Erdoğan 'fakir' mi?
Recep Tayyip Erdoğan, yeri geliyor, "Bu fakir..." diye konuşmaya başlıyor. Ne demek istiyor?
2015'te, cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine yüzde 96 oy çıkan Adıyaman'ın Sincik ilçesinde konuşuyor, HDP'yi tenkit ederken "bu fakir" sözünü kullanıyor:
"Birileri gelip buralarda benim sultan olmak gibi bir derdimin olduğundan bahsediyor. Kardeşlerim, bu fakir hiçbir zaman sultan olmanın gayreti içinde olmadı. Tam aksine her zaman meydanlarda; 'biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geliyoruz' demişimdir." (21 Mayıs 2015).
Bir önek daha:
2018'de, 43. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşuyor:
"Amerika teröristi [Fethullah'ı] vermiyor, bahaneler uyduruyor. O zaman sen de bizden hiçbir teröristi alamazsın. Bu fakir bu görevde olduğu sürece teröristi alamazsın. Çünkü Müslüman bir delikten, yılan deliğinden bir defa sokulur. İkinci defa hayır. Böyle stratejik ortaklık olmaz..." (11.01.2018)
Bir gazetecinin köşesinden şu satırları okuyalım:
"Ayda 74 bin lira maaş alan Cumhurbaşkanı'nın 'Bu fakir' diye başladığı her konuşmasını ayda 1600 lira alanlar elleri kızarana kadar alkışlıyorlar. Cumhurbaşkanı; et fiyatlarının artış sebebini 'artan refah nedeniyle talep artışına' bağladı. Haklı! Refah içerisinde olmasalar neden alkışlasınlar? Alkışlayanları da görsen, sanki kafes pirzola yiyip sıyırmadan atıyorlar!" (Murat Muratoğlu, "Ekmek bulamıyorlarsa et yesinler!", Sözcü, 9 Kasım 2018)
R. T. Erdoğan'ı tenkit eden bir siyasetçinin sözleri:
"'Bu ülkede insanlar kendini yakıyor' diyoruz, duymazlıktan geliyorsun. Sen bir apartman dairesinden bahsederken kendinden 'bu fakir' diye bahsediyordun, şimdi sarayda oturuyorsun kendinden 'bu fakir' diye bahsediyorsun. Asıl fakir hâle getirdiğin insanlardır, yüzü kızarmadan konuşan sensin." (CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, 23 Aralık 2020).
R. T. Erdoğan'la aynı fikir familyasından bir köşe yazarının satırları:
"Bu vesileyle belirteyim, 'fakir'in yazılarında, Prof. kısaltması genelde, 'tahfif'/hafife alma bâbında değil, genelde hemen bütün dünyada olduğu gibi, kısaltma bâbında kullanılır." (Selahaddin E. Çakırgil, "Bu prof., ne demiş, yavv!", Star, 23 Aralık 2020).
Önce "fakir" kelimesini açıklayalım:
"Fakīr kelimesi Arapça'da 'delmek, kazmak, kırmak' mânalarına gelen fakr kökünden sıfat olup asıl anlamı 'omurgası (fekār) kırılmış kimse'dir. Bu durumdaki insan gibi bir işe güç yetirememesi, başkasına muhtaç olması sebebiyle maddî bakımdan sıkıntı içinde bulunan kimseye de fakir denildiği ifade edilir Fakir kelimesi Kur'an'da çoğulu fukarâ ile birlikte on iki yerde geçer." (TDV İslâm Ansiklopedisi, "Fakir")
Kendisi için "fakir" diyen fakirliğini hatırlatmıyor. "Fakir" tevazu ifadesidir. Tasavvufta bu sıfatın ayrı bir yeri vardır. Osmanlıcı zihniyet kullanmayı pek sever. Ama eskimiştir. Bir de "bendeniz" sözü var. "Bende" Farsça "köle" demek. "Bendeniz", "Sizin köleniz, kulunuz" manasına yine tevazu göstermek, karşısına saygılı davranmak için kullanırlar. "Bu âciz" de tevazu ifadesidir.
R. T. Erdoğan ve fikir familyasından S. E. Çakırgil, güya tevazu gösteriyorlar. Biraz eşeleseniz, tevazunun altında kibir yattığını görürsünüz.
(Not: Bilerek "tevazuun" yazmadım. "Camii" değil; "camisi", "sanayii" değil; "sanayisi" yazıyorum. Bilgiçlik taslayıp "ayın"ı göstermek istiyorlar. Gereksiz.)