Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Dünyanın gözünden Türkiye...

İran'ın Ankara Büyükelçiliği İran medyasına bir bildiri göndererek, "Türkiye'deki güvenlik koşulları" nedeniyle İran vatandaşlarını yeni yıl öncesi Türkiye'ye "gerekmedikçe seyahat etmemeleri" konusunda uyarmış.

"Türkiye'deki Olağanüstü Hal'in devamı" ve "Türk güvenlik yetkililerinin uyarıları" gerekçe gösterilerek yapılan bildiride, "İstanbul'daki bazı ilçelerde güvenlik gerekçesiyle yılbaşı etkinliklerinin yasaklanması" da örnek gösteriliyor.

Bildiriyi gönderen ülke İran! Bu, Ortadoğu gözünden Türkiye. Avrupalı gözünden tablo daha vahim: Meydanda bir araya gelmesi güvenlik gerekçesiyle yasaklanan bir ülke! Hal bu iken, turist neden gelsin?

Beşiktaş, Şişli, Beyoğlu… Bu üç ilçede de yılbaşı kutlamaları "terör olayı olabilir" gerekçesiyle yasaklandı. Peki, yılbaşı akşamı dolup taşan avmler, eğlence yerleri, lokantalar ne olacak? Geçen sene yılbaşında gerçekleşen terör saldırısı bu tür yasakların önleyici olmadığını göstermeye yetmedi mi? Bu, teröristin amacına ulaşmasını sağlayan ve yüzünü güldüren uygulama neden?

Düzenlenen mitinglerle on binleri bir araya toplarken teröre inat yaşanıyor da, yılbaşı gecesi neden teröre karşı duramıyoruz?

İktidarın yılbaşı kutlamalarına bakış açısı Türkiye'nin dışardaki imajını büyük ölçüde zedeliyor.

***

Siyasal sebeplerin dâhil olduğu farklılıklar kamplaşmaya dönüştürüldü.

Salı günki yazımda aramızdaki 'kutuplaşma'dan bahsetmiştim. Yeni yıl konusunda da aynı kutuplaşma kendini gösteriyor.

Toplumun azımsanmayacak kesimi inanışından ötürü yılbaşı kutlamalarını olumsuz ve zararlı buluyor. Kimilerine göre toplumun ileri vadede Hristiyanlaşması tehdidi içerirken, kimilerine göre ise bu kutlamalar örf ve adetlerimize zarar vererek asimile olmamız ve köklerimizden kopacağımız gibi tehditler içeriyor.

Bunlara ek olarak, bu günün yalnızca bir şeyler satabilmek veya eğlence mekânlarını doldurabilmek amacıyla kullanılan pazarlama günlerinden biri olduğu görüşünde olanlar da hayli fazla.

Öte yandan toplumun geri kalanı ise, yılbaşının bir Hıristiyanlık geleneği değil, pagan geleneği olduğu ve Hıristiyan Bayramı Noel'in 25 Aralık'a tekabül ettiği, yılbaşının ise takvimle ilişkili olduğu görüşünde.

Artık neye inanacağınız size kalmış. Aynı toplumda yaşayan farklı kişiliklere sahip insanlardan, makine parçalarının sessiz uyumunu elde etmek elbette ki mümkün değil. Ancak, karşılıklı saygı ve anlayış ile pekâlâ birlikte yol almamız mümkün.

***

Nihayetinde yılbaşı bir envanter günü aslında… Bitirilen bir yılın muhasebesini yapma günü…

Temenniler ise bu sene de aynı. Geçen yıl da sağlık diledik mesela, kaza ve ölüm haberleri aldık; barış diledik kavgalar ve savaşlar peşimizi bırakmadı; mutluluk diledik şiddet ve taciz içeren olaylardan mutluluğu yakalamaya fırsat olmadı; hayırlı kazançlar diledik yolsuzlukların bini bir para olmuş onu öğrendik; başarılar diledik "barış yok, mutluluk yok, para yok hangi başarı" dedik...

Ancak, iyi dileklerin, ümidin bittiği yerde, yaşama sevinci de biter. Biz umut etmeye devam edelim. Umalım ki 2018 yılı bu döngünün bir parçası olmasın.

"Yeni Yıl" sözü umut açısından olumlu hisler uyandırıyor. Bu etki de aslında "Yeni" kelimesinden kaynaklanıyor. Ama hatırlatmakta fayda var: Yenilenmek, bizim amacımız, yılın değil. Yenilenmeden kapısından adım attığımız her yıl, bir öncekinin tekrarı olmaya mahkûm olacak. Yeni yıla girerken bu yılki yanlışlarımızı, kavgalarımızı ve kutuplaşmayı geride bırakmalıyız.

Geçtiğimiz yıl başaramadık evet, o zaman buyurun size yenisi... Umarım bu kez farklı olur…

Bütün okurlarıma mutlu yıllar dilerim…

***

"Bir gün, her şeyin daha iyi olacağını düşünmek umudumuz; bugün her şeyin iyi olduğunu düşünmek, yanılgımızdır." Voltaire

Yazarın Diğer Yazıları