Güneydoğu’da dönüşüm!
Genelkurmay Başkanlığı nasıl olmuşsa, hükûmetten ayrı bir tavır sergileyerek, PKK’nın bir partinin desteğiyle Mardin Savur’da 1992’de öldürülen 33 PKK’lı için müze yapıldığını kendi sitesinde yazdı.
Ne kutsal rakam 33!.. General Muğlalı’nın Van Özalp’te 1943 Temmuzunda kurşuna dizdirdiği söylenen 33 köylü; 25 Mayıs 1993’te Bingöl yolunda PKK militanlarının şehit ettiği 33 askerimiz; yine 1993’te, 2 Temmuz’da Sivas Madımak Oteli’nin yakılmasıyla dumandan zehirlenip hayatlarını yitiren 33 “aydın” (sol cenah “aydın” diyor!); üç gün sonra karşılık olarak Başbağlar köyünde 33 vatandaşımızın katli; Madımak yangını yüzünden cezalandırılanlar 33 kişi...
PKK, anlaşılan şehitlik kurmayı bitirmiş, müze merhalesine geçmiş.
PKK’nın başlarından Murat Karayılan konuştu bu sefer: “Devlet ateş açmazsa biz ateş açmayız, ateşkese uyarız” diyor.
40 yıllık tecrübeye sahipler, AKP gibi, aynı gayeyi güden bir parti bulmuşlar, dek durmak istemiyorlar. Bırakın homurdanmayı, işinizi yürütün! Kan akmadıktan sonra her şeyiniz serbest... Haraç toplarsınız, şehitlik kurarsınız, müze açarsınız, işçi-müteahhit kaçırırsınız, kamyon-TIR yakarsınız, istediğiniz gibi propaganda yaparsınız. Belki halkın rehaveti sizi ürkütüyordur. Silâh sizde... Ucunu gösterdiğinizde bölge insanı mecburen hizaya gelecek; çünkü, “Devlet” yok; siz varsınız...
Genelkurmay’ın açıklamasına bakmayın; yukarının haberi olmadan alt birimden biri koymuştur. Hem Genelkurmay’ın işi mi bu! Her şey valiliğin kontrolünde zaten! R. T. Erdoğan: “Ne oluyoruz!” der, yazıyı siteden bile kaldırırlar!
Siz işinize bakın. Önümüzde mahallî seçimler var; Güneydoğu’yu silme almanız lâzım. Onun için ufak tefek arızalara göz yumacaksınız.
Havel Cemil, havel Murat! Selahattin’in kulağını çekin; mızıkçılık ediyor. Ne bu! BDP’de, erken kongre falan... Otursun oturduğu yerde! Sizin silâhınızla seçilmedi mi? (“Havel” dedim ama bir kurt düştü içime... R. T. Erdoğan buyurdu: PKK alfabesinde X, Q, W kullanılacak; “hawel”mi demem lâzım! Cemil, sen de DTCF’lisin, beni anlarsın... Hatalı yazmışsam hatırlat!)
Prof. Dr. Şaban Şimşek’i cep telefonundan aradım ama konuşamadım.
Birden farklı konuya girdim. “Kim bu zat?” diyeceksiniz... Şaban Şimşek 2003’te, daha “Yard. Doç. Dr.” iken MEB Müsteşar Yardımcısı olmuştu. Bakan Doç. Dr. Hüseyin Çelik’ti. H. Çelik ve Ş. Şimşek Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden arkadaştılar. H. Çelik vefa göstermiş yakın arkadaşını müsteşar yardımcısı yapmıştı. Gerçekten vefalı Hüseyin Çelik; hocası Prof. Dr. Necat Birinci’yi de müsteşarlığa getirmişti. (Milletvekili seçilmesine de önayak olmuştu.) Şaban Şimşek’le aralarına sonra bir kara kedi girdi ve Ş. Şimşek üniversiteye döndü.
Şimdi memleketinde, Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ders veren Prof. Dr. Şaban Şimşek, Habervaktim sitesinde de yazıyor. “Van Dosyası” başlıklı üç uzun yazısı insanı dehşete düşürüyor! Van örneği gösteriyor ki, yeni belediyeler kanunu ve “PKK açılımı”, Güneydoğu’nun birçok ilini dönüştürmüş. Ama nasıl dönüştürmüş! (Devam edeceğiz.)