Dönüştürücü gücünü yitiren MHP

Ülke bölünme sürecine doğru hızla ilerliyor. İktidar partisinin geliştirdiği siyaset ve ürettiği tüm politikalar, kocaman açıklarla dolu olduğu halde ülkenin sahibi olduğunu söyleyen politikacılar ve partiler, istenen performansı gösteremiyor.
Muhalif partilerin yönetimleri ve liderlikleri zafiyet içinde değil ise neden iktidar partisi sürekli yükseliyor?
İşte, MHP’nin durumuna bakınız!
Yüzde elli oy almış iktidar partisi kendini değiştiriyor, yükselişteyken kadrolarını yeniliyor, makam ve mevkileri değiştiriyor. Üstelik bu yenilenmeyi kurala bağlıyor ve bir zorunluluk haline getiriyor. MHP’de ise, “bir kere daha, n’olur bir kerecik daha parti iktidarı benim olsun” deniliyor.
Niye?
Bu zamana kadar yönettiniz yetmedi mi?
Bırakın; parti lider partisi olmaktan çıksın. Liderin yerini kurumsal kimlik alsın. Ve önemli olan liderler değil, partinin kurumsal kişiliği olsun.. Ahmet’in, Mehmet’in adıyla anılan bir milliyetçi parti olmak yerine sadece MHP olsun.
Bir tüzel kişilik olarak MHP, Türk milliyetçiliğinin kurumsal liderliğini yapsın. Tek adam yönetiminden çok adam yönetimine geçilsin.
Böylece toplumsal sorunlara yönelsin.
Çağın gerçeğini okusun, yorumlasın. Çözüm üretsin.
Bırakın ülkücüler parti içi demokrasiyi geliştirsin. Böyle bir MHP, kapalı kapılar ardında yazılan delegelerle yönetilmez elbet. Böyle bir MHP, herkesin MHP’si olur.
Çağdaş siyasal parti, içinde yaşadığı çağı doğru okuyan, anlayan, yorumlayan ve buna dayalı politikalar üreten, kendi tabanını kucaklayan, üyelerine hesap verebilen partidir. Otokratik liderlik dönemlerinin bittiği, yerine demokratik yönetim biçiminin geldiği MHP, yeni haliyle demokrasiyi de doğru yönetebilecektir. Parti içi demokrasinin işlemediği, bürokratik liderliğin aşiret liderliği gibi algılandığı parti yönetimlerinin kendileri demokratik olmadığı için iktidara geldiklerinde ülkeyi yöneteceklerinden kuşku duyulur.
Bir taraftan medya, öte yandan sermaye, daha beriden ülkenin kurucu değerleri yer değiştiriyor. Bu durum beraberinde büyük toplumsal değişimi besliyor. Birkaç yıl sonraki Türkiye, on yıl önceki gibi olmayacağı gibi bugünkü gibi de olmayacak. Ne yazık ki, mevcut MHP yönetimi herkese nasip olmayan elit potansiyeli (akademisyenleri vb.) görmezden gelerek, ülkenin değişen durumunu doğru okuyamadı. Pek çok kazanımı bizzat kendisi yok etti. Etkin olacağı sahaları başkalarına bıraktı. Mesela olması gerektiği Orta Asya’da başkaları cirit atıyor.
Üniversitelerde bulunan akademik kadrolar fikri beslemeyi bıraktı. Artık Erol Güngörler, Orhan Türkdoğanlar, Mümtaz Turhanlar ve benzerleri çıkmıyor.
Keza edebiyatın orta direği olan Peyami Safalar, Ömer Seyfettinler, Tanpınarlar velhasıl, Yahya Kemaller, Emine Işınsu’lar artık yetişmiyor; gelmiyor. Bunların çağdaşları ortalıkta dolaşmıyor.
Niye?
Çünkü Türk milliyetçileri sinemada, tiyatroda, basın-yayın alanında, yeni gelişen sermayenin hiçbir yerinde yetkin bir güce sahip değil. Böyle bir MHP dönüştürücü gücünü yitirmiş demektir.
Kuru bir milliyetçilik ve yüzde bilmem kaç oy almak geleceği garantilemez.
Artık sürekli liderlik yerine, dönemsel liderlik modelinin zamanı gelmiştir. Bir iki kez seçilen lider, üçüncüde yerini başka ülküdaşına terk etmelidir. Kurumsal büyüme ve gelişme önem kazanmalıdır.
Yoksa?
Yoksa Davutoğulları, milliyetçiliği kuşa döndürür. Sen sadece söylemde kalırsın.

Yazarın Diğer Yazıları