Erdoğan'ın 28 Mayıs sonrası planı
28 Mayıs'ta Erdoğan'ın sandıktan çıkması halinde ağır bir ekonomik tablo ile yüzleşeceğini defalarca yazdık. Bu tablo bizleri nasıl etkileyecek?
1 - Enflasyon ve sefalet rekor kıracak.
Zira 1 trilyona yaklaşacak bütçe açığı zamlarla kapatılacak. Ayrıca 75 milyar dolarlık eksi rezerv ve 203 milyar dolarlık kısa vadeli borç, kuru 20 üzerine itecek ve şirketlerin üretim maliyetleri artacak.
Artan göçmenlerin konut ve gıda tüketimleri de fiyatları uçurmaya devam edecek.
2 - Konut+Araç hayal olacak.
Üretim maliyetleri arttıkça konut ve araç fiyatları artacak. Ayrıca enflasyondan korunma için yükselecek talep fiyatları yukarı çekecek.
3 - Erdoğan seçim sonrası ekonomide atacağı adımlarla ekonomide kısmi felç ya da komple felçten birine neden olacaktır.
Komple bir felç senaryosunda Erdoğan;
* Faizi düşük tutar ve kura talebi artırır,
* Kur 30'a yaklaşır,
* Sanayi maliyeti kurla artar ve pahalı ürünler üretilir. Bu ürünler satılamaz. Firmalar küçülür. İşsizlik patlar.
Kısmi felç senaryosunda Erdoğan;
* Faizde örtülü artışlar yapılır. Yani eski koridor sistemi gibi hülle metotları gündeme gelir.
* Katar+Rusya+Körfez sermayesi 'acil durum sermayesi' şeklinde talep edilir. Bu durum kuru 25-26 civarında dengeler. Enflasyon tekrar artar ama sanayi kilitlenmez lakin ağır hasar alır. Ödemeler dengesi krizi ise bir süre daha ertelenir.
Acil durum sermayesine bir katkı da aşağıda belirttiğimiz 3 nedene bağlı olarak AB blokundan da gelecektir. Bu nedenler:
1 - 2016 yılında Erdoğan ve Merkel arasında Göç Anlaşması yapılmıştı. Ancak o dönemden bu döneme göçmenlerin Türk hazinesi üzerindeki yükü oldukça arttı.
Avrupa rahat bir yaşam sürerken, Türkiye toplum ve ekonomi olarak göçmen yükünü çekti. Şimdi bu maliyete AB'nin de ortak olması gerekecektir. Bu bağlamda 4-5 milyar euroluk bir paket sürpriz olmayacaktır.
2 - Türkiye'nin net dış borcu 235 milyar dolardır. 1 yıldan kısa vadeli borç ise 203 milyar dolardır. Dolayısıyla AB Türk ekonomisinin bir krize girerek borç ödeme kapasitesinin kaybına müsaade etmez. Borcun takla attırılması, ballı bir faizin alınmasına devam ettirilmesi istenecektir. Bu, 'ne öldür ne güldür sadece sömür' stratejisidir.
3 - Almanya ihracatında Türkiye 15. Sırada yer alır. Almanya her yıl 28/30 milyar dolar ihracat yaptığı ülkenin çökmesini sadece maddi konular için değil içindeki milyonlarca Türkün sosyal huzurunun devamı adına da tercih etmeyecektir.
2018 yılında Brunson Krizi döneminde Alman hükümetinin Türk ekonomisi hakkında yaptığı toplantıları ve vekillerin yardım talebi için girişimlerini unutmayalım.
Sözün özü Erdoğan akılcı politikalara geçerse oluşacak hasar kayda değer olsa da atlatılması için bir umut olacaktır. Ama yanlışta ısrar, AKP için önce belediye seçimlerinde sonrasında yaşanan ağır ekonomik bunalımın büyümesi ile erken seçimlere kadar ucu açık bir dönemi başlatabilir.
Bu dönemde bir iftira kampanyası ile ekonomideki sorunlar unutturuldu. O zaman nasıl unutturulur işte bunu düşünmek gerek…