Ege Üniversitesi’nde dehşet günleri (1)
Ege Üniversitesi’nde ülkücü gençlik lideri Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun PKK’lılarca katledilmesi Türkiye’yi sarstı. E.Ü. Rektörü’nün ve Edebiyat Fakültesi Dekanı’nın hâdisede sorumlulukları olduklarını düşünmemeleri kaygı vericidir. Ahlâkî olarak bu vahim hâdise karşısında hemen istifa etmeleri gerekirdi.
YÖK Başkanlığı’ndan, YÖK Başkanı’nı tayin eden “Cumhurbaşkanı” ndan da hiçbir açıklama yok!
Fırat’ın katledilmesi geçiştirilecek bir hâdise değildir.
Türk bayrağını gönderden indirmek isteyenlerle, bayrağı göndere çekenler arasındaki bir gerilimden ve neticesinden bahsediyoruz. Burada “Tarafsızım.” denilebilir mi?
Recep T. Erdoğan, AKP-HDP/PKK birliğini başlatsa dahi, Suudî Arabistan’a giderken PKK için “bölücü terör örgütü” sözünü kullanmadı mı?
Şu zamanda “kanun” demek “Saray” demek olduğuna ve “Saray”dan korkanlar oraya bakarak hiza belirlediğine göre, PKK bir “terör örgütü”!
Neden tabutu Türk bayrağına sarılı Fırat’a sahip çıkılmıyor?
(Diyeceksiniz ki: “Zâhir”i ve “bâtın”ı karıştırmayalım. Zâhirde PKK terör örgütü ama bâtında “kanka” . Siz de haklısınız. PKK’yı referans göstererek “Türk bayrağı değişsin!” diyebilen bir “dişi kaplan” gazeteci hanım, “Saray entrikacıları”nca Yeni Şafak’tan Sabah’a terfi ettirildiğine göre “bâtınî” duruma inanmak ağır basıyor!)
Birinci elden “belge” vereceğim. Bir şahidin gördüklerini aktaracağım. Kaynağımın bana anlattıklarını, sorumluluk almak istemeyenlerin gözlerinin içine sokacağım.
Arkadaşımın korkusu yok ama ismini ben vermek istemedim. 1970’li yılların netameli günlerinde fakültede birlikte olduğumuz arkadaşım tanınan bir kişi. Üniversite yönetimi de bilir.
Arkadaşım, 24 yıldır Ege Üniversitesi’nin sınırları içinde yaşar. Araya girmeyeceğim. İşte Ege Üniversitesi’nde şahit oldukları:
“-Sabahleyin, kampüste hep yürüyüş yaparım. Her gün yolum Eczacılık Fakültesi’nin önünden geçerdi. Ancak, olayın olduğu o gün bu fakülte önünde köpekler vardı, saldırıyordu. Ben de yolumu değiştirdim Edebiyat Fakültesi’nin önünden döndüm. Edebiyat’ın önünden dönerken bir kafe var, olayın olduğu kafe. Şimdi kapalı. O kafe yıkılacak falan diyorlar. Her yer özel kafe doldu. Üniversite Vakfı’nın güya... Fahiş fiyatla kiraya veriyorlar. Tabiî kira fiyatları öğrenciye bindiriliyor. Yurtlarda yiyecek-içecek pahalı derler ama kafelere bakmazlar! Oradan geçiyorum... Bunlar (PKK’lılar) burada yayvan inek gibi yayılırlar. Hele bahar geldi mi, alternatif çay ocağı kurarlar, sazlar sözler... PKK’nın etnikçi siyasî müzikleri... Bu yüzden öğrenciler Edebiyat Fakültesi’nde ders yapamıyoruz, derler. O gün saat dokuz buçukta, üç tane p.ç vardı, sonuna kadar müziği açtılar, koca koca anfileri var, gümbür gümbür yayın yapıyorlar. Eski günler aklıma geldi (1980 öncesi). Pis pis bakıştık.”
Arkadaşımın kendi anlatışından bütün ayrıntıyı yazıyorum ki, neler olup bittiği anlaşılsın. Saray da, YÖK de, Ege Üniversitesi yönetimi de “Yalan söylüyor” diyemesinler! (Arkası yarın!)