Geçmişten bir örnek
Ak Parti'nin belediye başkan adayı bulmakta zorlandığı apaçık.
Diğerlerini saymıyorum... İki dönemdir İstanbul belediye başkanlığı yapan Kadir Topbaş'ı neden görevden aldınız? Açıklama yok!
23,5 yıldır Ankara'yı yöneten Melih Gökçek'i neden görevden aldınız? Açıklama yok.
Eski ve yeni payitahtların belediyesi yönetiminden sadece belediye başkanlarını mesul tutmak hakkaniyetli olmaz. İki payitaht da vitrindir. Bu iki şehri, sadece belediye başkanlarının inisiyatifine bırakmazlar, hükûmet da müdahil olur.
Recep Tayyip Erdoğan'ın, bir önceki payitahtımız İstanbul'a, eski belediye başkanı sıfatıyla hususî ilgisi olduğu gibi, hayalindeki Osmanlı için de İstanbul'un ayrı bir yeri vardır. İtiraz yükselmeyeceğini bilse, İstanbul'u Cumhuriyet'in de başşehri yapar. Bu seçimleri alır, iki şehri de "cebine" indirirse, başşehir yapmak için zemin yoklamayacağını kimse söyleyemez. Çünkü, seçimlerde istediği gibi çıkması, aynı zamanda "yeni rejim"i de güçlendirecektir. "Muktedir"i artık kimse tutamaz. Ankara zaten şimdiki başşehrimiz ve onun için ihtimam gösterecektir.
"Muktedir"i kimse tutamaz deyince... Şimdiden tutulamıyor! Belediye başkanları, ya yolsuzluk yaptılarsa, ya "FETÖ" ile içli dışlıysa, Cemaat'e büyük menfaat sağladıysa, darbeye giden yola iri iri taşlar döşediyse, görevden almayı bırakın, doğrudan savcılığa havale edilirdi.
İşin içinde bir iş var ama ne? Kendilerinden başka kimse bilmiyor. Bu halkın zihninde istifhamlara yol açıyor. Ak Parti için (-) olarak düşünmeliyiz.
Alınanlar yerine getirilenlerden İstanbul'unki bir ilçede aday gösterildi. Büyükşehir'den ilçeye! İlçe de özellikle seçilmiş: Büyükçekmece. "Büyükşehir"den "Büyükçekmece"ye... Ne denmek istenmiş! Rencide edici değil mi? Onların nazarında "dava" önde gelir. Seyislik verseniz, "dava için" derse mesele yok, hemen culuklar düşer. (Yozgat ağzı. Havası iner.)
Ankara'daki hiç aday gösterilmedi. Muhtemelen "Saray"a alınacaktır. Başdanışmanlık falan... Böyle gönlü yapılacaktır. (Ankara Belediye Başkanı eski öğretim üyesi. Yeri değil ama fikrimi söyleyeyim. Siyasî hayata atılan veya bürokratik kademeye getirilen akademisyenler, mutlaka az da olsa derslere girmeliler, hem bilgilerini, hem tecrübelerini öğrencilere aktarmalılar. (Ord. Prof. Fuat Köprülü, Ankara'da, mebusken, DTCF'de derslere giriyordu. Demirel, Erbakan, Turgut Özal, bildiğim kadarıyla, ODTÜ'de ders verdiler.)
İstanbul için Binali Yıldırım'da, Ankara için Mehmet Özhaseki'de ısrarı anlamak güç.
Binali Yıldırım eski Başbakan. Şimdi ise TBMM Başkanı. Anayasa'nın 94. Maddesi apaçık ortadayken, Meclis Başkanlığı'ndan istifa etmiyor. Etse ne olacak... Neden mütevazı olunamıyor? Diğerlerine "dava", Binali Bey'e gelince "koltuk" diyorlar.
Tartışmayı bitirmek varken sürdürmek Ak Parti için yine (-).
Nuri Eroğan'ı (1918-2001) duyanınız var mı? Eski politikacı. MHP'liydi. Öncesi Adalet Partili.
1963'te AP'den girdiği seçimlerde İstanbul Belediye Başkanlığı'nı kazanmıştı. Haşim İşcan CHP'nin adayıydı ve ikinci gelmişti. Ama koltuğa oturan Haşim İşcan oldu. Şundan: Nuri Eroğan, memuriyetten istifa etmediği için, CHP'nin itirazı üzerine başkanlığı düşürüldü.
Diyeceksiniz o zaman "rejim" başkaydı. "Demokrasi" işliyordu. Haklınız.