Türk mitolojisi yaratıkları yazı dizisi 4 - Ejderhalar

Ejderha isminin kökeni Farsça: ‘‘Ajdahak veya Ajdaha’’ kelimelerinden türetilerek Türkçeye girmiştir. Ejderha kelimesinin İngilizce yazılışı: ‘‘Dragon’’ dur. Bu kelime Yunanca: ‘‘Drakon’’ kelimesinden türetilmiştir. Türkiye Türkçesindeki anlamı da ‘‘evren’’dir.

Ejderhaya epik metinlerde ve sözlü aktarımın masal, efsane ve şarkı türlerinde rastlanılır. Ejderha, kanatlı, ağzından alevler çıkarabilme gücüne sahip ve uçabilen efsanevi bir varlıktır. Türk ve Çin inançlarında Ejderha, genellikle bereketin, bolluğun ve iyiliğin sembolü olarak görülür. Doğudan batıya gidildikçe ejderhanın nitelikleri değişir ve karamsarlık, kötülük ve kıtlığın sembolü olarak görülür.

YELBEGEN (CELBEGEN)

Altay Türklerinin inançlarında yer alan kötü ruhlu bir ejderhadır. Yedi başlı dev bir ejderha olarak tasvir edilir. Kötülük ve yeraltı tanrısı olarak bilinen Erlik han, insanların yoldan çıktığını görünce Yelbegen''i bu insanları yakalayıp yeraltına getirmesi için gönderir.

Bu durumu durdurmak isteyen kahramanlar ise Yelbegen ile savaşır. Fakat burada Yelbegen''e karşı gelen ve onu yenen birçok kahraman karşımıza çıkar. Boodoy Koo, Karatı Kağan’ın kızını alabilmek için yapılan yarışmalarda rakipleri arasında bulunan Yelbegen’i şekil değiştirmek suretiyle öldürmektedir. Alıp Manaş, Yelbegen’in boynuna parmağıyla bir fiske vurmakta ve Yelbegen’in yedi başı yerde yuvarlanmakta, yani Yelbegen’i kuvvetiyle yenmektedir. Benzer bir şekilde Yunan Mitolojisinde Yeraltı Tanrısı Hades, insanların tanrılara tapmadığını görünce, insanlara zarar vermesi için Kraken adlı bir deniz canavarını yollar, bunu üzerine Perseus adlı bir kahraman Krakeni öldürür.

BADRAÇ

Türk ve Moğol inançlarında kendisine yer bulur. Genel olarak Şaman anlatılarında yer alır. Yedi başlı olarak tasvir edilen Badraç''ın öldürülebilmesi için yedi başının da kesilmesi gerekir. Aksi takdirde kesilen baş tekrar çıkar. Bazı söylencelerde tek tek kesilen baş geri yerine gelir.

Bu durumda yedi başın da aynı anda kesilmesiyle öldürülebilir. Ağzından ateşler saçar. Kuyruğu bir kamçı gibi şaklar. Derisi zırh gibi pulla kaplıdır. Çok başlı ejderha kavramına pek çok toplumda rastlanması son derece ilgi çekicidir. Ejderhanın çok başlı olması konusu farklı düşünceler vardır. İnsan karakterinin farklı yönlerini temsil etmesi, gücü temsil etmesi, ruh ve canı temsil etmesi en çok destek gören görüşlerdir. Buna benzer şekilde Yunan Mitolojisinde yedi başlı göl ejderhası Hydra''nın da ölebilmesi için yedi başının da kesilmesi gerekir.

BÜKE

Türk ve Altay inançlarında geçen bir ejderhadır. Bük, Büğ, Buk kökünden türemiştir. Bükülen, kıvranan demektir. Ayrıca güçlülük ve yenilmezlik anlamlarını da bünyesinde barındırır. Bu bağlamda Böke (kahraman, şampiyon) kavramıyla da ilgisi vardır. Yılana benzeyen dev bir sürüngen olan Büke, efsanevi bir canavardır. Çoğu zaman kanatlı olarak tasvir edilir.

Uçabilir, ağzından ateş saçar, dişlerinden asit akıtır. Derisi zırh gibi pulla kaplıdır. Moğolların söylencelerinde Buka Noyan adlı varlık devlerin babasıdır ve dokuz oğlu vardır. Bunların hepsi de Yelbüke''dir (ejder görünümlü bir tür dev). Altay hikayelerinde Bükeler suyun önünü keser ve suyu bırakmak için karşılığında kurban ister. Suyu kendi egemenliği altına alarak yaşama sahip olmuştur.

BÜKREK VE SANGAL

Altay Türklerinin Şamanlık inancında var olan bir ejderhadır. Bükrek veya Bukra (Bukrak) olarak da bilinir. İyi niteliklere sahiptir. İnsanlara zarar vermez, hattâ yardımcı olur. Kertenkele görünümlüdür. Kanatları yoktur, bu nedenle uçamaz. Tüm denizleri birbirine bağlayan büyük denizde yaşar. Uzun bir boynu ve çok güçlü pençeleri vardır. Sesinin de çok güzel olduğu ve dünyanın öbür ucundan bile duyulduğu söylenir. Onun sesini duyan diğer ejderhalar kaçacak yer ararlar.

Rivayetlere göre her bin yılda yeryüzüne inerek Sangal ile savaşır. Kötü güçlerin temsilcisi Sangal ise Oddenizi''nde (ateş denizi) yaşar. Her bin yılda bir yeryüzüne inerek 9 yıl boyunca Bükrek ile savaşır. Her seferinde de Bükrek savaşı kazanır. Savaşan her iki ejderhanın da görünümü evrenin ve doğanın işleyiş düzenini anlatan ve kökeni Çin''e dayanan Ying Yang öğretisine benzer. Bu öğretide de beyaz taraf iyiliği, siyah taraf ise kötülüğü temsil eder.

ER TÖŞTÜK VE EJDERHA

Önemli Türk destanlarından olan Er Töştük destanında, Er Töştük''ün bir ejderha ile savaştığı anlatılır. Er Töştük, büyük ağacın yanına geldiği zaman, bir ejderhanın ağaçtan yukarı tırmanarak çıktığını görmüş. Bu ağacın üzerine de her sene bir kartal yavrularmış ve ejderha da yuvaya çıkıp onları yermiş. Er Töştük kılıcına sarılınca hemen ejderhayı öldürmüştür. Az sonra kartal gelmiş ve yavruları ile iyilik ve kötülük üzerine konuşmuştur.

KÖK LUU (GÖKSEL EJDER)

On iki hayvanlı Türk takviminde yılan ve ejder bir yıl sembolü olarak görülmektedir. Emel Esin''in belirttiğine göre eski Türklerde, zaman kavramının kozmik deveran halindeki simgelerinden biri gök çarkını çeviren ejderdir. Çin astrolojisinin Türkler tarafından kabul edilen teorisine göre Kök-luu (göksel ejder), Kızıl-sakızgan (kızıl saksağan), Ak-bars (ak pars) ile Kara-yılan (Çin''de kaplumbağaya sarılmış yılan) adını alan ve her biri yedişer yıldız takımından oluşmuş dört büyük takımyıldızının karşılıklı hareketi bu devri sağlamaktaydı.

Gök ve yer arasında döndüğü varsayıldığı için ejder, bazen gök ve yer ilkelerinin yerini alabilmektedir. Budist metinlerde, Kök-luu gök gürültüsü ve yağmur simgesi olarak kabul edilmekte ve Kök-luu''ya atfedilen yad taşı ile kozmik büyü yapan şamanlar yağmur ve rüzgar meydana getirebilirdi. Ayrıca Göktürk Kitabeleri''nde birbirine sarılmış halde çifte yılan motifi bulunmakta; bu yılan motifleri hem Bilge Kağan hem de Kül Tigin adına dikilen kitabenin üst kısmında yer almıştır.

EBREN

Ebren kelimesi "evren" sözcüğünün farklı bir söyleyiş biçimidir. Dolayısıyla evren aslında sembolik olarak bir ejderhadır. Tıpkı ejderha gibi evren de büyük ve insanüstüdür. İnsan aklıyla kainatın bütün niteliklerini anlamak mümkün değildir. Türk mitolojisinde dünyanın veya kainatın bir ya da birkaç tane ejderha tarafından döndürüldüğü yani evrildiği düşünülmüştür.

Bu ejderhalara ise "eviren" (döndürüp çeviren) denilirdi. Daha sonra sözcük "evren" biçimini almıştır. Türk destanlarında isim olarak evren sözcüğü ejderha yerine kullanılmıştır. Dev sürüngen, kanatlı ve korkunç bir görünümü vardır. Bazen devasa bir yılan olarak betimlenir. Yeraltındaki mağarasında yaşar ve orada bulunan hazineyi korur. Sularda veya gizemli bir ormanda yaşadığı da anlatılır. Bazen ateşin içinde barınır.

Ağzından ateş saçar. Kuraklığın ve ölümün simgesidir. Masallarda suyun önünü keser ve bırakmak için karşılığında kurban ister. Su yaşam demektir, dolayısıyla onu kendi denetimine ve egemenliği altına alarak yaşama sahip olacaktır. Bir başka açıdan bakıldığında susuz bıraktığı yeryüzüne ölüm ve karmaşa getirir. Öteki taraftan bunları elinde bulundurduğu için aynı zamanda bereket ve güç simgesidir.

SON

Not: Mitoloji serimizde bundan sonra destanların üzerinde duracağım. Destanlar serisini Türk kahramanları takip edecek. Serinin devamında ise Türk Mitolojisindeki kadın tanrıça ve kahramanları işleyeceğim.

Saygılarımla...

Yazarın Diğer Yazıları