Evet, statüko değişti

CHP lideri Deniz Baykal haykırıyor:
“Dışarıdan bakan gözlemciler, ‘Türkiye’de kansız bir iç savaşın yaşanmakta olduğunu’ değerlendiriyorlar. Ne oluyoruz? Türkiye’de, 2 dönemdir rahat bir çoğunlukla işbaşında bulunan bir hükümet var. Niye yabancılar böyle değerlendirme yapma ihtiyacı hissediyor? Nereye gidiyor Türkiye? Bu derin çatışma, Türkiye’de demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, adaletin güvence altına alınacağı bir noktaya mı gidiyor? Çok acı bir manzara, hayal kırıklığı yaratan bir manzara”.
Baykal’ın tespitleri doğru. Türkiye adına “statüko” denilen geçerli, işleyen siyaseti son anayasa değişikliği ile terk etmiştir.
Her kim yakın tarih yazıyorsa not alabilir.
Anayasa değişikliği paketinin halka sunulması meseleye son noktayı koyacak gibi görülüyor olsa da esasında çözümcü bir tartışmanın sonucu olarak gerçekleşmediği için, kim ne derse desin yeni bir tartışmanın kaynağı olmayı sürdürecektir.
Türkiye yine normalleşememiştir.
Siyasetin kırılma noktasını gererek yeni bir anayasa ortaya koyma ve toplumu bu hat üzerinden yönetme, bir başka ifade ile yeni meşruiyet alanı inşa etme referandumla sona ermiş gibi görülebilir. Lakin asıl dip dalga alttan alta sürecektir. Çünkü, Baykal’ın da söylediği gibi meselenin özünde rejim meselesi vardır. AKP, katı laikçi hat üzerinden topluma yön veren statükoyu yasama organında milletvekili çoğunluğu ile ikinci önemli kuvvet olan yargıyı da anayasayı değiştirerek, elde etmiş oldu. Yürütme zaten meclis çoğunluğu nedeniyle kendisindeydi.
Bu durumda son anayasa değişikliği dikkate alındığında AKP Türkiye’nin gelecek 15 yılına kesin olarak damgasını vurmuş olmaktadır.
Baykal’ın sorduğu soruya yani “yabancıların niye Türkiye’de kansız bir darbe olduğunu söyledikleri” meselesine dönersek, Baykal’ın topluma sorduğu soruyu cevaplandırmış olacağız.
Yabancılar Türkiye’de sessiz bir devrim yaşandığını söylüyorlar çünkü işin içindeler. Türkiye’deki değişimin bu derece kolay ve rahat gerçekleşmesinde ABD’nin ve AB ülkelerinin AKP eliyle Türkiye’ye verdiği desteği bilmeyen yok. Zaten AKP çevreleri de bunu saklamıyor. Bu durumda son gelişmeler yabancıların malumudur.
Baykal’ın buna şaşırmaması gerekir.
Feveranına gelince o da doğru ve haklıdır.
Neden?
Çünkü Osmanlı, hatta Atatürk sonrası inşa olunan toplumsal düzeni kuran parti CHP’dir. Dolayısı ile statüko kendilerinin eseridir. Hâl böyle olunca nelerin kayıp, nelerin yok olduğunu ilk onlar anlayacaktır. Ve söyledikleri gibi de gerçekten “rejim değişmiştir”.
MHP’lilere gelince onlar Moğoltay’ın o meşhur sözünü unutmuş olamazlar. Adalet Bakanlığına aldığı partilileri savunan dönemin CHP’li Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay, “MHP’leri mi alsaydım” diyerek kendini savunmuştu. Ona göre MHP’liler öcüydü ve ülke vatandaşı sayılmazdı. Dolayısı ile de işe alınmayı bırak kapıya
bile uğratılmamalıydı.
O gün partileştirilen bakanlık kadrolarının aynı şekilde şimdi de AKP’liler tarafından ve yine aynı mantıkla siyasallaştırılması karşısında CHP’lilerin itirazlarını görüyoruz.
İtirazlarında haklılar. Sonuç?
İktidar bildiğini okuyor. Aynı durum anayasa değişmeleri sırasında da yaşandı. “Siz de kimsiniz. Benim meclis çoğunluğum yetiyorsa dilediğim anayasayı çıkarırım” anlayışı galip geldi.
Ve CHP’nin oluşturduğu statükoyu, AKP statükosu inşa ederek değiştirdi iktidar. Yanlışı yanlışla düzeltme yoluna gitti. Bugün Moğoltay’ın partisi AKP’den yakınıyor. Yargıyı ele geçirdiniz diye. Hâlbuki dün aynısını kendileri yapmıştı. Bugün de AKP, dünkü CHP’yi modelleyerek yanlışı sürdürüyor.

Yazarın Diğer Yazıları