Televizyon programı mı ağır ceza mahkemesi mi?
Acaba diyorum, bazı televizyonların yöneticileri ile çalışanları her sabah işe başlarken şöyle bir dua mı okuyorlar:
“Tanrım, ekranımızı kanlı, programımızı canlı, seyircimizi heyecanlı kıl...
Bizi şiddetten mahrum eyleme...
Skandalsız, kavgasız, cinayetsiz, intiharsız günleri bize gösterme...
Rakip kanalları ateşinle kül, gazabınla mahvet...
Reytingimizi yüksek, reklamımızı bol, patronumuzu memnun eyle...
Ve bizi bilhassa çekemeyenlerin nazarından koru...”
...
Yazıya böyle başlamamın nedeni geçtiğimiz günlerde ATV’de yayınlanan “Müge Anlı ile Tatlı Sert”e katılan bir kişinin intihar etmiş olması.
O programı izlemeyenler için kısaca hatırlatayım:
50’li yaşlarında bir kadın programda“Evi terk ettiğimde oğlum henüz 4 yaşındaydı. Babasıyla kalmıştı. 30 yıldır ondan haber alamıyorum” dedi.
Müge Anlı ekibine babayı buldurup programa çıkmasını sağladı ve onu adeta bir ağır ceza mahkemesi başkanıymış gibi öfkeli ve suçlayıcı bir üslupla sorgulamaya başladı.
Baba önce çocuğu evlatlık verdiğini söyledi, ardından “İzmir Fuarı’nda terk ettim” dedi. Hatta bir ara 15 yıldır oğluyla görüştüğünü, yakında onu da programa getireceğini belirtti.
Müge Anlı bu çelişkili açıklamalar karşısında iyice öfkelendi, eleştirilerinin ve suçlamalarının dozunu biraz daha artırdı.
Sonuçta oğlunu öldürdüğünden şüphelenilen baba evinin bahçesindeki ceviz ağacına kendini asarak yaşamına son verdi.
Birkaç yıl önce de yine Müge Anlı’nın programına katılan ve kendisini aldatan eşinin eve dönmesini isteyip ağlayan bir adam da programdan sonra evinde intihar etmişti.
...
Müge Anlı’ya ve onunla benzer programlar yapanlara şunları hatırlatmak isterim:
-Ortada bir cinayet bile olsa bunu araştırma ve fail ya da failleri yakalama görevi televizyon programlarının değil devletin görevidir.
-Şüpheli kişiler polisçe gözaltına alınıp ifadelerine başvurulur, gerekli görülenler savcılarca hazırlanan iddianamelerle mahkemelere sevk edilir ve yargılanır.
-Yargılamaların mahkemelerde değil televizyonlarda yapılması doğru değildir, insan haklarına aykırıdır, ciddi hak ihlallerine yol açar.
-Cinayet işlediğinden şüphelenilen kişilerin canlı yayınlara çıkarılarak sorguya çekilmesinin gerçek bir hukuk devletinde yeri olamaz.
-Hem madem katiller televizyonlarda yakalanacak, o halde polis ve jandarma teşkilatlarının işlevi nedir?
-İnsanlar cinayetlerin çözülmesini televizyonlardan beklerlerse devlete, devletin kurumlarına olan inançları yerle bir olmaz mı?
-Tüm bu söylediklerim cinayet dışındaki suçları işlediklerinden şüphelenilenlerin televizyon programlarına çıkarılıp sorgulanması konusunda da geçerlidir.
...
Tabii bu arada İçişleri Bakanlığı’na da bir çift sözüm var:
İşlenen her türlü suç titizlikle araştırılmalı, failler yakalanıp adalete teslim edilmeli, vatandaşlar adaletin tecellisini televizyon programlarında değil devletin kurumlarında aramalıdır.