Falih Rıfkı, hatalı söylemiş
Her hafta cumartesi günleri Sözcü Gazetesi okuyucularına ek veriyor. Bu hafta da verdi. Falih Rıfkı’dan alıntılarla hazırlanan geçtiğimiz haftaki ek, “Kuruluş 1920” kapak başlığı ile çıkmış. “Gerilla Devri” ile başlıyor. Ege’deki, yolları kesen, adam kaçıran çeşitli çeteler, çoğu kere asker kaçaklarından, suç işleyen kanun kaçaklarından oluştuğunu anlattıktan ve örnekler verdikten sonra, sıra Atatürk’ün Muhafız Alayı kumandalarından milis Yarbay Topal Osman Ağa’ya geliyor.
Kuvayı Milliyeciliğin başlamasıyla ilgili diyor ki: “Topal Osman beş on kişi ile harekete geçti. Bir Türk evine karşı, üç Rum evini yakmak, mezarını kendine kazdırıp diri diri adam gömmek, vapur kazanına canlı kömür yerine canlı adam atmak gibi zulüm ve işkencelerle tanınmıştır.”
Yıllarını Topal Osman’la ilgili çalışmalara ayırmış ve hâlen daha konuyla ilgili bir bilimsel makale hazırlığında olan ben de diyorum ki: Osman Ağa’yı tanımıyorsunuz, sadece onun hakkındaki ithamlara göre karar veriyorsunuz.
Konuyla ilgili temel bilgiler kısaca şudur:
1-Topal Osman, mücadeleye, Giresun’da tütün kaçakçılarına karşı kolcu başı olarak başlamıştır. Hem Rumlarla ve hem de Rumları koruyan devlet bürokrasisiyle mücadelesi Birinci Dünya Savaşı’nın öncesine gider.
2-Bu mücadele sonrasında Giresun’da İttihatçı gençler arasında yer almıştır.
3-Harbiye Nazırı (Savaş Bakanı) Enver Paşa’nın kurduğu Teşkilat-ı Mahsusa’nın Karadeniz Bölgesi’nde oluşturduğu yerel (milis) sivil askerî güçler arasında yer aldı. Birinci Dünya Savaşı çıkınca, gelen emirle birlikte adamlarıyla (çetesiyle), yine Teşkilat-ı Mahsusa emrinde Ruslara karşı Batum’da savaştı.
Yüzbaşı rütbesine yükseldi.
Ruslar, bugün Giresun’a bağlı Tirebolu-Harşit Irmağı batı yakasına kadar çekilince yine cephedeydi. Birçok yararlıklarından dolayı ödüllendirildi. Sonrasında Binbaşı rütbesine yükseltildi.
4-Giresun Belediye Reisi oldu. Teşkilat-ı Mahsusa (Özel İstihbarat) onun hem savaş kabiliyetini ve hem de mücadeleci kabiliyetini bildiği için sürekli kendisiyle her daim bağlantı kurdu. Ağa, üst birim olarak Albay (Deli) Halit Bey ile birlikte hareket etti.
5-Millî Mücadeleyi tam ve doğru anlayabilmek için, Trabzon’daki İttihatçı yapılanmayı, Teşkilat-ı Mahsusa’nın verdiği önemi ve buradaki faaliyetlerini iyinin de iyisi bilemeyenler, hem Millî Mücadele’deki Mustafa Kemal’i, hem Enver Paşa’yı ve hem de, Falih Rıfkı’nın “Osman Ağa boğdu” dediği Ali Şükrü olayını anlayamaz ve doğru yorumlayamaz.
6-Bazı kitapların yazdığı gibi Osman Ağa okuma yazma bilmeme anlamında cahil değildir. Belki siyasi entrikaları beceremez, dobra dobra ve dik durur. Ne yapacak ve söyleyecekse lafı döndürmeden hesabı keser. Bu yönüyle kimileri kaba bulup, bunu da anlatmak için cahil demiş olabilir.
7-Osman Ağa ailesi, eşraftandır. Giresun merkezde oturur. Eşkıyalıkla ilgisi kesinlikle yoktur.
8-Mondros Ateşkes anlaşmasından sonra, Türkiye’nin düzeni bozulduğunda, tabir yerinde ise ülke sahipsiz, bağsız başsız kaldığında, devlet kurumları, anlaşma maddeleri sebebiyle İtilaf Devletleri’nin siyasi komiserleri karşısında hesap soran değil, hesap veren duruma düştüğünde, halkın hem siyasi ve hem de askerî gücü olarak Giresun’da Topal Osman vardır.
9-Asker toplama, gönüllü alay kurmak için, Millî Mücadele’ye Rusya’dan gelen silahları sevkiyatta görevli olduğu için sürekli paraya ihtiyacı vardı. Yardımların bir kısmını kendi fındık gelirlerinden sağlasa da yeterli değildi. Giresun’da birçok kişi kendisine destek olurken, özellikle İstanbul hükûmeti taraftarları, Hürriyet ve İtilafçılar ve Pontus Devleti kurma peşinde olan Rum tüccarlar ve onların zenginleri, el altından Osman Ağa’yı, “paramıza el koyuyor, gaspçı, gözü dönmüş” gibi çoğu abartılı, bir kısmı iftira şeklinde şikâyet etmekteydi. Bu konuda kendisiyle mücadele eden, şikâyetçi olan kaymakamlar bile vardı. Bu şikâyetlerden pek çok kere mahkemelik oldu ve beraat etti.
10-Gelelim “Milletvekili boğdurdu” iddiasına ki, bu konu, Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi meselesidir. Bu konuyu en iyi, Enver Paşa’nın has adamı, emrinde 1500 kişilik bir kuvvet bulunan, Trabzon Kayıkçılar Kâhyası (Liman müdürü), Kâhya Yahya’yı önce “Topal Osman Öldürdü” haberi yayan, sonra da anılarında kendi öldürdüğünü apaçık itiraf eden İsmail Hakkı Tekçe bilir. Çünkü Topal Osman teslim olduktan sonra onu başından tek kurşunla vuran kendisidir. Sonrasında Giresun 47. Gönüllü Alayı er ve erbaşlarından 80 kişiye çukur kazdırıp topluca katletmek isterken kendisine müdahale edilen yine kendisidir.
11-Ali Şükrü Bey’in oğlu Yüzbaşı Nuha Doruker, 1959’da Giresun’a gelmiş ve Osman Ağa’nın mezarını ziyaret ederek dua okumuştur.
12-Son olarak, Topal Osman, etrafına 5-10 kişiyi toplayıp dağa çıkan, sonra vatanı için mücadeleye katılan eşkıyadan dönme Kuvayı Milliyeci değildir. Osman Ağa, sert mizaçlı, taviz vermeyi sevmeyen, asker yaratılışlı bir adamdır. Öldürüldüğünde Yarbay rütbesinde, alaylı (askerî eğitim almamış, milis) bir subaydır.