Feritleşmeden olmaz mı?

Putin’i gördünüz mü?
Önce telekomünikasyon sistemini devlet kontrolüne aldı. Ardından enerji kaynaklarına sınırlama getirerek asla yabancı kurum ve kuruluşlara devredilemeyeceğine dair yasalar çıkardı.
Putin, dağılan Sovyetler içinden diri ve sözü geçer bir Rusya çıkaran adamdır.
Putin AB’ci mi?
Hayır!
Peki, küreselci mi?
Kesinlikle değil. Öyle ise neci bu Putin?
Komünist kafasıyla dünyaya kendini kapatmış zavallı bir devlet adamı mı?
O da değil.
Putin, zihninde bir Rusya portresi bulunan öznel bir Rusyacı.
AB’ci değil.
ABD’ci de değil.
Onlarla yarışa hazır olan ve bunu başarabileceğine inanan biri.
Demek ki yeryüzünde önemli bir devlet olmak için illa bizimkilerin her birimize kabul ettirmek için vargüçleriye çaba harcadıkları gibi AB ve ABD kontrolüne girmek gerekmiyormuş.
Ülkesinin iç işlerine karıştırmak ve hele hele yargı kurumlarının başına bir tokmak gibi dış güçleri çağırmak hiç gerekmiyormuş.
Putin giderayak tam zamanında akıl sahiplerine milli onuru olan devlet ve yöneticilerin nasıl davranacaklarına dair çok önemli mesajlar verdi.
Biz Putin aramıyoruz; ama ne yalan söyleyeyim, Putin tarzı özgün Türk liderlerin yönettiği bir ülke arıyoruz.
Denilebilir ki Rusya’da Batılı bir demokrasi var mı?
Yok.
Dolayısı ile bizim Putin aramayışımızın nedeni bu. Biz demokrasi ve hukuk devleti ölçütlerinde milli duruş sergileyen, onurlu, Türkiye’nin temel değerlerine, tarihten gelen ağırlığını üzerinde hisseden, Boğdan ve Eflak beyleri gibi ve/veya Damat Ferit gibi ülkesini başkasının emirleri, talepleri ve istekleri ile yönettiği intibasını vermeyen liderler arıyoruz.
Geçenlerde İslami kimliği ile ünlenmiş bir yazar, AKP iktidarının AB ve Amerika ile ilişkilerini anlatırken yazısının bir yerinde “ABD Türkiyesiz bölgede kıpırdayamaz” tespitinden sonra “bu sebeple Türkiye’ye Japonya olmayı önerdiler” diyerek, Türkiye’nin dışa bağımlılığının açık göstergesi olan “Büyük Ortadoğu Projesinin” haklılığını önemli bir sebebe bağlamaktaydı. Bu yazara göre eğer Türkiye’de vatanseverler ve devlet kurumları olmasaymış Türkiye başta K.Irak’taki bölgesel Kürt yönetimi olmak üzere daha pek çok Amerikan isteğini kabul etmesi halinde Japonya olacakmış. Lakin olamamış, çünkü AKP, milli direnişi hesap edememiş. Kemalist olguyu önemsememiş.
İşte benim ülkemin talihsizliği.
Kırılma noktasını görüyor musunuz?
İslami kimlikle ortaya çıkan gazete ve onun yine Kur’an mealleri de yazan, sosyologluğu ile de ün yapan yazarı, bir başka ülkenin kendi ülkesine nüfuz etmesini içselleştiriyor. Üstelik savunmaya gayret ediyor. Hâlbuki asıl yapması gereken şey Müslümanları uyarıp dikkat çekmekti. O tam tersini yaparak vatanseverleri “Türkiye’nin Japonya yapılmasını” engellemekle suçluyor.
Bu ve benzerleri benim ülkemin talihsizliği değil de nedir?
Merak ediyorum; İslam Teali Cemiyeti ihya mı edildi acaba?
Çünkü ortalıkta hoca takımından gazeteciye, esnaftan devlet yöneticisine kadar pek çok kimse yine Amerikan ve AB muhipliğine soyunmuş Kuvvay-i Milliyecilere olabildiğince sövüyor.
Putin’i gördünüz mü?
Ülkesinin en müstahkem mevkilerini devlet kontrolüne alan yasalar çıkardı.
Ne Avrupa muhipliği yaptı ve ne de ABD?
Sizce Rusya gericilerin ve örümcek kafalıların yönettiği çağdaş uygarlığa kendini kapatmış bir ülke mi?

Yazarın Diğer Yazıları