‘Eskiler’in iftarı

12 Eylül öncesinin arkadaşlığı bir yoldaşlıktır. O netameli günlerde sırtınızı birbirinize dayıyorsunuz, birbirinizden güç alıyorsunuz.
Çok insan savruldu... Toparlanabilmek için zamana ihtiyaç vardı.
12 Eylül öyle acımasızdı ki, “suçlu” ve “suçsuz” ayırt edilmedi. Tanklar, hepsinin üzerine sürüldü.
12 Eylül Cuntasının başı ve konsey üyelerinden biri hayatta ve daha yakın zamanda ceza aldılar. İnşallah darbeler tarihe gömülecektir.
12 Eylül öncesinde sırt sırta vermiş, artık çocukları büyümüş, kimi torun sahibi insanlar Ankara’da iftarda buluştular.
Ben de birkaç saatliğine arkadaşlarla birlikte olmak için Ankara’ya geçtim.
A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden epey arkadaş bir aradaydık.
Bizim dönem ve bizden hemen sonraki dönem ağırlıklıydı, Yani mücadeleyi sürekli klanlar...
En eskiler bizlerdik... Nevzat Kavun, Bahattin Ergezer, Mustafa Tombuloğlu, Mehmet Yaprak, Ercan Çalışkan, Ayten Altaylı, Osman Kara, Ender Gökdemir, İsmail Kandemir, Atilla Yıldırım, Haluk Gökçe, Vahit Türk, Ömer Faruk Şanlı, Nurcan Kandemir, Suzan Aydın Yaprak, Şinasi Başal, Yusuf Erdoğdu, Leyla Kaplan, Hüseyin Ömür, İsmail Gümüş, Bayram Sönmez, Şükrü Açıkalın, Musa Aşık, Üçler Bulduk, Behçet Kemal Gürsoy, Muharrem Erdoğan, Veysi Kayıran, Zekeriya Öztürk, Şevket Gürsoy... Hepsini yazamadım, daha birçok isim... Bir çoğu Şeref misafirimiz Prof. Dr. Tuncer Gülensoy’du. Hocaların hocası... Uzun uzun sohbet ettik.
Bir müjde verdi: Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Hoca’nın uzun süre üzerinde çalıştığı büyük emek mahsûlü Divanu Lügati’t-Türk tercümesi nihayet Türk Dil Kurumu Yayınları arasından çıkmış. Kalın tek cilt. Türk Dil Kurumu ince, yıpranmayan bir kâğıt kullanıyor ve 1500 sayfayı bile bir cilt hâlinde yayınlayabiliyor.
Daha önce Ercilasun Hoca’nın çalışmasından bahsetmiştim... Ardından TTK’nın başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin’in tercümesi gelecek. Kaçalin’e sormuştum, “Niye hemen peşinden yayınlamıyorsun, Hoca’nınkini bekliyorsun?” diye... “Onu da görmem lâzım.” demişti. Bence doğru. İlim birbirini tamamlayarak kemale erer.
Eser henüz piyasaya verilmemiş. Sonra üzerinde uzun uzun duracağız.
Bu yaşlara gelmiş, bu kadar cefa çekmiş, kimi işkence görmüş, kimi hapislerde kalmış bunca insan heyecanlarından bir şey kaybetmemişlerdi. Böyle toplantılarda âdettir; muhakkak “Çırpınırdı Karadeniz” söylenir... Hamamönü’nde Ata Konağı’nın iç bahçesinde, hilâl yapılmış masaların etrafında toplanmıştık. Bahçe tıklım tıklımdı ve başka iftar açanlar da vardı. Bizim şamatamızı hoş karşılamışlar, bir kısmı da neşemize katılmışlardı.
Eski hatıralar canlandı. Ata Konağı’nın karşısında Hacettepe Öğrenci Yurdu vardı. Şimdi yine yurt mu, bilmiyorum. Bu yurda baskınlar aklıma geldi... Mustafa Tombuloğlu da hatırlatmıştı. Daha başka neler neler... Yazsam olmaz!
Senede iki toplantı. İftar ve 3 Mayıs toplantıları... “Seneye 3 Mayıs’ta Adana’dayız.” dedi
İsmail Kandemir. Buluşalım; birliğimiz
dirliğimizdir!

Yazarın Diğer Yazıları