Gıybetagram

Instagram nedir? Ne için kullanılır? Ne amaçla çıktı? Ne işe yarıyor?

Hani bir laf var ya; ‘Ne kadar değerli olduğunu seni kaybedince anladım’ diye. İşte ben instagramın ne kadar değersiz olduğunu, onu kaybedince anladım. İyi ki yaşlıyım da farklı yollardan girebilecek, mekanik beceri ve zekâm yok. VPN (Virtual Private Network) gibi.

Bu hafta, hepimizin canımız, ciğerimiz, bebeğimiz, iki gözümüzün çiçeği, nur topu Instagram’larımız yalan oldu. İlk başta, ünlülere aşırı derecede yazdığım için benimki kapatıldı sandım. Yaklaşık iki gün suçlu suçlu gezdim. Ajda Pekkan beni evimden aldırır mı diye bekledim? Sonra, öğrendim ki BTK (Bilgi Teknolojileri Kurumu) kapatmış. Akabinde Ajda Pekkan’a Facebook’tan yazdım. Şaka şaka:)

Sonra derin derin düşünmeye başladım, hâlâ düşünüyorum. O kadar zaman ben instada ne yapıyordum? Tamam resimlerimden Instagram üstünden satılan oldu. İşe yarayan kısımları var. Ama çok az. Ne kadar gereksiz bir şekilde, ne kadar çok vakit harcıyormuşum. Mesela artık yüzüme shop yapmama gerek kalmadı. Ve bu bana günde 4 saat kazandırdı:)

Bir kimsenin gıyabında gerek onun şahsıyla ilgili maddî, bedenî, dünyevî veya mânevî, ruhî, ahlâkî ve dinî kusurlarından söz edilmesi gerekse çocukları, ebeveyni ve diğer yakınlarının kusurlarının anlatılması gıybet sayılmıştır. Gıybet dinimizce yasaklanmış yeri geldiğinde hırsızlıktan, uğursuzluktan önde bir günahtır. Gıybet insanı yaşarken öldürür, çürütür. Çünkü gıybetin içinde haset var, fesat var, zan var, suizan var. Hatta iftira var, abartı var, kıskançlık ve fenalık var. Her şey var. İşte ben Instagram’layken bunları yaptığımı hiç fark etmemişim. Ajda Pekkan’a bakıyorum, diyorum; “Bu kadın nasıl benden daha güzel olabilir? Bacağını zoomluyorum, sesini zoomluyorum, saçını zoomluyorum. İmkânı yok, kesin shop. Bana da o kadar makyaj yapsalar, ben de güzel olurum.” Al sana gıybet. Bunun bin bir çeşidi var, siz de benim kadar iyi biliyorsunuz. Instagram net bir şekilde toplu gıybet uygulaması. Tescilli.

Instagram’a ne çok emek vermişiz. Ne çok zaman harcamışız. Şöyle bile diyebilirim; “Instagram, seni bugünlere ben getirdim.” Tamam öyle demeyeceğim ama el birliğiyle bir canavar yarattık. Mesela durduk yere torun sevmek istiyorum. Ne alaka? En büyük çocuğum daha 26 yaşında. Ben neden torun sevmek istiyorum. Bebek videosu, babet giymiş bebek videosu. Bezelye gibi ayak parmakları. Bebek ayağını marula sarıp, hamburger ekmeğinin arasına koyuyorlar. Sonra bir bakıyorum torun istiyorum. Allah Allah? Instagram sen nelere kadirsin.

Mesela şu anda evimde kedi var. Benim kedim yoktu ve evde kediye karşıydım. Hatta yoğun alerjim de var. Sevdiğimden Instagram’da sürekli kedi videosu izliyordum. Bir gün kargo geldi. Açtım içinden kedi çıktı. Bir de “50.000 kere kedi videosu izlediğiniz için Instagram olarak size bunu yolladık” diye bir not. Nasıl sevindim. Hayır düşünün kedi istemiyorum. Kedi geldi sevindim. Bir kedi de değil 1,5 kedi. Hamileymiş, yavruladı. (Şakacı günüm olduğu için böyle dramatize ettim. Gözümüzün önünde hamile bir kediye araba çarptı. Onu evimize aldık. Doğurdu. Sağlık içinde.) Ama normalde alamazdım, biliyorum kendimi. Veterinere falan götürürdüm. Ama aldım. Instagram’ı suçluyorum. Çünkü Instagram kapandığı gün kedileri sokağa bıraktım, torun istemeyi bıraktım, Ajda Pekkan’ı bıraktım. Şaka şaka Ajda Pekkan’ı bırakmadım.

Bir kere yanlışlıkla Enrique Iglesias’ın sayfasına girdim. Nasıl eğleniyorum. Ona bak, buna bak. Ne kadar zaman geçirdiysem. Dip boyam gelmiş, çocuklarım evlenmiş, o meşhur torunum olmuş. Kedi beş yavru daha doğurmuş. Evde tek ve kısır olduğu için kendinden doğurmak zorunda kalmış. Ve ben hiç tanımadığım bir şarkıcının hayatında kaybolmuşum. Kültürlü sayılabilecek bir insanken bunu nasıl yaşarım. Eli hem kalem, hem fırça, hem sarı bez, hem soğan tutan bir insanken. Ben bile burada bu kadar vakit ziyan ediyorsam, sabi sübyan ne kadar vakit geçiriyordur?

Instagram kapandığından beri arkadaşlarım gözümün içine içine bakar oldular. Önceden sağ gözleriyle bana, sol gözleri ile telefonlarındaki Instagram bildirimlerine bakıyorlardı. Değişik bir şaşılık oldular. Bukalemun gibi. “Bebek ne yapmış, kedi ne yapmış, Ajda Pekkan neden benden genç görünüyor?”

Siz isterseniz takılın, ben artık istemiyorum. Uygulamayı sildim. Çok mutluyum. Sen beni kovamazsın, ben istifa ediyorum gibi oldu ama olsun.

Artık aklıma fikir falan geliyor. Bugün kötü bir şey yazmak istemiyorum yoksa barındırdığı aşırı negatifliklerden de bahsederdim. “İnsanın kendini pazarlama yeri. Yalan dolanın tillahı. Tam çakma, sanal bir ortam. Gıybetagram” derdim.

Yazımın sonunda sizlere boş bir tırnak bırakacağım. Lütfen içine Instagram’ın size kattıklarını ve sizden alıp götürdüklerini yazın. Sonra hangisi daha fazla kendiniz karar verin.

Ay yoksunluk belirtilerim arttı! Instagram’sızlıktan ne yaptığımı, ne yazdığımı bilmiyorum. Eskiden yazı yazarken bile Instagram’da video izliyordum. Şu an bakamadığım için şoktayım. (Canım Ajda Pekkan yazımı okuyorsa; “Seni özledim.”)

Neyse şimdi kapatıyorum bakacağım açılmış mı diye:)

Not: Enfluenceerlar bu durumdan çok mağdur olmuş. Bu konuda da yorum yapmayayım. Tatlı başladık tatlı bitsin.

Yazarın Diğer Yazıları