Filistin’e yeni ‘Osmanlı’ gerek!
İsrail’de Netanyahu ve çetesi canavarlaştı. Ağızlarından kanlı salyalar akıyor. Nereye kadar öldürecekler? Önceki gün bir okula üç bomba attılar 100’den fazla insanı katlettiler. Çocuktur, kadındır, yaşlıdır demeden... Kendilerince HAMAS militanlarını avlıyorlar.
O HAMAS militanları bilmiyorlar mı, sizin masum insanları katledeceklerini... Göz göre göre çocukların, kadınların arasına girerler mi?
İsrail Devleti, kesinlikle söylüyorum, ileride asla var olmayacak. Geçmişte nasıl dağıldılarsa, bu defa yine dağılacaklar ve yine “Osmanlı”yı arayacaklar.
Be vicdansızlar! Avrupa sizi ateşlere atarken, sizi doğrarken, Türkler “Gelin, burası da sizin yurdunuz.” demediler mi? Ve Türkler sizi davet ederken “Müslüman” değiller miydi?
Yahudiler Avrupa’dan kovulurlarken, daha ABD yoktu. ABD’yi kuranların ataları vardı ve o atalar Avrupa'da Yahudileri yok ediyorlardı.
Yahudiler 1290’da İngiltere'den, 1340'ta Bavyera’dan, 1492’de İspanya'dan, 1497’de Portekiz'den ve daha birçok yerden kovuldular. Nereye sığındılar? Osmanlı Devleti’ne. Bir bakıma Filistin’in kapısını açan da Türkler.
Osmanlı sahasında yerli Yahudiler de vardı ve belli yerlerinde toplu yaşıyorlar, istedikleri gibi hayat sürüyorlardı.
Netanyahu, Filistinlilere saldırırken muharref Tevrat’ı önüne koyuyor. Netanyahu katili hiç aklından çıkarmasın, o Tevrat’ı, katliam için elinde tutmasını bile Türklere borçlu.
II. Beyazıt Yahudilere Selanik’te, Edirne’de, İstanbul’da yer göstermeseydi. Filistin’e bu kadar yakınlaşabilecekler miydi?
Yahudiler, Türklere minnetlerini her zaman göstermişlerdir, Ama Filistinliler de Osmanlı sahasındaydı. Eski hatıraları okuduğunuzda, Filistin’deki Yahudiler de oranın Müslüman meskûnları da iç içe yaşıyorlardı.
“Haçın gölgesi” Yahudileri biçerken, “hilâlin gölgesi” onlara hayat veriyordu.
Yahudilerle Müslümanları karşı karşıya getirenler de yine haçlılardır.
19. yüzyılın sonlarında Siyonizm çıktı, her şey tepetaklak gitti.
16 Mayıs 1916 Sykes-Picot gizli anlaşması ile Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu toprakları İngiltere ve Fransa tarafından paylaşıldı.
Kuzey Filistin bu anlaşmayla İngiltere'ye geçti. İngilizler 1917'de Filistin’i işgal ettiler.
İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfour, Siyonist liderlerden Lionel Walter Rothschild’a (1868-1937) bir mektupla Yahudiler’in Filistin’de yurt edinmeleri hareketini destekleyeceklerini bildirdi. Ve bir Yahudi Devleti’nin kuruluşunun yolunu açtı.
Araplar da bu kuruluşa yardım ettiklerini unutmasınlar. Şerif Hüseyin’in İngilizlerle iş birliğini hatırlatayım, ne demek istediğim anlaşılır.
İngiliz General Allenby’nin 3 Aralık 1917’de Kudüs’e giriş fotoğrafı bir tükenişin, ardından gelecek acıların fotoğrafıdır.
Siyonistler adım adım hedeflerine yürüdüler. Arz-ı Mev‘ûd’u (vaat edilmiş topraklar) dinî kitapları Fırat’tan Dicle’ye kadar vaat ediyor. Yani Türkiye de, Mısır da Suriye de, Irak da ve hatta İran da hedefte... Arz- Mev‘ûd, dinî kitapların başka nüshalarında “iyi ve geniş diyar”, “süt ve bal akan diyar”, “bütün memleketlerin süsü olan diyar” diye tavsif edilir.
Merkez Kudüs. Kudüs’te, Mescid-i Aksâ’nın girişte sol tarafta kalan duvar Ağlama Duvarı’dır. Musevîlerin ibadetlerin merkezi orası.
Din üzerinden yürüyen, hedefi gözetecek elbette. Öyle olunca, dinî kitaplarında gösterilen yerler alınmak istenecektir.
Dünya bunu görmüyor mu?
Durmaksızın savaş, durmaksızın savaş... Nereye kadar?
İnsanlık bitmeden savaş bitmeyecek mi?
Bugün güç Batı destekli Siyonistlerde. Yarın, gücün Siyonistlere karşı duranlara geçmeyeceğini kim garanti edebilir?
Bu neyi gösteriyor? Yeni Osmanlı’yı... O topraklarda herkesin eşit şartlarda kendileri olarak yaşayacakları nizam kurulmalı.
Hayal ama...