Hani Müslümandınız?!
Hz. Peygamber'in veda hutbesini sık okurum. Mübarek üç aylara girdik. Bu günlerin hatırlatılması, insanların kendilerini hatırlamaları içindir. Kendilerini hatırlamaları, vecibelerini hatırlamalarını gerektirir. Vecibelerini hatırlamaları da ister istemez onları İslâmın rükünlerine götürür.
Hayatın özetini o hutbede bulursunuz:
"-O (Allah) da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir.
-Faizin her çeşidi kaldırılmıştır.
-Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız.
-Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır.
-Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.
-Müslüman Müslümanın kardeşidir.
-Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.
-Zina etmeyeceksiniz.
-Hırsızlık yapmayacaksınız..."
Hükûmete bakın, muhalefete bakın! Hangisinin bu sözlerle örtüşen icraatı var? Sorguya çekileceklerini hesap ediyorlar mı? Faiz ne durumda?! Zulüm almış başını gidiyor: Zamanında iş birliği yapan kendileri, ama iş birliği yaptıklarını, sırf başlarındaki ayaklarına bastığı için her ilden topluyorlar. O toplananlar ne kadar suçluysa hükûmet edenler de o kadar suçludur hâlbuki... "Ne istediler de vermedik." diyenler hükûmet edenlerdir. Yine bir önceki söze bağlı olarak, bir kan davası güdülmektedir. Kadının hakkı? Hâlâ tartışıyoruz ve hâlâ kadınlar ölüyorlar! Müslüman Müslümanın kardeşi mi?! Tarih boyu, Müslümanın Müslümana ettiğini, kâfir kâfire ve kâfir Müslümana etmemiştir. Arap'ın Arap olmayana, siyahın kırmızıya, kırmızının siyaha... üstünlüğü yoktur. Hz. Peygamber'in sözünü askıda bırakanlar kimler? Önce Araplardan başlamak gerekir. Ya Hucurât'ın 13. âyeti! Kavim kavim yaratıldığımıza göre... Türkiye'de bir sınır çizildiyse, ümmetin adı nedir o zaman? Hz. Peygamber Arap'ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur, diyor. Türkiye'de ise, kendilerini "İslâmcı" tesmiye edenler, Türk'ü silmek için, İslâmı kullanmaktadırlar.
Kutlu Doğum Haftası'nda konuşan Saray Hükûmeti'nin başındaki zat, babasına sormuş da Türk'müymüş, Laz'mıymış. İkisi de değilmişmiş, Müslümanmışmış. Türkiye'de yaşıyorsan Türk'sün kardeşim! Sünnet-i Seniyye'ye, Kur'ân'ın hükümlerine karşı mı geliyorsun! Bir adımız var... Ümmetin/milletin adı da bu. Eğer bütün sınırları kaldırabilir, bütün Müslümanlar bir arada olursa, bir tevhîd bayrağı dalgalanırsa, o zaman çık karşıma babana sorduğunu sor! Bu tür sorular Sırf "Türk'üm." denilmemesi için Türk düşmanlarının uydurduğu tuzak sorulardır. (Hâlbuki Reis bir başka açıklamasında, babasının Türk olduklarını söylediğini belirtmişti.)
Reis, o konuşmasında etnisiteyi yine sıraladı. Araya Türk'ü de sıkıştırdı. Burada hatırlatmaktan bir hâl oldum! Kalemimde mürekkep, dilimde tüy kalmadı! Neyi sıralarsanız sıralayın ama Türk'ü araya sıkıştırmayın. Hem etnisite sıralaması bölücülüktür. Kafa karıştırmaktır. İnsanları birbirine yabancılaştırmak, Müslümanı Müslümana şüpheyle baktırmaktır.
Hz. Peygamber, "Zina etmeyecek, hırsızlık yapmayacaksınız!" buyuruyor. Sadece Ensar Vakfı'nı ve 17/25 Aralık'ı hatırlatıp geçeyim.