Erdoğan’ın belini büker
Bir soruşturma Başbakan’dan saklanıyorsa, perde arkasında başka şeyler arayabilirsiniz.
Başbakan, soruşturmayı durdurabilir, kol kırılsın, yen içinde kalsın diyebilir; onun için saklanıyordur.
Başka güçler Başbakan’ı zorda bırakmak istemiş olabilirler.
İntikam ateşi bir yakılmaya görsün, deryayı döksen bu ateşi söndüremezsin. İntikam için soruşturma başlatılmıştır...
Kısaca buna Recep T. Erdoğan-Cemaat/Hizmet savaşının son halkası diyebilir miyiz?
Haberleri ayrıntılı okudum... Soruşturmacılar hazırlıklarını çok iyi yapmışlar. Ketum değiller. Soruşturmaları niçin başlattıklarını ikna edici birer metin hâlinde el altından gazetecilere vermişler. Haberlerde öyle ayrıntılar var ve öyle inandırıcı ki, “Bu iş Recep T. Erdoğan’a bile uzanabilir” dersiniz. Oğullarının, kardeşinin, eniştesinin... Ticarî hayata girmiş hangi akrabası varsa, her biri için birer dosya sümen altında tutuluyor olabilir. Bunları, bunca yılın gazetecisi sezgisiyle söylüyorum... R. T. Erdoğan’ın kardeşinin, oğullarının ve hatta kızlarının AKP hükûmetleri zamanında ticarî hayatta mesafe almaları, ticarî dehalarıyla bile olsa, “Acaba?” sorusunu sordurmaması mümkün değildir. Kılıçlar çekilince, taraflar hasmını can evinden vurmak ister. İnsanın can evi ailesidir. Nitekim, bakanların oğullarından başladılar.
Eğer soruşturmadan Recep T. Erdoğan haberdar edilseydi, izin vereceğini mi sanıyorsunuz?! Şu sıra sırat köprüsünden geçiyor. Ortalığı darmadağın etti... Dış politika çöktü, iç politikada, kendisinden başka -tabiî ortak politika yürüttüğü PKK/BDP’den de başka- herkesle kavgalı...
“Erkekseniz sandığa gelin!” diyor başka bir şey demiyor! Tam bir meydan okuma ama her şey sandık değildir. Recep Tayyip Bey ve “yandaş” grubu bu sözümü bir tarafa yazsın.
Taşlar yerinden oynamıştır.
Gelişmeler Cemaat/Hizmet-Erdoğan kavgasının çok ötesindedir. Belki bu kavga fırsat bilinerek soruşturma başlatılmıştır. Elle tutulur bir sebep ve delil olmadan ortaya çıkılamazdı. Hükûmet her şeye hâkimken sen soruşturma başlattıysan hükûmetin asla müdahale edemeyeceği noktadasın demektir. Bunun siyasî sonuçları da hesap edilmiştir.
İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü, İstanbul ve Ankara emniyet müdürleri devre dışı kaldılar. Savcılar, ilgili âmirlere zarf gönderip operasyona start veriyorlar...
İlgili veya ilgisiz 5 müdür görevden alındı. Hükûmet, en az zararla bu badireyi atlatmak istiyor ama pek kolay olamayacak.
Son operasyonlar Deniz Feneri davasına benzemiyor. Hükûmet, ne savcıları, ne hâkimleri bertaraf edebilecek durumda...
Eski futbolcu Hakan Şükür, Cemaat/Hizmet’le içli dışlıydı. Dershaneler kavgasında açık konuştu ve milletvekili seçildiği partisini ilzam etti. Sonra Ak Parti’den ayrıldı... Bu ayrılış basit bir ayrılış değildir. Çevreme: “Köprüler tamamen atılmış... Arkasından fırtına kopacak.” demiştim. Ne olacağını elbette bilemeyecektim ama, Hakan Şükür’ün ardından başka milletvekillerinin kitle hâlinde istifa edebileceğini düşünmüştüm. Kavga sandığımdan daha derinmiş.
Bu operasyon, R. T. Erdoğan’ın belini büker; 850 Rakımlı Tepe’yi unutsun.