Fakirlik ve dolar/TL'de dalgalar sertleşecek!
Kıymetli hocamız Prof. Dr. Tahsin Bakırtaş diyor ki, "Diğer yandan ultra düşük faiz politikası, düşünülen teorik çerçevenin aksine işler. Bir yandan üretimin yatırım ve ara girdi yönünden dışa bağımlılığı, düşük faiz politikasıyla ulusal paranın değer yitirmesi içeride yurtdışı ÜFE''de artış meydana getirir. Mevcut stoklar bittiğinde, düşük faiz politikası sonucu ulusal paranın değer yitirmesi ile ortaya çıkabilecek rekabet avantajı da ortadan kalkar. Bunun da ötesinde, sermaye giriş çıkışlarının serbest olduğu bir ortamda, düşük faiz nedeniyle ülkeye döviz girişi yerine döviz çıktısı hızlanır. Öyle bir noktaya gelinir ki zorunlu ithal etmek zorunda olduğunuz temel ürünleri bile ithal edecek uluslararası finansa erişimiziniz durur. Bu da ekonomide bütün çarkların durmasına neden olur."
Hocamız bizim de aylardır işaret ettiğimiz tehlikeyi vurgulayarak şöyle devam ediyor, "Tüm bunların sonucunda düşük faiz politikası uygulamasıyla öngörülen genişleme yerini ekonomik büyük daralmaya bırakarak, "Küçültücü Genişleme" olgusu, ultra zenginlerin de kaybedeceği bir ortama dönüşür. Bunu önlemenin tek yolu ekonomik gerçekliğe dönmektir."
Bakın yukarıda söylenen tehlikenin ispatı nitelikte olan makro verileri dün aldık. İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan, imalat sanayimizin ne durumda olduğunu gösteren endekslerden birisi olan İSO PMI rakamları dün açıklandı.
Veri bize önemli mesajlar verdi. PMI rakamları kabaca büyümenin öncü göstergesidir. Rakamda eşik değer 50''dir ve altına inen değerler imalatta işlerin kötüye gittiğini, üstündeki rakamlar da işlerin iyi olduğunu gösterir.
Burada rakamın önemi şu, PMI istikrarlı bir şekilde geriliyor yani salgındaki karantina süreci sonrası açılan işler masaldaki gibi ''Bal Kabağına'' dönmek üzere. Sanayi artan kur baskısı altında ivme kaybediyor. Bu ivme kaybı işsizliğin düşmemesini, gelirlerdeki daralmanın devam etmesini beraberinde getirecek.
Kurun yarattığı diğer tahribatı güven endekslerinde de izliyoruz. TÜİK rakamlarına güvenimiz kaybolduğundan ''Ehven-i Şer'' kötüler içinde en iyisi olan Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi''ne bakıyoruz. Bu endeksin de 48,84 değeriyle tarihi olarak en düşük seviyeye gerilediğini görüyoruz. Tüketicinin ekonomiye güveninin düşmesinin iki sonucu olacaktır.
Birincisi, AKP''de oy kaybının şiddetleneceği, %25 bandının aşağıya doğru kırılmasının gündeme geleceği. İkincisi, halkın dolara olan talebinin güvenli liman arayışı ile artacağıdır.
Fakirlik ve kurdaki dalgaların sertleştiğinin sinyallerini yukarıda gördük. Ancak en önemli sinyal yarın TUİK tarafından açıklanacak. Eylül ayında %19.58 olan enflasyonun %20''yi aşması bekleniyor. Dün gelen İstanbul Ticaret Odası''nın (İTO) verilerine göre Ekim''de perakende fiyatlar İstanbul''da yıllık %20,76 arttı. Eğer TUİK rakamları değiştirmezse enflasyon ile faiz arasındaki makas yarın biraz daha artacak.
Faizin üzerinde yükselen enflasyon nedeni ile vatandaşın dolara kaçış hızı artacak. Dolar/TL talep nedeni ile yükseldikçe, bu durum dış girdiye bağlı sanayiyi pahalı ürünler üretmesi nedeni ile vuracak. Ürünler daha zor satılacak, sanayinin çarkları yavaşlayacak.
Enflasyondaki yükselişi tutmak neredeyse imkansız. Sürekli AKP yönetiminin tarım ve sanayide yaptığı hatalar ile dışa bağlı sistem durduğu yerde enflasyon üretiyor diyoruz. AKP''nin bölüşümde büyük bir açgözlülükle önceliği kendine bağlı iş insanlarına ve yandaşlara vermesi, vatandaşın gelirini bitirdi. Ekonomide çarkları çevirecek toplam talep düştü. İnanmayan büyüme rakamlarına baksın, gelirin kişi başına nasıl eridiğini görsün. Şimdi bunun üstüne bir de enerji ve emtia fiyat artışları binince vatandaşın beli iyice bükülecek. Dün doğal gaza gelen zamlarla sarsıldık. Ama AKP kurnazlıkla doğalgaz dışarıda da artıyor diyor, o zaman sormazlar mı, sen o doğalgaz faturası artsa bile ödeyecek gücü vatandaşa neden veremedin? Maddi gücü neden yandaşlarına akıttın?
Bir kurnazlık da şu, sadece sanayi zam gördü deniliyor ancak sanayiye yapılan %48,4 doğalgaz zammı iğneden ipliğe karşımıza yeni fiyat artışları getirmeyecek mi? Sonra konuta zam yapmadık diye konuş dur neye yarar?
Sözün özü, fakirlik ve kurda daha sert dalgalara hazır olmak gerekiyor.