Erdoğan PKK'lı gibi yazanlara tavır almalı
Başbakan Recep T. Erdoğan, Geçimli Karakoluna baskın yapıldığı gün, atv’de, birçok konuda önemli şeyler söylemişti.
İki konuya dikkat çekeceğim:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “solcu” basın danışmanının, kısa ömürlü bir partide ortak politika yaptığı arkadaşı “solcu” gazeteciye Cumhurbaşkanı adına yaptığı açıklamalara karşı “Onun haddi değil!” sözünün aslında kime gittiğine ve PKK “yandaşlığı” eden bazı basın-yayın organları ve yazarlar hakkında söylediklerine...
Birinci konu üzerinde şimdi durmayacağım... İkinci konuda Erdoğan şöyle diyor:
“... karşı taraf [PKK] bir psikolojik harekât yapıyor ve bu psikolojik harekâta da ne yazık ki bu medya âlet oluyor. ‘Kimin medyası?’ diye ben soruyorum bu soruyu. Hani terör örgütünün yayın organları var bunu biliyoruz ama bir de onlarla ilişkisi olmadığını söylediği hâlde bilerek veya bilmeyerek maalesef onların tezgâhına veya onların ocağına odun taşıyanlar var. Bunları nereye kadar kabulleneceğiz. İsmen mi bunları ifşa edeceğiz. Bunları okuyanların, benim vatandaşımın aklıselim ile değerlendirmek suretiyle gereken tavrı takınması lazım. Aynı zamanda televizyon ekranlarında izliyoruz, bunlara gereken tavrı koymamız lâzım.”
***
R. T. Erdoğan’ın söylediklerini biz yıllardır yazıyoruz. PKK paralelinde yazıp söyleyenleri, Ak Parti’yi “suçlarına” ortak edenleri Erdoğan, “aydın insanlar” diye vasıflandırmış, Başbakanlık konutunda onlardan akıl almış, sonra bildiğiniz gibi, yine onun bilgisi dâhilinde, sözüm ona “aydınlar”la Ankara’da Polis Akademisi’nde “PKK açılımı” başlatılmıştı.
Hükûmet tarafı ve PKK paralelinde düşünenler, omuz omuza sırt sırta epey mesafe almışlar, devlet içinde devlet olan KCK yapılanmasına müsamaha göstermişler, mahallî dilleri, resmî dilin bile önüne geçirmişler, “Türk” deyince âdeta tiksintiyle bakar olmuşlar, etnisiteyi kutsayıp başımıza oturtmuşlar, halkımızı serseme çevirmişlerdi.
(Ara not: önceki akşam Deniz Baykal, “etnisiteyi kutsama” noktasında güzel şeyler söyledi: “Açılım yaptıkça, terör bitmez. İnsan hakları, demokrasi, sosyal adalet kavramlarının yerine etnisite yerleştirildi. Etnik kimlik en temel değer hâline getiriliyor.” dedi. Seyredenleriniz vardır; gerçekler, çöl sıcağı gibi insanın yüreğini yakıp geçiyor!)
R. T. Erdoğan: “Bunlara gereken tavrı koymamız lâzım.” diyor.
Basın-yayın organlarında “gizli PKK’lılar” çok can yaktılar ve yakıyorlar. Bölücülere karşı savaş veriliyorsa ve insanlarımız hayatlarını yitiriyorsa, savaşın önü arkası, cephesi gerisi olmaz... “Düşman” her yerde vardır ve büyük destek almaktadır. “Düşman”a “fikir hürriyeti” adına destek çıkanlar kesinlikle susturulmalıdır. Onlara ekmek mi yok! Yurt dışında yerleri hazır. Bunların çoğu aynı zamanda PKK’nın Zerdüştlüğüne paralel Allah’sız Kitap’sızdırlar! Ne yazık ki, birçoğu “İslâmcı” geçinen basın-yayın organlarında köşe tutmuşlardır. Yine birçoğu Dışişleri Bakanıyla, Cumhurbaşkanıyla, cemaatlerle kol kola... Büyük itibar görüyorlar.
Millet “tavır” alırsa acı olur; Başbakan önce kendisi tavır alsın!