar, evlilik yıldönümü gibi tüm özel günlerde programı yapan, hediyeyi alan, bir yere gidilecekse götüren genellikle babadır. Ama yılda bir kez olan kendi günlerini diğer günler kadar programlı, hediyeli kutlayamazlar. Bu duruma, "Babaya alınan hediyenin parasının da babadan çıkması" düşüncesi sebep oluyor olabilir! Tabi buna bir de babaların mütevazı tavırları, "Ne gerek vardı.", "Bana bir şey lazım değil." cümleleri eklenince, babalara hediye almama yoluna gidiliyor.
Nitekim anneler gibi değildir babalar. Anneler, her kadın gibi hediye sever. Bu bilinir. Özenle hediyesi seçilir, alınır. Doğruya doğru! Annelerin hediye seçeneği de babalara oranla oldukça fazla.
Kemer, kol düğmeleri, cüzdan, kazak, ayakkabı… Fark etmez. İstediğinizi alın. Ya da gidin onlara kocaman bir sarılın, gerçekten de en büyük hediye budur.
Tüm babaların babalar günü kutlu olsun!