Görüneni bırak; gerçekte neler oluyor?
Meğer hiç pazarlık yapmamışlar. İyi de kardeşim, Karayılan denen adam tüm basın mensuplarının hepsini karşısına alıp altı maddelik açıklama yapmadı mı? Bunu da sürece yaydıklarını söylemedi mi? Ve bu maddelerden en önemlisi “anayasa değişikliği” değil mi?
Bir ülkenin anayasasını terör örgütünün isteklerine göre ve onun istediği biçimde düzenlemek, kurulu devleti bu isteklere göre biçimlendirmek pazarlık değil de nedir?
Başka neyin pazarlığı olacaktı?
Var olan kurulu devletin “omurgasını, kuruluş biçimini, hatta kurucu toplumun varlığını ortadan kaldıracağız” diyorsunuz, Kandil’deki PKK elebaşı da bunu doğruluyor ve dünya basınının gözü önünde açıklıyor, “anayasa değişecek” diyor ve siz tutup halkın gözünün içine baka baka “biz PKK ile hiç pazarlık yapmadık” diyorsunuz.
Hayret ki ne hayret!
Adamlar silahlı birliklerini merkez karargâhta topluyor. Merkezi bir güç ve üs olarak Türkiye’nin tepesinde bekleyeceğini söylüyor ve sen “yaşasın bayram geldi” diye avazın çıktığı kadar haykırıyorsun.
Asıl bayramın kime ve nereye geldiğinden haberin yok.
Bu sürecin en önemli tavizi, suç işleyenleri görmezden gelerek ellerini kollarını sallaya sallaya silahları ile birlikte PKK karargâhına yollamaktır. Bu sürecin en büyük anlaşması, PKK için anayasa değiştirmek ve kurulu devletin yenilgisini bununla tescillemektir. Ve bu sürecin en önemli ikinci anlaşması, süreç içinde başta teröristbaşı Öcalan olmak üzere tüm PKK’lıların özgürleşmesidir.
Yandaş televizyonlar konuklarına soruyorlar: “PKK neden bir anda silahları Türkiye’den çekti” diye. “Konjonktürel mi” diyor biri. Evet, konjonktürel; hem de uluslararası güçlerin yenilmişliğinin doğurduğu bir konjonktürellik bu.
Bu arada asıl anlaşma PKK’yı da içine alan BOP anlaşmasında yaşanan, istenmeyen ve beklenmeyen durumların yarattığı konjonktürdür.
Suriye’deki iktidarın tüm zorlamalara rağmen yıkılmayışı, tüm planların gözden geçirilmesini sağladı.
Libya, Mısır gibi ülkelerde az da olsa hedefine varan AB-ABD ve İsrail üçlüsü, Irak’ta merkezi yönetimi hiç istemediği güce bıraktı. Buna bir de Suriye direnişi eklenince ortaya tüm Orta Doğu’yu kuşatan bölgesel Şii iktidarı çıktı. Uzun zamandır Türkiye’yi PKK terörüyle kontrol eden uluslararası güç odakları, ister istemez bir plan değişikliğine gitti.
PKK’nın belirli tavizleri alarak Kuzey Irak’a çekilmesine ve bu örgütün Suriye-İran-Irak Şii ittifakına karşı kullanılmasına ve Türkiye’nin Kuzey Irak’la işbirliğine gitmesine ve barışan PKK ile Suriye’de ortak amaca hizmet etmesine karar verildi.
Suriye projesini yürüten BOP ortağı Türkiye’deki muhalefetten Esad psikolojik destek görmekteydi. Bu, hesapların gözden geçirilmesinde etkili oldu.
Öyle ise İsrail, özür dilesin, PKK, tatmin edilecek bir düzenleme ile Türkiye’yi terk ederek merkezi gücünü Kandil’de toplasın, bu durumun yaratacağı “geçici barış” havasıyla Türkiye’deki ortaklar gittikçe gerileyen halk desteğini yeniden kazansın ve İsrail güvenlik duvarı sağlama alınsın.
Durum istenilen noktaya gelince, zaten PKK’nın tüm kadroları siyaset alanının içinde etkin birer aktör olacak, yeni düzenlenen anayasanın verdiği imkânlarla gelecekte yine ABD-AB ve İsrail’in desteği ile Anadolu’da Ermenistan’a da bir yer açarak özgür Kürdistan’ı kuracaklardır.
Karayılan’ın açıklamaları, bu planın PKK boyutuyla ilgili tavizleri kapsamaktadır.
Esas ikinci büyük taviz ise son hedefle ilgilidir. HOYBUN cemiyetini kuranlar vaz mı geçti?