Erdoğan, "demokratik" dedi diye demokratik olur mu?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Reuters haber ajansının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesinden sonra "gücün tek elde topladığı" eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorusuna şu cevabı veriyor:
"Bu tür eleştirileri getirenler ne siyaseti biliyorlar ne devlet yönetimini biliyorlar… Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokratik bir hükümet sistemidir."
Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklaması, tam da "demokrasi" kavramı üzerine okuma yaptığım güne denk gelince; yeni sistemin demokrasiyi ortadan kaldırdığını, iktidarı eleştiri ateşine tutmak için değil, bilimsel sebeplerle söylediğimizi göstermek iyi olur diye düşündüm.
Şöyle ki…
Siyaset biliminin önde gelen isimlerinden Robert A. Dahl, "Demokrasi Üzerine" isimli kitabında demokrasiyi tanımlarken geniş ölçekli demokrasinin şunlara ihtiyaç duyduğundan bahsediyor:
1. Seçimle belirlenmiş memurlar
İlk kriter açısından en azından teorik olarak temsili bir sistemimiz mevcut. Ancak yeni sistemle temsilcilerimizin ne kadar pasif olduklarını, tek adam hariç herkesin elinin kolunun bağlı olduğunu, temsil görevlerini yapamadıklarını da belirtmek gerek.
2. Özgür, adil ve sık sık yapılan seçimler
Seçimler denildiğinde, yalnızca seçim gününü değil, öncesini ve sonrasını da anlamak gerektiğini daha önce yazmıştım. Dolayısıyla seçim günü oy pusulasında şartlar eşitmiş gibi görünse de seçim öncesinde Cumhurbaşkanlığı makamını kullanarak yapılan propagandalar ve seçim sonrasında sonuçların beğenilmediğinde seçimlerin yenilenebileceğini görmek; seçimlerin adil olmadığını hepimize gösterdi. Sık sık yapılan seçimler derken, 9 yılda 9 defa sandığa giden ülke olarak, sıklığı olumsuzluk doğuracak kadar abarttığımızı bile söylemek mümkün.
3. İfade özgürlüğü
Eğer şu an bir konuşma yapıyor olsaydım, belli belirsiz acı bir tebessüm edip, belki kısa bir iç çekişle diğer maddeye geçerdim. Dinleyiciler de o birkaç saniyede tüm mimiklerimle anlardı hislerimi. Ancak bir köşe yazısı ile sizlerle buluşuyor olmanın dezavantajıyla kısaca birkaç cümle yazayım:
Son olarak Kaftancıoğlu, ondan önce Müjdat Gezen ve Metin Akpınar, Zuhal Olcay, birini yazsam diğerine haksızlık olacak yüzlerce gazeteci… Bunlar en medyatik örnekler. Oysa belki de en çok e-posta aldığım hususlardan biri bu. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle yargılanan kimselerin kendilerini sosyal medyadan savunacak cesaretleri kırılmış, seslerinin duyurulmasını istiyorlar. Nasıl kırılmasın ki? 3-5 tweetle indirimsiz, ertelemesiz 9 yıl 8 ay hapis cezası alınabiliyor. Oysa, ruhsatsız silahla hastane basmanın cezası bile yalnızca 2 yıl 8 ay!
4. Alternatif bilgilenme kaynakları
Yeniçağ, Sözcü, Cumhuriyet, Birgün, Evrensel, Oda TV, Sol Haber… TV kanallarından Tele1, Türkiyem Tv, Halk Tv, Fox Haber… Muhalefetin sesini duyabileceğiniz TV kanalları bir elin parmaklarını geçiyor mu? Oysa, hükümet, bütün önemli bilgilenme kaynaklarını kontrol altında tutuyorsa, vatandaşlar meseleleri anlamaları için gereken bilgiye nasıl ulaşacaklar? Bu şartlar altında vatandaşların siyasi yaşama etkin katılımı nasıl olacak?
5. Kurumsal özerklik
Kurumsal özerklik, vatandaşın, haklarını elde etmek için siyasi partiler ya da çıkar grupları gibi göreceli olarak bağımsız kurumlar veya organizasyonlar kurma hakkını ifade ediyor. Nispeten en rahat "tik" atabildiğim kriter bu, kanımca.
6. Vatandaşların dâhil edilmesi
Bu kriter çok kapsamlı. Aslında yukarıda sayılan 5 maddenin içerdiği haklara vatandaşların sahip olması anlamına geliyor. Burada da bağımsız ve alternatif bilgi kaynaklarına erişim ve demokrasinin siyasi kurumlarının etkin olarak işlemesi için gerekli olabilecek özgürlüklere ve fırsatlara sahip olmak açısından çok ciddi bir problemimiz var.
Şimdi soruyorum:
Kriterlerden kaçını tutturduk? 3 diyebilir miyiz? Bakın daha bağımsız olmayan yargıdan, Cumhurbaşkanının yasama yetkisine de sahip olmasından falan bahsetmedim. Dahl, bu 6 kriteri "demokratik bir ülkede gerçekleşmesi gereken MİNİMUM şartlar" olarak sayıyor.
Pek tabi herkes, herhangi bir yönetimin demokratik olduğunu iddia edebilir. Peki ama şırf bu iddia ileri sürüldü diye, yönetim gerçekten de demokratik olur mu?
Demokrasi için gereken siyasi kriterlerin hepsi sağlanmadığı sürece, kim ne derse desin o yönetim "demokratik" olmaz.
Dahl'ın deyimiyle:
"Sahibi öyle dedi diye bir kobra yılanı güvercine dönüşmez."