Gaziliğin ön şartı Nusra, El Kaide vs.

“Nusra ile sınır komşusu olduk” haberlerinin çıktığı gün Türkiye sözde “Şehitler Haftasını” kutluyor... Durum böyle olunca “bizim için şehitlik halen daha eski anlamına mı geliyor” diye sormadan edemiyoruz.
Eğer yeni kahramanlarımız Nusracılar, El Kaideciler, ÖSO’cular ise elbette değişim almış başını gidiyor demektir. Hâl böyle olunca da ister istemez bazıları gibi “değişime uyacağız.” Bayrağı bir kenara koyup, kendimizi kırmızı çizginin içine alacağız demektir.
Nusracılar, ÖSO’cular ve benzerleri çok önemli. Türkiye’de hayat onlar için duruyor.
İşte size bir örnek. Şu anda hükümetimizin değerli yurttaşları, alttan alta, dipten dibe Ordu ve Giresun’a gönderilmeye hazırlanıyor. Devletimizin imkânları ile kendilerine hem maaş bağlanıyor ve hem de Başbakanımızın Rize’si hariç Karadeniz’in sadece Ordu ve Giresun’unda ev kiralanıyor, iş kuruluyor.
“Değerli yalnızların” ülkeyi soktuğu bunalım bir tarafa, ülkenin asıl evlatlarına kimsenin aldırdığı yok. Her şey Esad’a karşı savaşanlar için. TOKİ her bir Suriyeli aileye Karadeniz’de ev yapmaya hazırlanıyor.
Türkiye’nin öz yetimlerine gelince. Onlar açlıktan çöplüklerde ekmek toplamaya devam ediyor. Üniversite bitirmiş kız ve erkekleri iş peşinde koşarken, birbirini alt edip aslanın ağzına doğru koşuyor.
Dedik ya şimdi değişim zamanı diye. Eski çamlar bardak olduğu için Nusracılar’dan sonra yakın dönem şehitleri ve gazileri tümden gözden çıkarıldı. Artık yeni şeyler söyleniyor. PKK ile pazarlıkların ve açılımın niteliği İmralı bağlamında sık sık gözden geçiriliyorsa bir sebebi olmalı değil mi? “Gaziler ve şehitler out; PKK ve Nursa in.”
Dikkatinizi çekerim. Yaşadığımız olaylara ve gelişmelere bir hatıra nazarıyla bir bakın lütfen. Ne görüyorsunuz? Gazilerinin pek çoğunu ya Balyoz, yahut Ergenekon veya bir başka sebepten hapishanelere tıkıldı.
Niye?
Çünkü asıl olan bunların gaziliği değil. Onlar statükonun gazileri. Asıl gaziler, Nusra, El Kaide, bilemedin El Mursi vs.
Böyle bir tarihsel kesitte “Gaziler Haftasını” kutlamanın mantığını kim soruyorsa, hemen cevaplıyorum: Eğer bir mantık varsa işte tam olarak budur.
Çünkü gözyaşımız onlar için akıyor. Eğer şehit olacaksa onlar oluyor, haliyle ölmeyip geride kalanlar olursa yine onlar gazi oluyor. Artık “Türk” hükmünü yitirdiğine göre Türk’ten şehit olmanın ön koşulu da bu örgütlere üye olmaktan geçiyor. Eğer Türk’sen ve gazi ya da şehit sayılacaksan ve elbette itibarlı kimseler sınıfına gireceksen yapacağın ilk iş acilen ÖSO’ya, olmazsa El Kaideye, yok onu da beğenmiyorsan İhvan-ı Müslimin’e üye olman gerekiyor.
Sıradan bildiğimiz bir yurttaş isen ve gidip ülken için, bayrağın için, dini mübin için kalleş bir pusuda hayatın elinden alınmış ya da yaralanıp hayatta kalmışsan hiçbir anlam ifade etmiyorsun.
Niye? Eee, “askerlik yan gelip yatma yeri” mi?
Değil!
Böylelerinin çoğu devre dışı.
Şimdi moda PKK ile oynaşmaktır.
Bayrak da deme. O da Türk’ü çağrıştırıyor.
Bak adam gazetesinin üst köşesinden nasıl kaldırdı. Ha, sen diyeceksin ki “arkadaş bu bayrak, Mehmet Akif’in İstiklal Marşının adına konu oldu. Çanakkale’de yedi düvele meydan okudu...”
Geç onları...
Şimdi Türklerin dediği olmuyor. O da değişti..
Yeni moda, Amerika’nın ne söylediği. Eğer dini bir içeriğe sahip bir grubun, topluluğun veya bir cemaatin varsa, tıpkı Suudi Arabistan’ın, Katar’ın yaptığı gibi gidip Amerikan güdümüne gireceksin.
Hatta Amerikan vatandaşı olacaksın. İşte ondan sonrası kolay. Şimdi kendinden emin, hiç korkamadan devlet tabelalarından “TC’yi” kaldırabilir, Türk’e sövme, aşağılama, Atatürk’ün kaç promil alkolle devleti kurduğundan söz edebilirsin. Onun kaç promille kurduğunu sen ayıkken alnın secdede teslim edeceksin. Mücahitlik bunu gerektiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları