'Erdoğan ve Türkçe'
Geçen gün Başbakan R. T. Erdoğan, İstanbul’un en yüksek binalarından birinin açılışını yaptı. Sonra “Neden bu binan adı Türkçe değil?” dedi.
Bizim de çok sık sorduğumuz sorudur. O kadar çok yabancı kelime bünyemizi kemiriyor ki, hangi biriyle baş edeceksiniz?
Kanun belki bir noktaya kadar hâl yoludur.
Dersin ki, “Yolda belde, Türkçeleşmiş Türkçe kullanacaksınız.” Türkçeleşmiş Türkçe kararı nasıl alınır, bilemiyorum ama mutlaka bir faydası olur. Yabancı isimlerin cazibesi nedir? Binalarınıza, dükkânlarınıza bu isimleri vermekle neyi ispat etmek istiyorsunuz?
Açıkçası Erdoğan’ın Türkçe talebi olacağını pek aklıma getirmemiştim. Kendisini destekleyen, sol liberaller ve neo İslâmcılar “dil meselesi”nde de ortak hareket ediyorlar. Ne kadar uydurulmuş, köksüz, Türk kimliğinden uzak kelime varsa, yazılarına bol kepçe katıyorlar. (Bu sözüm aynı zamanda bir uslûpsuzluğu ortaya koymak içindir.)
Bu köşede “dil meselesi” ni çok işledim. “Gökkonuksal Avrat-Türkçenin Türkçesi” kitabımız da çıktı. 1300 sayfalık “Edebiyatımızda İsimler ve Terimler” (Yeni baskıda yeniden işledim ve kitabı ikiye ayırdım.) ve Gökkonuksal Avrat-Türkçenin Türkçesi’ni Erdoğan’ın danışmanlarının Başbakan’ın önüne koymasını beklerim. Şikâyet ettiği bütün konuların ayrıntısıyla ele alındığını görecektir.
Dil, devlet meselesidir. Devlet, sağlam Türkçeyi halkın bütün kesimlerine yayamıyorsa, fikir sapar, sağlıklı düşünemezsiniz.
Türkiye’de Türkçe herkesin hakkıdır ve başka dili/dilleri öne çıkarmanın kimseye faydası yoktur. Bazı Bakanların, başka mahallî dillerin konuşulduğu yerlere gittiklerinde, halk dalkavukluğu yapıp o yörenin dilini konuşacağım diye saçmalamaları insanımıza büyük zarar vermektedir.
***
Başbakan Erdoğan, İstanbul’da yabancı isimli binanın açılışını yaptıktan sonra Katar’a gitti. Uçakta dil meselesi tekrar açıldı. Taha Akyol, Başbakan’la konuşmasını köşesinde şöyle anlatmıştır:
“Başbakan Tayyip Erdoğan Türkçenin bir tür İngilizce istilasına maruz kalmasından şikâyetçi... Dilimize yerleşmiş kelimelerin ‘Arapça, Farsça’ denilerek atılmasını da yanlış buluyor. (...) Başbakan konuyu daha geniş ele alıyor, sadece İngilizce istilası değil, ‘eski kelime’ diyerek dilimizin fakirleşmesi sorununu dile getiriyor...
(...) Nihat Sami gibi bir üstadı ve eserini zikretmesine, bunca siyasi meşguliyet içinde ona atıfta bulunmasına çok sevindiğimi belirtmeliyim. Başbakan diyor ki:
‘Nihat Sami Banarlı’nın Türkçenin Sırları kitabında belirttiği gibi, ‘ketebe, yektubu’ Arapçadır, fakat ‘mektep, kâtip’ bizimdir, Türkçedir. Tarih içinde kazandığımız her kelime, her kavram bizimdir, Türkçedir...’
(...) ‘Yeni kelimelerimiz olsun, ama tarih içinde yoğrulmuş, anlamlar kazanmış kelimeleri unutmayalım.’” (“Erdoğan ve Türkçe”, Hürriyet, 21 Nisan 2012.)
Erdoğan’la tamamen mutabıkız.
Hadi Türkçe seferberliğine!