Geçmişin kavgaları bugünün kavgaları

"İsteseniz de istemeseniz de inadına yapacağız" / "Söke söke alırlar" / "Zillet ittifakı"...

Bu ifadeler "cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan zata aittir.

Geçmişte Demirel ve Ecevit, karşılıklı çok ağır ithamlarda bulunmuşlardı. 12 Eylül öncesinden bahsediyorum. Birbirleriyle küstüler. Ama önemli günlerde, önemli yerlerde karşılaştıklarında birbirlerinin ellerini sıkarlardı. 12 Eylül Darbesi çok şeyi aldı götürdü. Siyasîlerin kimi sürüldü, kimi hapse atıldı. Ecevit de hapis yatanlardandı. Sonra devran döndü, herkes siyasî yelpazede yerini aldı. Demirel Cumhurbaşkanı oldu, Ecevit, amansız rakibinin elinden başbakanlık ruhsatı aldı. Sık görüştüler, memleket meselesine kafa yordular, çare aradılar.

Bu iktidar döneminde de darbeye teşebbüs edildi. Ne 1909''da 31 Mart Vak''ası''nda, ne sonraki darbelerde bu kadar yıkım, bu kadar can kaybı, bu kadar yaralanan olmuştu. Darbe bastırıldı. İlk anda Yenikapı''da büyük mitingde parti liderleri bir araya geldiler. Çıktılar kürsüye birlik dirlik mesajı verdiler. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı şiddetle tenkit ettiği Saray''a bile gitti... Sonra?!

Demirel bir mitinginde, elinde altı oklu zeminde Ecevit''in fotoğrafının olduğu bir afişi tutan çocuğu görür. Çocuğa: "Bu afişle ne yapacaksın?" diye sorar. Çocuk: "Ecevit''e selâm göndermek istiyorum.". Demirel mikrofonu çocuğa uzatır, "Selâmını gönder." der. Ve çocuk selâmını gönderir. Demirel, Ecevitli afiş elinde olduğu hâlde çocukla fotoğraf da çektirir.

1999''da, Bülent Ecevit başbakanken, Süleyman Demirel''in cumhurbaşkanlığı süresi dolduğunda, görevinin uzatılması için koalisyon ortaklarına "Anayasal çerçevenin dışına çıkmadığını, tarafsız hareket ettiğini, ayrıca bu makamın gerektirdiği tecrübeye sahip olduğunu" söyleyerek Demirel''in tekrar seçilmesi için teklif götürmüştür.

R.T. Erdoğan''la K. Kılıçdaroğlu''nu yan yana göremezsiniz. Şartlar gereği bir araya geldiklerinde tokalaşma bir tarafa selâmlaşmıyorlar bile!

Demirel 1 Kasım 1924, Ecevit 28 Mayıs 1926 doğumlu. Çocukluklarında M. Kemal Atatürk''ün "Ebedî Şeflik", gençliklerinde İsmet İnönü''nün "Millî Şeflik" dönemlerini yaşadılar.

Demirel''in, CHP''li Ecevit''e karşı: "Siz var ya siz, tek parti döneminde şunları şunları yaptınız, Dersim''e şöyle bomba yağdırdınız, camileri şu hâle soktunuz." türü ifadeler kullandığı hiç aklıma gelmiyor. İnönü CHP Genel Başkanı iken, Demirel uzun süre başbakandı. İnönü''ye "tek Parti iktidarı"nı hatırlattı mı acaba?

En sert seçim atmosferi 1977 seçimleri arifesidir. Ecevit, Adalet Partisi ve genel başkanına karşı ağır sözler etmiştir. O sıra Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı idi. Devreye girmiş, siyasî parti liderlerinin birbirlerine karşı sözlerinin vatandaşlar arasında gerilime yol açmaması gerektiğini hatırlatmıştır. 23 Nisan Çocuk Bayramı''nda yayınladığı mesajında da yakında yapılacak genel seçimlerden söz ederek; "Bu dönemde tartışmaların, çekişmelerin ve vuruşmaların orantısını düşürmek hepimizin yurttaşlık görevidir." demiştir.

12 Eylül öncesinde, özellikle 1977 sonrasını ayrı tutmak lâzım. Darbenin taşları bu zamanda döşenmiştir. Silahlı kavga dönemiydi. Partilerin konvoylarına ateş açılıyordu.

Herhâlde, burada "Cumhurbaşkanı" Korutürk''ün pozisyonu dikkatinizi çekmiştir.

Rejim değişti, hem parti başkanı, hem cumhurbaşkanı olan zat ülkeyi yönetiyor. En ağır ifadeler de onun ağzından çıkıyor.

Karşısındakilere "millet"ten hareketle "zillet" demesi, kendi safındaki insanları bile irkiltmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları