Günümüzün Yaşayan Evliya Çelebisi Çok Yönlü Halkbilimci Yaşar Kalafat

Yaşar Kalafat, 17 Şubat 1939’da Kars'ta dünyaya gelmiş, yükseköğrenimini Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinde, zooteknist olarak tamamlamış, ardından Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Yaşar Kalafat, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde çok sayıda Master yapmış, ardından, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, anabilim dalında Şeyh Sait olaylarını konu alan çalışmasıyla bilim doktoru unvanını almaya hak kazanmıştır. 2002 yılında da Kazakistan'ın Fahri Doktoru ilan edilmiştir.

Doğu ve güneydoğu illerini kırsal kesim halk kültürleri ile tanıyıp 1963 yılında MİT Müsteşarlığı personeli olmuş, Kuzeydoğu Anadolu’da 12 yıl Yıkıcı ve Bölücü Faaliyetler ve ayrıca Psikolojik Faaliyetler şubesini yürütmüştür.

12 Eylül 1980 askerî hareketi ile müsteşarlığın psikolojik hareket başkanlığı personeli olmuş, 1999’da emekli olana kadar Ankara’da çalışmıştır. memuriyetinin son 3-4 yılı Dış İstihbarat Başkanlığı’nda müsteşarlık müşaviri olarak, Türk kültür coğrafyasında çalışmayla geçmiştir.

Açıklama: C:\Users\ASUS\OneDrive\Masaüstü\Kalafat kitaplaı.jpg

İlk yüksek lisans tezi olan ve kitaplaştırılarak 2010 yılına kadar altı baskı yapan “Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri” çalışması içeriğinde; Eski Türk İnanç Sistemi yapısı ve unsurları ile ele alınışı dikkat çekmiş, sonraki çalışmalarının özünü teşkil etmiştir. Bu tezde Tanrı’dan başlanılarak inanç sistemi sistematiğinin, sistemi oluşturan iyeler, kam / Şaman, kişioğlu, fonksiyonları ile anlatılışının, yaşamın doğum evlilik ve ölüm gerçeğinin evvelleri esnaları ve sonralarıyla ele alınışı özenle işlenmiştir.

“Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri” tezini yapması halk kültürüne ilgisini pekiştirip akademik zemine oturtmuştur. Müsteşarlık personeli olarak Ankara’daki yılları tamamen kültür alanı ile ilişkilendirilmiş olup Lisansüstü çalışmalarının ikisini de, fark derslerini vererek mezun olduğu ikinci fakülteyi de, birisi fahri iki doktora unvanını da bu yıllarda almıştır.

1999’da Başbakanlıktan emekli olduktan sonra ASAM’da Kafkasya Araştırmaları Masası Başkanı ve üyesi olarak çalışmış, kuruluşunda bulunduğu Halkbilimi Araştırmaları Kültür ve Strateji Merkezi kapsamında yayınlama olanağı bulduğu kitap miktarı 100’ün üzerine çıkmıştır. Türk kültür coğrafyasını tümüne yakın bölgeleri ile üç defa dolaşabilme olanağına sahip olması, Balkanlardan Uluğ Türkistan’a Türk halk inançları ciltlerini oluşturmuştur.

Yaşar Kalafat’ın takdir ettiğim bir yönü de kitaplarını okuyucuya ücret karşılığı ulaştırmayıp yayın evlerinden telif karşılığı aldığı kitapları ilgili okuyucuya ücretsiz verişidir. Benim kütüphanemde de bu yolla ulaşan 15 kitabı vardır.

Askerlik, fakülte ve mesleki görev gereği bu coğrafyayı köyler bazında da yakından tanıması halk bilimi araştırmaları açısından Yaşar Kalafat’a çok şey kazandırmıştır.

Edebiyatımızda kimi insanlar vardır, tek düze bir görünüm sergiler. Örneğin, şiirle uğraşmış, edebiyatın diğer yönlerine bütün kapılarını kapatmış gibidir. İyi şiir yazarlar, sadece şairliğiyle anılır bu kişiler. Kimileri de sadece romancı vb.’dir.

Kimileri asıl mesleğinin yanı sıra edebi alanlarla da ilgilenir, Ceyhun Atıf Kansu doktorluğunun yanında iyi bir şair, Mehmet Çınarlı yargıçlığının yanında hem iyi bir şair, hem de 25 yıl Hisar Dergisi’ni yayımlamış yürekli bir edebiyat tutkunudur. Fazıl Hüsnü Dağlarca da subaylığının yanında şairliğini ön plana çıkarmış ender kişilerden biridir.

Edebiyatı sevmek, onunla haşır neşir olmak edebiyatı meslek olarak seçmeye bağlı değildir. Şiirle uğraşmak gönül işidir, duyguların coşkusunun dışa vurumudur. Romanla uğraşmak da bir çeşit masa başı çalışmasıdır. Halkbilimiyle uğraşıp saha araştırması yapmak ise büyük bir özveri isteyen en meşakkatli iştir. Bu özverili işi seçenler azdır çevremizde. Bu azlardan biri de şüphesiz Yaşar Kalafat’tır.

En büyük hata, Türklük bilimi olan Türkoloji alanındaki çalışanlarda sadece Türk diline ağırlık verilmesi, sosyal ve beşeri bilimlerin öneminin göz ardı edilmesi, Türk kültürünün önemli yapı taşları olan mitler, masallar, efsaneler, halk inançları, maddi manevi kültür unsurları vb. disiplinlerin Türkolojinin dışında gibi gösterilmesidir.

İşte bu boşluğu hisseden Yaşar Kalafat, Anadolu’yu karış karış gezmenin ötesinde Türk halklarının yaşadığı Azerbaycan, Afganistan, Nahçıvan, Kazakistan, Kırgızistan, Dağıstan, Ukrayna, Gürcistan, Kırım, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Sırbistan, Kıbrıs vb. yörelerde saha araştırması yapıp Türkolojinin dışında sanılan ve sözlü kültüre anlam kazandıran halk inançlarından alkış ve kargışlara değin tarih ve folklorla ilgili halk kültürü ürünlerini derleyip kendi süzgecinden geçirip okuruna ulaştırmaktadır. Bu eserlerden bazıları:

  1. Doğu Anadolu’da Eski Türk İnançlarının İzleri
  2. Kuzey Afganistan Türkleri-Karşılaştırmalı Halk İnançları
  3. Makedonya Türkleri Arasında Yaşayan Halk İnançları
  4. Güney Türkistan’dan Türkiye’ye Meseleler ve Türk Kültür Kimliği
  5. Kuzey Irak’ta Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları
  6. Karşılaştırmalı Bayır-Bucak Türkmen Halk İnançları
  7. Özbekistan-Anadolu Karşılaştırmalı Türk Halk İnançları
  8. Anadolu’da Türk Halk Sufizmi-Zazalar, Kırmançlar
  9. Kırım Kuzey Kafkasya-Sosyal Antropoloji Araştırmaları
  10. Bakü-Ceyhan Kültür Hattı
  11. Güney Kafkasya- Sosyal Antropoloji Araştırmaları
  12. Türk Dünyası Halk İnançları-Teori ve Metot
  13. Balkanlar’dan Uluğ Türkistan’a Türk Halk İnançları

gibi kitaplardır.

Türklüğü bir ırk veya kavim olmanın ötesinde birlikte yaşamakta olan halkların ortak kültürü olarak algılayan Kalafat, Türk kültürlü halkların tanımını, “kült” oluşturmuş kültürel verilerden hareketle belirleyip, akraba kültür coğrafyamıza ulaşmaya çalışmaktadır. Kalafat, birleştirici, ögeler olan inanç ortaklıklarına işaret ederek, 100’ün üzerinde kitap, 300 civarında bildiri ve makale ile Türk dünyası inanç atlasını çizerek, milletler arasındaki kültürel bağları sağlamlaştırmayı ön planda tutmaktadır.

Çalışma alanı ile ilgili İLESAM, Folklor Araştırmaları Kurumu, Dinler Tarihi Derneği, Türk Kültürü Araştırma Merkezi, Azerbaycan Yazarlar Birliği gibi sivil toplum kuruluşların üyesi olan Yaşar Kalafat’a, Türk kültürüne yaptığı katkılardan dolayı takdirlerimi sunarım.

Yazarın Diğer Yazıları