Gene “sıvışırsa” ne olacak?

CHP şöyledir. Kılıçdaroğlu böyle davranmıştır. Hepsine eyvallah. Haklısınız ve tamam. Yerden göğe kadar haklı olabilirsiniz... İtirazımız yok.
Sonuca bakalım.
Sonuçta Meclis başkanlığını kim kazandı?
AKP!
Kim kayıp etti?
7 Haziran seçimlerini ortaya çıkaran millî irade... O irade, içinde bulunduğumuz siyasi sonucu yaratarak CHP’ye, MHP’ye AKP’ye ve HDP’ye yeni siyasal sonuçlar çıkaracak imkân tanıdı.
Bu imkânlardan birisi Meclis başkanlığının seçimiydi.
İmkânları kullandık ve seçtik...
Kimi seçtik?
AKP’yi.
Ve kayıp ettik...
Niye kayıp ettik? Çünkü parlamenter sistemi bitirmek isteyenler kazandı. Başkanlık sistemini getirmek için fırsat kollayanlar kazandı. Çok daha mühimi ve önemlisi daha birkaç ay evvel PYD ile el ele, kol kola, Süleyman Şah türbesini bir gece ansızın kaçırıp, sınırın 150 metre ötesinde bir yere konduranlar için yakıştırma ad koyduğunuz “sıvışma bakanının” ta kendisi kazandı... Kim kayıp etti?
“Hovarda” dediğiniz Baykal... Hovardanın zararı kendine olur...
Peki, “sıvışma bakanının” ve onun hükümetinin, o hükümetin cumhurbaşkanının, öteki bakanlarının ve dahi bütün milletvekillerinin zararı kime?
13 yıllık AKP iktidar süreci ve sizin her Salı Meclis grup toplantısında söylediklerinize baktığımızda bütün ülkeye, ülkenin millî birliğine, siyasal sisteme ve rejime. Bunun böyle olduğunu sizden öğrendik. “Hayır, öyle söylemedik” diyorsanız bilemem. Ama biz sizden AKP’nin ne kadar tehlikeli olduğunu öğrendik. Ve size inandık. Yanlış mı yaptık?
Daha da önemlisi 7 Haziran seçimleri boyunca meydanlarda AKP iktidarının ülkeye verdiği zararı birlikte haykırdık...
Uzağa gitmeye gerek yok. En sıcak gelişme ve gerçek ise işte Suriye gerçeği. Zararının kime olduğunu apaçık söylüyor... PYD, Türkmenleri topraklarından zorla, silah kullanarak kovalıyor.
Kerkük’ü çoktan kayıp ettik. AKP ile oralardan parti olarak değil ülke olarak sıvıştık.
Bu arada Tayyip Erdoğan, kahraman olarak şovlarına devam ediyor bir de üstüne üstlük lüks iftar toplantılarından muhalefete saydırmayı halen daha sürdürüyor. Anayasal sınırlarını tanımıyor. Başkan olmasa da fiili başkan gibi hükümet üzerinde etkisini sürdürüyor.
Şimdi söyleyin bakalım: “Hovarda Baykal” mı; “Sıvışma bakanı” mı?
Hangisi?
Cevap belli, verdiniz: “Sıvışma bakanı.”
Peki...
“Hovarda Baykal’ı” seçmediniz,
ilkeli davrandınız. Kendinizle çelişmediniz.
Ne güzel...
Söyler misiniz, sizin ilkelerinizin ana felsefesi sadece hovardaların seçilmeyeceği kuralına mı dayanıyor? Ya ülkenin asıl meseleleri... Asıl millî konular... Parlamenter sistem... T.C., demokrasinin kendisi, Cumhurbaşkanının konumu... Yasalara bağlılık... Ülkenin millî güvenliği, rejimin devamlılığı, üniter devlet yapısının korunması ilkelerini kime emanet ettiniz?
“Sıvışma bakanına” ve onun partisine mi?
Seçmediğiniz ve “hovarda” saydığınız Baykal, gene hovardalık yaparsa ülkenin namusu elden gitmez. Rejim yıkılmaz. Cumhurbaşkanı ülkeyi dilediği gibi tek başına yönetmiş olmaz ve parlamenter sistem zarar görmez.
Peki, AKP gene “sıvışırsa” ne olacak?

Yazarın Diğer Yazıları