Endişeliyiz...
Dönüştürülüyoruz. Programı, amacı, izi ve yönelimi önceden belli olmayan bir dönüştürme bu.
Dönüştürmeyi yapanlar, yaptıklarını topluma kabul ettirmek ve bir meşruiyet alanı yaratmak için demokrasi paketi içinde sunuyorlar. Gerekçelerini demokrasinin icapları üzerinden aktarıyorlar.
Amacı, nerede duracağı ve içeriği önceden belirsiz olan bu dönüştürmenin birdenbire karşımıza çıkması, plansızlıktan mı yoksa bizi şaşırtmak istemelerinden mi bilemiyoruz.
İster istemez endişeliyiz.
Tepkiliyiz ve doğal olarak da kaygılıyız.
Nasıl kaygılanmayalım?
Kurulu devletin “millî” olan tarafı dâhil yapıtaşlarında bile kolaycı bir yok etme aldı başını gidiyor.
Mesela, dünkü Yeniçağ’ın manşetten duyurduğu İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı Zeytinbağı’nın adının Rumca Trilye olarak değiştirilmesi, vatan toprağının adında yabancılaştırmayı gösteriyor.
Hâlbuki vatan topraklarını Türkleştirme kolonizatör Türk dervişlerinin, serdengeçtilerin, Ahi erenlerinin yıllarını almıştı.
Toplumsal ve tarihsel kazanımların bir anda yabancılaştırılması hem ürkütücü ve hem de iktidarın duyarsızlığının göstergesidir.
Bir taraftan dindarız, öteki taraftan, dinin kültürel alanda yarattıklarını yok ediyoruz. Başka bir ifade ile milli olanın tasfiyesi söz konusu.
Azınlık vakıfları meselesini hatırlayın.
Ne demişlerdi?
“Gasp edilenleri veriyoruz.”
“Gasp edenler” dediklerini böyle bir davranışa iten sebepleri hatırlamadan çok şey kaybettik.
“Gaspla” suçladıklarımızın kazığa geçirilen hayatlarını, cephede geçen ömürlerini, aç susuz ölümle karşı karşıya sırf bir vatanımız olsun diye hayatlarını ortaya koyduklarını sildik gitti.
Beş milyondan fazla insan kaybettiğimiz Birinci Dünya savaşının masumlarını zaten hatırlamadık.
Hele Evlâdı Fâtihan diye Balkanlara gönderdiklerimizin dönüşlerindeki trajediyi yazılı kaynaklardan çocuklarımıza okutmayı ırkçılık, aşırı milliyetçilik, şoven duygular saydık.
Kaç Türk çocuğu anasının kucağından canlı canlı sulara atılmıştır; Tuna’ya sorun.
Meriç size hangi acıları anlatıyor, azıcık dinleyin.
Bunların hepsi hem Müslüman’dı ve hem de Türk’tü.
19 Mayıslara biri dokundu mu, millî güvenlik meselemizden birileri parça kopardı mı, vatan topraklarımızın adından birini sildiler mi, millî olan cumhuriyet değerlerinden bir kısmını gayrı millî alana çektiler mi, biz ister istemez tepkiliyiz.
Yoksa nice hükümetler bugüne kadar pek çok eğitim reformu yapmış, ders içeriği değiştirmiş, millî bayramlara dair genelgeler yayınlamış, obalara beldelere ad vermiş, lakin kimsenin sesi çıkmamıştır.
Farkı yaratan gayrı milliliktir.