Ey, iktidar sahipleri batıyoruz...
Bakın buradan altını kalın çizgilerle çize çize söylüyoruz: Türkiye'nin durumu hiç iyi değil. Gün siyasi hesaplar, iktidarda kalıp kalmama işi değildir... Sizin parti, bizim parti meselesi hiç değildir ve olmamalıdır. Herkes şunu görsün artık... Büyük Türkiye gemisinde derin çatlaklar oluşmuş, içeri haddinden fazla su dolmaktadır.
Bu sebeple Ey millet!
Ey halk...
Ey partiler..
Üniversiteler..
Sivil toplum kuruluşları...
Devletin tüm zinde kurum ve kuruluşları... Silkinin ve kendinize gelin.
Gün, derlenip toparlanıp, kafa kafaya verip birlik olma günüdür...
Bakın... Sırrı Sakık denen adam neler söylüyor...
"Bizim bu sokaklarda oluşumuzun nedeni, sizin bu yaptığınız ölümlere karşı barikat oluşturmaktır..."
"Biz, siz ayrımı" yaptıktan sonra, maaş aldığı kamu maliyesini ve ona vergi veren bütün Türkiye'yi ayırıp bölüyor... Güya "ayrılmayacağız" dediği devleti ve onun varlığını "siz" olarak tanımlıyor. Bölücü teröristleri ve kendisini de "biz" diye adlandırıyor.
Bunu biliyoruz diyeceksiniz.
Ancak cümlenin gerisine dikkatinizi çekerim. "Bu kadar asker ve polis barikatları ile güvenlik oluşturuyorsunuz" dedikten sonra asıl bombayı patlatıyor: "Bahar mevsiminde büyük tehlikelerin bu toprakları beklediğini görüyoruz..."
Ey iktidar sahipleri...
İç tehdit, kendini saklamadan, devletin makamını, parasını, dozerini ve kepçesini kullanarak yine devleti, toplumu ve kamu düzenini açıktan baş eğip, taviz vermeye çağırıyor...
Suriye'yi saymaya gerek zaten yok...
Düşman, güney sınırından seni kuşatıyor... "Geçirtmem" dediğin Fırat'ın doğusunu çoktan geçti. İlerlerdi. Tam karşında Azez'de duruyor. Top atışlarıyla vursan da, işini bitiremezsin. Bitirmen için gereken siyasi gücü tükettin. Siyasi gücü tükettiğin için askeri gücü de kullanamıyorsun.
Ey iktidar!..
Hataların millet hayatına mal oluyor. Artık dur ve ülkenin aklı başında insanlarıyla buluş, konuş, hâl çaresi ara...
Ey yandaş basın...
Sen de dur artık....
Görmüyor musunuz?..
Batıyoruz...
Tehditler çoğaldı. Siyasi tükenmişlik bir girdap gibi bizi içine çekmeye devam ediyor. Fark etmiyor musunuz?
Durun artık.
Enerjinizi millî birliğe verin. Toplumsal bütünleşmeye odaklanın.. Millî basın olmanın yollarını arayın... Bölmeyin, bütünleştirin.... Partinin basını değil ülkenin basını olun...
Ey iktidar!
Sen, Suudi Arabistan'a sarıldığının ertesi günü, daha verilen demecin sıcaklığı sürerken hevesin kursağında kaldı. Anında Amerika'nın isteği ile Suudiler sizi sattı. Eh Katar'la yapacağın bir şey zaten yok. Katar, Suudilerin kapsama alanında, tek başına bir hiç...
Anla artık...
Bu durumda sana, beğenmediğin Kılıçdaroğlu ile eğer kılını kıpırdatabilirse Bahçeli kaldı... Biliyorsunuz Demirtaş, PYD'nin saflarında...
Gelelim MHP'ye...
Ey MHP!
Siz de söylüyorsunuz. Vatan tehlikede...
Soruyorum: Şimdi değilse ne zaman pasif çizgiden aktif çizgiye geleceksiniz?
Uyanma vaktidir... Biri bu toplumu uyarsın artık...
Baharda PYD-PKK ikilisinin ve içeride de Siyasi uzantılarının Türkiye ile kanlı bir savaşı var. Eğer bu savaşı kendi topraklarımızda kazanamazsan, Anadolu'nun bir kısmını unut. Kazanır da, halen daha PKK'nın uzantılarına gidip, "barış sözcüğü" kullananlar olursa yazıklar olsun... Ve hepsinden önemlisi, başta Demirtaşlar ve hendekçi belediyelerden hesap sorulmazsa da gene yazıklar olsun...
Tekrarlıyorum...
Anayasayı, başkanlık işini bir kenara koyun... Gün birlik olma, ortak millî strateji geliştirme, ortak millî irade oluşturma günüdür...
Unutmayın! Üzerinde siyaset yapabilmek için: Önce vatan!..