Hani dini vicdan

Asıl açılımı Prof. Mümtaz’er Türköne yapmış. 32. Gün programına katılmış ve burada demiş ki “Türk Silahlı Kuvvetleri lağvedilsin”
Karşısına konulan paşa öfkelenerek demiş ki: “Sen ikinci Mahmut musun ya?”
“Yok” demiş bizimki gülerek, “Üçüncü Selim’im!”
Nasıl?
İyi mi?
Eee burası Türkiye ve aydın olmak hele hele Profesör düzeyinde aydın olmak kolay değil.
“TSK kaldırılsın” cümlesini ancak böyle kalibresi yüksek aydınlar kurabilir.
Bazılarımız bunlara “gerçek aydın” diyor.
Bu durumda benim gibiler sahte olmuş oluyor.
Niye?
Çünkü biz TSK kapatılsın gibi bir cümle kurmadığımız gibi TSK’nın yıpratılmamasına özen gösterilmesini istiyoruz.
“Gerçek aydın” olan arkadaşlar iman kuvveti yüksek gazetelerde yazıyor, milletimizin geleceğini mübarek hatlardan haykırıyorlar. Bu durumda onlar milli ve dindar, biz yine Allahın cezası oluyoruz.
Bunlara göre İstiklal Mahkemeleri, mesela İskilipli Hocaya ceza verirse devr-i sabık yaratılmış oluyor ve tümüyle dönem karalanıyor. Bir bakıyorsunuz Atatürk de gürültüye gitmiş.
İmanlı gazete köşelerinden haykırılan bu yüksek nidalı seslerin daha beteri mesele şu an, şu hükümet döneminde yaşandığı halde ne iman kalesi olduğunu söyleyenlerden yürek sızısı, vicdani bir inleme, ne de dönemin “gerçek aydınları” olduğu yine kendilerince bertilen kimselerden insani bir ses çıkıyor. İnsanlar suçunu bilmeden hapsedilip tutuklandığı, hatta suçunu bilmeden hapishane köşelerinde öldüğü halde “TSK kaldırılsın” diyen “gerçek aydın” olduğu söylenen arkadaştan da minicik de olsa vicdani bir ses çıkmıyor.
Buna yüreklerin kuruması, vicdanın bloke edilerek taraftarlaşması denir.
Menderes’in asılmasını isteyen dönemin aydınları ile bunlar arasında ne fark var?
Özde hiçbir fark yok ama mahiyette var. Mahiyet itibariyle, şu “gerçek aydın” olarak topluma lanse edilen arkadaşlar din kisveli siyasallaşmış bir cemaati temsil ediyorlar.
AKP uğruna tüm değerleri bir çırpıda silip atabilenlerin cehenneme yönelik vaazlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini hatırlatmamıza bilmem gerek var mıdır?
İşte “Menderes asılsın” diyen profesör ile şimdikinin farkı burada. Biri materyalist felsefeden hareketle “asılsın” diyor öbürü, idealist cepheden “TSK kapatılsın” deyip, karaladığı devri kendilerinin yarattığını görmezden geliyor.
“TSK kapatılsın!”
Anladım.
Peki DTP?
Anayasa Mahkemesi kapattığı halde meseleyi rejim sorunu olarak görüp kapatılmasın diyenler korosuna bakınız lütfen.
Cemaat evlerine gönderilen gazete mesajlarından anlıyoruz ki, grubun yazar-çizer takımı demokrasiye olan bağlılıklarından “kapatılmasın” tarafını tutuyorlar. Türköne gibilerden TSK’nın kapatılması gerektiğini okuyan sakinler, DTP’nin kapatılmasının yanlışlığını okuyor. Bir başka gün İskilipli Hoca’nın haksızca asıldığını okurken, 2009’da Kuddusi Okkır gibi Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının suçunu bilmeden hapishane köşelerinde öldüğünü okusa bile tınmamayı hatta “iyi de olmuş” demeyi öğrendikten sonra sabah saat 4.30’da namaza kaldırılıyor.
Peki, Allah’ın istediği dini vicdan nerede?
Yandı bitti kül oldu.

Yazarın Diğer Yazıları