Ey falcım, bana hakikati söyle
Başbakandan ses yok tabii. Olması mümkün değil. Hele bu ortamda, keser dönmüş, bir kerecik de olsa sahibinin elini kanatmıştır. Sap daha dönmedi ama keser döndü. O nasıl oluyor demeyin sakın. Keser yan döndü, kendisini tutan eli yaraladı. Bu sebeple acı içinde. Konuşamıyor. Şaşkın. Ancak başbakanın iki yardımcısından büyüğü ile küçüğü konuşmayı başardılar. Ortak noktaları şu: Her ikisi de meseleyi anlamadıklarını söylüyor.
Öyle ya, referandumla yeni bir HSYK kurdular, onlarca özel yetkili mahkeme oluşturdular, 10 yıldır iktidardalar ve bir dedikleri iki olmuyor. Nice paşalar içerde yatıyor. “Devrim yaptık” derken, bir de bakıyorsunuz o da ne, savcının biri kimseye sorup eylemeden MİT müsteşarını ifadeye çağırıyor.
Hem de ne sebeple?
Oslo görüşmeleri sebebiyle.
Yani, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun söylemiyle: “Hükümetin görevlendirerek konuşun” dediği bir olayla ilgili olarak ifadeye çağrılıyor.
İşte keser, sap dönmeden böyle dönmüş ve iktidar gücüne zarar vermiş oluyor. Afallamalarının sebebi bu.
İddialar oldukça çarpıcı. Özellikle hükümetin özerklik vaadinde bulunduğu kısmı en mühim olanı.
Bu durum, Ergenekoncular olarak adlandırılan Silivri’dekilere atfedilen suçların da ötesinde daha ağır sonuçlara varıyor. Çünkü özerklik vaat etmek, kurulu devlet düzenini, düzen karşıtlarına bağışlamak, devleti pazarlık konusu haline getirmek ve bir biçimde devlet yapısını ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak gibi bir sonuca işaret ediyor.
Dolayısı ile kimi yandaş yazarların “MİT başkanını çağırmak başbakanı çağırmaktır” demesi çok yanlış sayılmaz. Zaten işler tersine gittiğinde olacak olan da aynen budur. Şimdi herkesi olur olmaz suç ve sebeplerle yargılayarak muktedir rolü oynayanların, yarın benzer gerekçelerle ifadeye çağrılmayacağını kim garanti eder?
Öteden beri söylüyoruz. “Bu devletin kurulu yapıtaşlarıyla oynamayın” diyoruz anlamıyorlar.
“Devleti pazarlık konusu yapmayın, teröristi cesaretlendirmeyin” diyoruz tınmıyorlar.
“Demokrasiyi, devleti bölmek için araç haline getirmeyin” diyoruz aldırmıyorlar.
İşte bak şimdi gerçek bir anda kendini gösterdi. Cin şişeden çıktı ve hakikati söyledi: Oslo’da çok şeyler yapıldı!
Öyle ise sormak lâzım değil midir?
KCK’yı kim kurdu?
MİT vasıtasıyla iktidar mı?
Kusura bakmayın şüphe bu.
Oslo’da gerçekten ülkenin bölünmesine rıza göstererek “Özerklik veriyoruz” dediler mi?
KCK eylemleri ile yanan, yıkılan ev, işyeri araba vb. malların vebali kimin?
Peki, aynı eylemlerle otobüslerde yakılan insanların, Molotofların hesabı kimde?
Sahi Oslo’da aslında ne oldu? Devlet teröristlerle görüştü de siz mi mağdur oldunuz?
Bir soru daha: Şimdi savcının MİT’e sormak istedikleri şeyleri gelecekte “Oslo görüşmelerinin emrini verenlere de sorarlar mı?”
Ey falcım bana hakikati söyle! Meraktayım.