Erotizm laiklik midir?

Benim ülkemde hiçbir konu/sorun; adına her ne derseniz deyin, olması gerektiği gibi tartışılmıyor. Bilim insanları bile bilimsel tartışmıyor.

İşte size çok güncel bir örnek olay.

Melike Hatun Camisi İmamı Halil Konakçı; "Erkekler kadından üstündür. Kadının rızık kazanma mükellefiyeti yoktur ama her yerde kadın istismarı var. Daha cazip çünkü. Adam uyuşturucu parası kazansa kadının mesuliyeti yok. Sokaklar kasap dükkânı oldu, et görmekten içimiz dışına çıkıyor artık. Bu kadınların başında kocaları, adamları yok mu?" demiş.

Daha önce de hilafet çağrısı yapmıştı.

Bu olay doğru mu?

Doğru.

Peki, burada asıl sorun; "kadınların çıplaklığı mı" değilse "Erkekler kadınlardan üstündür" sözü mü, o da değilse, "Sokaklar kasap dükkânı oldu, et görmekten içimiz dışına çıkıyor artık" şeklindeki cümlesi mi?

Hangisi?

Hiçbiri!

Asıl sorun bunların hiçbiri değil.

Peki ne?

Hocanın din (İslam) yorumu.

Bu yorum, hem Sünni ve hem de Şia şeriatına göre doğrudur. Hocanın sözleri dinin Sünni yorumu. Lakin ister Vahhabi/selefi, isterse İmam-ı Azam yorumu olsun fark etmiyor. Her mezhep bu konuda hemfikir.

Pakistan''da da, Afganistan''da da, Suudi Arabistan''da da "erkek kadından üstündür." Hatta Fatih Medreselerinin kurulmasından sonra Osmanlılarda da.

Dolayısı ile Melike Hatun Camisi İmamı Halil Konakçı böyle söyledi diye Diyanet''e çağrı yapanlar havanda su dövüyor.

Diyanet şeriatı mı değiştirecek?

İslam''ın en sert yorumu, selefîlerdeymiş gibi görünse de, işin aslı hiç öyle değil.

Burada soru şu: Dinin kültürel yorumu (icma) neden illa Arap kültürüne dayalı olmak zorunda? İslam (din), bütün insanlığa indiğine göre, bütün kültürler, kendini Arap kültürü karşısında feda mı edecek, yoksa her kültür, dini bütünleşmeyi, kendi kültürüyle vahyi eşleştirerek, özgün Müslümanlık anlayışını ortaya mı koyacak?

Biraz da tarihin önümüze koyduğu şartlar dolayısı ile biz Türkler, maalesef dini anlama ve içselleştirmede en keskin ve kolay yolu seçtik. Ta Karahanlılar''dan başlayan, sonrasında Selçuklular''la devam eden eğitim sürecinde, özgün Türkçe eğitim veren millî okullarımızı oluşturmak yerine medreseleri kurduk. Eğitim dilini Türkçe değil, Arapça-Farsça yaptık. Yetmedi, Fatımîler, İsmaililer ve Hasan Sabbah gibi akımlar sebebiyle; savunmacı, keskin, felsefeye, yoruma, sorguya izin vermeyen dini (İslam''ı) öğreten Nizamiye medreselerini kurduk.

Ardından geleneği Osmanlı''ya taşıdık. Başlangıçta Alevi Bektaşi geleneği ile devlet barışık olsa da giderek, kalıpçı, keskin din yorumu sosyal alana egemen oldu. Halen daha tarikatlar ve cemaatler aynı keskinliği sürdürebilmek için Cumhuriyetle kavgayı sürdürüyor. Bu sebepledir ki Türkiye''de siyaset dengelenip durulmadı.

Cumhuriyet''in Osmanlı''dan devraldığı, adları "Osmanlıca" dedikleri Arapça ve Farsça olan; müftü, İmam-hatip ve vaiz yetiştiren medreselerin adı değiştirilerek hepsi "ilahiyat" başlığı altında toplandı. Dini eğitimin dili de Türkçe oldu.

Din, geleneksel kalıpçı, tek düze eğitim ve öğretim yerine bilimsel ölçütlere göre, İslam ilahiyatı olarak öğretilmeye başlandı. Bu durum, gelenekçileri rahatsız etti. Çünkü hem medrese öğretisini hem sarstı ve hem de eğitimin içeriğini değiştirmiş oldu.

Bu nedenle çoğu ilahiyatçı "kâfir" olarak suçlandı. Hâlbuki kimsenin kâfir olduğu falan yoktu. İnsanlar, Kur''an''ı (dini metinleri ve vahyi) anlama çabasıyla değişik görüşler ortaya sürmekteler. Önemli olan, metin-anlam ilişkisinde tutarlılıktır. Gerisi boş lâf.

Yazının başına dönersek, sadece Türkiye''nin değil, bütün İslam dünyasının en temel sorunu dini (İslam''ı) anlamaktır.

Melike Hatun Camisi''nin imam hatibi Halil Konakçı''nın tek haklı olduğu sosyal gerçek, erotizmdir. Türkiye''de çıplaklık (erotizm) normalin dışına taşmıştır. Bu durum sadece dini öğreti sorunu değil, aynı zamanda değerler sorunudur. Kadını değerli kılan şey ne kadar erotik/çıplak göründükleri değildir. Aynı zamanda laiklik erotizm demek de değildir. Esas olan ölçülülüktür. 2500 yıl önce Sokrat da bunu söylüyor.

Yazarın Diğer Yazıları