Fatih'e kafa tutan derviş Otman Baba

Osmanlı Devleti’nin Anadolu ve Rumeli’de giderek güçlendiği bir sırada, Asya’nın ortalarından; yani “Horasan’dan kalkıp “Rum Diyarına” bir eren geldi.

Evliyalar evliyası olan Otman Baba, uzun boylu, geniş omuzlu, kızıl: yüzlü, oldukça iri yapılı ve yakışıklı biriydi. Güçlü ve kuvvetli olmasının yanı; sıra, çok cesur biriydi.

Oğuz lisanıyla konuşurdu.

Otman Baba’nın yeri yurdu belli değildi. Kâh dağda, kâh taşta, kâh harabelerde, kâh viranelerde, kâh imarethanelerde yaşardı. Kimse onun halinden bir şey anlayamazdı. Tek bilinen bir yanı vardı, o da fiziki bakımdan güçlü kuvvetli ve çok yakışıklı biriydi.

Rivayet edildiğine göre; Timur, Doğu’dan Rum diyarına geldiği zaman, evliyalar evliyası Otman Baba onunla Anadolu’ya gelmiştir.

Kendi ifadesine göre;

“Timur’la birlikte Anadolu’ya gelen o yetişkin yiğit ve şerefli koca bendim” derdi.

Yöre evliyaları ve halk, gün geçtikçe Otman Baba’nın gerçek kişiliğini anlamaya başladılar. Onun için kurbanlar kesiyorlar ve onun önünde yerlere kapanarak, onun hayır duasını almaya çalışıyorlardı.

Otman Baba, II. Murat’ın oğlu Sultan Mehmed padişah oluncaya dek; Kerman, Bursa ve İznik taraflarını dolaştı, Sık sık kerametler göstererek, davasını yaymaya devam etti.

Bir rivayete göre Otman Baba bir gün şehzade Mehmed’e görünür.

Mehmed’in yanına varıp:

"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sorar

Sultan Mehmed:

"Hayır bilmiyorum" der.

Derviş sözlerine şöyle devam eder:

"Ben seni Rum diyarına padişah yapmaya geldim. Kim olduğumu sana göstermem gerektir. Eğer beni bildinse bildin, genellikle bilemesin; bununla da zarara uğrarsın."

Derviş bu sözleri söyledikten sonra ortadan kaybolur.

Otman Baba, bazen: “İki cihanın güneşi benim vücudum içindedir” derdi.

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedip, büyük şenlikler yaptıktan sonra, gidip Belgrad’ı da fethetmek için niyetlenmişti. O sırada Otman Baba, İstanbul’da bulunuyordu.

Bir gün o, İstanbul’un Silivri Kapısı önünde otururken, Fatih Sultan Mehmet, veziri Mahmut Paşa ile çıka geldi. Sultanla veziri Belgrad seferi hakkında konuşuyorlardı.

Otman Baba’ya yaklaştıkları zaman, Otman Baba onlara dönerek:

"Sakın Mehmet Han, Belgrad kalesine gitme. Yoksa çanına ot tıkarlar." dedi.

Bu sözleri duyan Sultan, gazaba gelerek hemen kılıcına davrandı.

Mahmut Paşa hemen padişahı uyardı:

"Gafil olma sultanım!" dedi. "Bu kişi öyle alelade biri değil, o erenlerdendir."

Fatih Sultan Mehmet bu sözleri işitince, kılıcını kınına sokup: saraya doğru yoluna devam etti.

Fatih Sultan Mehmed Sırbistan'a üç yıl arayla üç sefer düzenledi. 1454 - 1455 - 1456 Bu seferler neticesinde Semendire ve Belgrad civarına kadar ilerledi. 1456 yılında üçüncü seferinde Belgrad kalesini kuşattı.

Kuşatma başarı ile sonuçlanmadı ama Fatih'in gösterdiği kahramanlık yenilgiyi unutturdu.

Bu olay Otman Baba’ya çok daha evvelden malum olmuştu.

Yine bir gün Fatih, İstanbul’da Otman Baba’ya rast gelir. Otman Baba hemen Sultanın önüne geçerek sordu:

"Sultan sen misin yoksa ben miyim?"

Fatih Sultan Mehmed, dönüp Mahmut Paşa’ya:

"Silivri Kapısı’nda bana Belgrad’a gitme, orada senin çanına ot tıkarlar diyen kimse bu değil miydi?" diye sorar

Mahmut Paşa:

"Evet Sultanım, o aynı kişidir."

Fatih Sultan Mehmed, hemen atından inip, evliyanın elini öptü ve:

“Padişah sensin ve sen bir Tanrı sırrısın ben ise senin gibisine yardımcıyım babacığım” deyip atına binip yoluna devam etti.

Fatih Sultan Mehmed, saraya dönünce de Otman Baba’ya bir miktar altın gönderdi.

Fakat Otman Baba, "Sultan bu “boku” bana neye göndermiş, bunlar benim işime yaramaz" diyerek altınları kabul etmemiştir.

Otman Baba’nın altınları kabul etmediğini duyan padişah, onun gerçek evliya olduğuna tamamen inandı.

Otman Baba parada gözü olmayan eline geçen üç kuruşu etrafında dağıtan bir kişiydi. O, sözde dervişler ulema takımı ve şeyhler gibi değildi. Evladiyelik ve vakıfla işi olmazdı.

Vilâyetnâme’de en çok vurgu yapılan hususlardan biri Otman Baba’nın Fâtih Sultan Mehmed’le ilişkisidir.

Otman Baba’nın gayr-i Sünnî görüşleri sebebiyle medrese çevrelerince Fâtih Sultan Mehmed’e şikâyet edildiği, hatta mahkemede sorgulandığı, fakat onun ölünceye kadar fikirlerini savunmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.

Otman Baba, medrese mensuplarının yanı sıra dönemindeki bazı tarikat şeyhleriyle de anlaşamamıştır. Bunda onları dünya malı biriktirmek, şan ve şöhret peşinde koşmak, iktidara yakın çevrelerle iş birliği yapmak, halka yalan yanlış mârifet satmak, kurdukları vakıfları evlâdiyelik hale dönüştürmekle suçlamasının büyük payı olmalıdır.

Vardar Yenicesi’nde bir sohbet sırasında Bayezid Baba’yı azarlamış, onun Rumeli’deki bütün Hacı Bektâş-ı Velî dervişlerini davet ettiği bir toplantıya katılmamıştır.

Aynı şekilde ziyaretine gelen Bektaşî şeyhi Mahmud Çelebi’yi de azarlamış, bu zat yakınlardaki bir Edhemî tekkesine saklanarak kendisini kurtarabilmiştir. Küçük Abdal onun Şücâüddin Baba, Arık Çoban (Koyun Baba) ve Hacı Bektâş-ı Velî dışında geçmişte ve kendi döneminde yaşayan hiçbir velîyi kabul etmediğini, abdallarına çok düşkün olduğunu, bütün hevesleri terkedip Hak aşkı ile dolan ve âlemdeki her şeyi Hak’tan bilenleri gerçek abdal kabul ettiğini söyler.

Vilâyetnâme’de anlatılan bazı olayların şamanist motifler içerdiği görülmektedir. Onun ve abdallarının gittikleri her yerde buldukları kuru ağaçları ortaya yığıp çok büyük ateşler yakarak etrafında semâ etmeleri, kendisinin Fâtih Sultan Mehmed’in hastalığını iyileştirmek için büyük bir ateş yakıp başında dua etmesi, Rumeli köylerinde halkı ejderhadan kurtarması gibi olaylar bunlar arasında zikredilebilir.

Baba, 1474 yılının sonuna doğru yaklaşık 200-300 abdalı ile birlikte Edirne'de bulunmaktaydı ve kılık kıyafetleri ile şehir halkını hayretler içinde bırakmaktaydı zira abdallar saçlarını sakallarını bıyıklarını ve kaşlarını tamamen keser üzerlerine genellikle yarı çıplak olmak üzere postlar giyer ve kaynaklarda geçtiği üzere garip garip bağırarak yüksek sesle gürültülü şekilde dolaşmaktadırlar.

Otman Baba’nın müritleri Abdalan-ı Rum diye adlandırılır. Abdalan-ı Rum; Anadolu toplumunda, göç edip gelenler arasında, bir grup olarak anılır. Onların çoğunlukla Horasan Erenleri veya Azerbaycan’dan göç eden gruplar arasında anılmaları dikkate değer. Genellikle, Türkmen/Yörükler arasında Orta Asya Şamanları gibi, din ve toplum hayatını yöneten kutsal kişiler gibi yorumlanmışlardır. Gerçekte, 14. ve 15. yüzyıllarda köylerde yerleşik hayata, şehir hayatına geçmiş, Sünniliği ve yaşam tarzını benimsemiş Türk nüfusu karşısında onlar, Türkmen göçebe Yörüklerin kültürünü, toplum değerlerini ve yaşam tarzını temsil etmişlerdir.

Fatih Sultan Mehmed’in son derece bürokratik, merkeziyetçi devletinde abdallara yer yoktur…

Abdalların en önemli inanç ve etkinliği, baskı altında ezilen, evini yurdunu bırakıp şurada burada gezen işsiz güçsüz çaresiz garib miskinlerin yardımına koşmaktır. Otman Baba, bu dünya malı için zulüm yapanlara karşı olduğunu ilan eder.

Fatih Sultan Mehmed, eşi görülmemiş başarılarıyla, gelmiş geçmiş hükümdarların en güçlülerinden biri olduğundan ve kendi imparatorluk ve fetih planları uğruna uyruklarına, özellikle de Yörüklere ağır yükümlülükler getirip baskı uyguladığından Otman Baba, Kutb-i Alem olarak onun karşısına çıkmayı ödev bilmiştir.

Otman Baba’nın müritleri, çoğunlukla Vize’den Tuna ağzına kadar uzanan Doğu Balkan Yörükleri arasından çıkmıştır.

Otman Baba gibi devlete karşı çıkan dervişler, halk direniş ve tepkilerini korkusuzca temsil etme cesaretini gösterdikleri için, hükümdarlar özellikle onlardan çekinirler.

Otman Baba, öteki dünyada olacak şeyleri belirleyen tek güç olarak kabul edildiğinden, Fatih’in tüm zaferlerinden sorumlu sayılmıştır. Yani Otman Baba, Gazi Sultan’a “benim bilgim ve desteğim olmadan hiçbir şey başaramazsın” demektedir!..

Fatih, böyle iddialara yabancıdır. İstanbul’un fethinden sonra Akşemseddin, fethin evliyanın eseri olduğunu söylediğinde, Fatih, şehri kılıcıyla aldığı yanıtını vermiştir.

UluTürk Tarih Kanalıma Abone Olabilirsiniz

  • Kaynaklar:
  • Küçük Abdal - Vilâyetnâme-i Otman Baba
  • Halil İnalcık - Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar
  • Mustafa Alkan ve Gökhan Yurtoğlu. - Tarihi Bir Şahsiyet Olarak Otman Baba: Otman Baba Kimdir?
  • Ali Kemal Balkanlı - Şarki Rumeli ve Buradaki Türkler
  • Filiz Kılıç - Otman Baba Velayetnamesi (Tenkitli Metin)
  • Haşim Şahin - Otman Baba - TDV İslam Ansiklopedisi
  • Gökhan Yurtoğlu (2016). “Otman Baba’nın Tarikatına Dair” - Türk Kültürü ve Hacı

Yazarın Diğer Yazıları