Gövdenizden vaz geçtik elinizi koyun
Allah'ım, sen aklımızı koru! Bize, doğru düşünmeyi nasip et yarabbi...
Sizi hükümet görüşmeleri için davet etmişler ve siz de daveti kabul etmişsiniz. Etmişsiniz ama davete gitmezden bir gün önce diyorsunuz ki: "Türkiye'nin kazanması, düştüğü tehlikeli girdaptan kurtulması için AKP ile CHP şanslarını bir kez daha ve samimiyetle denemelidir."
İyi de kardeşim, sözünü ettiğiniz AKP-CHP tam 30 gün boyunca meseleyi görüşmüş, kendi seçmen tabanının itirazlarına rağmen CHP esneyebileceği son noktaya kadar esnemiş ve fakat herkesçe malûm olduğu üzere Saray'ın baskısı neticesinde hükümet kurulamamıştır.
Bütün bu olup bitenler yaşanmamış hiç gerçekleşmemiş gibi sana "gel hükümet kurma meselesini görüşelim" diyenlere, önce pazartesi saat 14'e randevu verdikten sonra, "siz CHP ile bir kere daha görüşün" diyerek CHP'yi adres göstermenin mantığı nedir?
"Ben hükümet olmak istemiyorum. İsteksizim" demenin dolaylı biçimi değil mi?..
Peki, isteksizsin...
Tamam.
Anladık.
Arkadaş, daha cümlenin sıcaklığı soğumadan hemen ardından, ülkenin kan ağladığından, Türkiye'nin başının dertte olduğundan söz ederek gerekirse taşın altına "elimizi değil, gövdemizi koyarız" ilave cümle kurmanın mantığı nedir? Madem durum vahim, sorumlulukları neden üstlenmiyorsunuz?
Bak, el alemin oğlu, kendi kendine rejimi değiştirmiş. Öyle söylüyor. Bunu yaparken de ne MHP'ye sormuş ne CHP'ye ve ne de ikide bir "millî irade, millî irade" deyip durduğu seçmene sormuş.
Fiili durum yaratmış.
"Ben başkasına benzemem" diyor.
Gerçekten de doğru söylemiyor mu?
Gerçekten de kendisinden önceki cumhurbaşkanlarına, Özal'a da Demirel'e de benzemiyor. Hatta kendi seçtirdiği Gül'e bile...
Elin adamı haklı...
Ülkeyi parmağının ucunda oynatıyor. Siyasal akıl oyunlarıyla hepinizi ters köşe yapıyor ve siz tutturmuşsunuz, "ülke elden gidiyor, ben gerekirse elimi, hatta gövdemi taşın altına koyarım" diye ahkâm kemeye.
Türkiye sizin de sözlerinizde açık ve net olarak belirttiğiniz gibi tam bir açmazın içinde ise gövdenizden vaz geçtik. Buyurun, haydi koyun elinizi taşın altına da görelim.
Koyamazsınız...
Hiçbir şey koyamazsınız taşın altına.
Ama o yapar...
Hepiniz ve sayenizde de hepimiz tıpış tıpış sandığa gideceğiz. Ne yazık ki gene aynı yanlışları yaparak seçeneksizlikten yine sizi seçeceğiz. Ve Türkiye'nin makûs talihi yeni durumla başka bir kaosa merhaba diyecek. Ta ki içimizden sağlam yürekli bir adam çıkıp da bütün kalabalıklara "duruuun!!!" diyene kadar.
Durum bu...
Eğer çıkmazsa, Türkiye'yi parmağının ucunda dolandıran, kuş uçurup, tepelere cami yaptıran, ülkede siyaseti kilitleyerek fiili durum yarattıktan sonra "ben başkalarına benzemem" diyen kişiye hep birlikte "emrin olur. Sen haklısın" deyip teslim olacağız. Sonra o istediği gibi ömrünün sonuna kadar ülkenin sahibi olarak yaşayacak. Dilediği araziyi alacak, isteği kişiyi istediği makama atayacak, ülkenin millî varlıklarını PKK'ya "barış açılımı" adı altında verecek. Biz de alkışlayacağız. Lütfettiği kadar demokrasiyle yetineceğiz. Sadece yetinsek iyi, bir de kendisine şükranlarımızı sunmayı ihmal etmeyeceğiz. Aksi halde fişlenip içeri tıkılmamız doğal hale geçek.
Sahibin çıkıncaya kadar her nerede yaşıyor ve yaşanıyorsan iyi günler Türkiye.