Görkemli başlangıç hüzünlü noktalanış

Kurulmasından aylar sonra girdiği seçimde tek başına iktidara gelmişti.

Dünyadaki ekonomik gelişmelerin de yardımıyla ilk yılları gerçekten başarılı geçti.

Ama sonraki yıllarda çok değişti.

Atamalarda liyakatten uzaklaşıldı, adalet sistemine müdahale edildi, ihalelerde gerekli özen gösterilmedi, israf görüntüleri verildi, eğitimde tartışılacak uygulamalara gidildi, demokrasi tam özümsenmedi, özgürlükler lüks gibi görüldü, toplumu kutuplaştıran bir politika izlendi, ithalata gereksiz ağırlık verildi, tarım ve hayvancılık ihmal edildi.

Alınan kimi ekonomik kararlar, örneğin “Faiz neden, enflasyon sonuç” anlayışı enflasyonu patlattı, milyonların geçim sıkıntısına düşmesine neden oldu.

Bugün, başka partilerden seçilen milletvekilleri ile belediye başkanlarını transfer etme noktasına kadar gelindi ne yazık ki.

23. kuruluş yıldönümünü kutlayan Ak Parti’nin tarihi; kuruluş, yükselme, duraklama ve gerileme dönemlerinin ardından bitiş dönemine doğru gidiyor sanki.

Adalet Partisi’nin, Anavatan Partisi’nin, Doğru Yol Partisi’nin kaderini tekrarlıyor gibi.

O görkemli başlangıcın sonu böyle gelmeseydi keşke.

Bu teknoloji bize sökmez!

Ünlü bir İsveç otomobil firması, ürettiği otomobillerde sürücü ve yolcuların can güvenliklerinin sağlanmasına büyük önem veriyormuş.

Dünyanın en kaliteli çeliği olarak bilinen İsveç çeliği kullanıyorlarmış örneğin.

Yan darbe koruma sistemi, boyun zedelenmesine karşı koruma sistemi, devrilmeye karşı koruma sistemi, kör nokta bilgi sistemi, yaya algılama sistemi, yoldan çıkmalara karşı koruma sistemi, kaygan yol algılama sistemi ile yan hava yastıkları ve tavan hava yastığı da onlar tarafından ya bulunmuş ya da bulunanlar geliştirilmiş.

Bitmedi...

Sürücünün uykusuzluk ya da ani bir rahatsızlık sonucu dikkatinin dağıldığını fark edip uyarı sistemini çalıştırmak da bu firmanın ürettiği otomobillerde yer alıyormuş.

Firma, büyük kazalarda bile ölüm olmaması için daha hangi güvenlik önlemlerinin alınabileceğini, yapay zekânın nasıl daha etkin kullanılabileceğini araştırıyormuş şu günlerde.

Otomobil sektöründeki gelişmeleri, bundan sonra nelerin hedeflendiğini anlatan bir haberde okudum bunları.

Yani önümüzdeki yıllarda öldürmeyen otomobiller trafiğe çıkabilir pekâlâ.

...

Vallahi, başkalarını bilmem ama yapay zekâ ve ek güvenlik önlemleriyle ölümleri engelleyecek otomobiller bize kesinlikle uymaz!

Biz trafikte ölmenin yolunu buluruz mutlaka.

Tren üst geçidinde otomobili durdurur lastiklerin havasını kontrol ederiz.

Otoyolda direksiyonu bırakıp “Ankara Bağları”, “Erik Dalı” ya da “Dilber” müzikleri eşliğinde oynamaya başlarız.

Yine mi olmadı?

Bariyerleri aşarak karşı yola uçar, TIR’ın altına gireriz bu defa.

Havaalanında uçakla çarpışmışlığımız bile vardır.

Turistler ülkenin en büyük nakliye firmasının “Maşallah” olduğunu boş yere zannetmiyorlar.

Kibrit yakıp depoda benzin bulunup bulunmadığını kontrol etmeye çalışan zekâyla hangi yapay zekâlı otomobil baş edebilir ki Allah aşkına!

Yine olmadı diyelim…

Biraz yağmur yağınca kentlerin alt geçitlerinde safari yaparız otomobillerle.

Belediyelerin balık adamları gelip kurtarırsa ne âlâ, kurtaramazsa ne yapalım; ömür dediğin kuş misali, uçup gider. Ölenlere Allah rahmet eylesin, kalanların başı sağ olsun.

Tüm bunlardan netice alamazsak, fırtına veya hortum çıktığında otomobili kamuya ait bir binanın yanında park etmek gibi güçlü bir “çare” daha var elimizde. Çok geçmeden çatısı üstünüze doğru uçar o binanın.

Bir 70’lik rakıyı devirdikten sonra, “Yani şimdi ben sarhoş muyum abilerim, ablalarım” deyip gazlamak da bir diğer “çare” olabilir tabii.

...

Yani, morallerini bozmak gibi olmasın ama öldürmeyen otomobilleri bizde işe yaramaz İsveçli dostların…

Bizler 10 yılda trafik kazalarında 60 bin kişiyi öldüren, yüz binlerce kişiyi sakat bırakan bir neslin ahfadıyız.

Yazarın Diğer Yazıları