Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT
Evren Devrim ZELYUT

Dolardaki sıkışma tehlike sinyalleri veriyor!

Dolar/TL''ye baktığımızda 2020 kasım ayında bir kez, 2021 mart ayında iki kez, 2021 nisan ayında bir kez olmak üzere toplamda dört sefer 8,50 seviyesine yaklaştı ve döndü. Teknik olarak bir seviyeye ne kadar çok çarpıp dönerseniz, o seviye bir gün kırıldığında çok daha sert hareketlere şahit olabilirsiniz. 8,50 seviyesi geçilirse önü boştur. Karşısında sadece mavi gökyüzü vardır ve kimse kurun artık nerede duracağını bilemez. Ama en önemli etki ise bu sınırın aşılması halinde konunun dönüp aşımızı, işimizi de yakından etkileyecek olmasıdır.
Bu yazıyı pazartesi saat 10''dan sonra okuyanlar TÜİK''in enflasyon rakamlarını basından görmüşlerdir. Ama sonucu belli bir futbol maçı gibi Türk hane halkı ve firma sahipleri enflasyondan yine goller yedi... Fiyatlar hız kesmeden artmaya devam ediyor. Bunun öncü sinyalini İstanbul Ticaret Odası (İTO) vermişti. Hazırlanan rapora göre, kentte, nisanda geçen yılın aynı ayına kıyasla perakende fiyatlar yüzde 16,34, toptan fiyatlar yüzde 17,52 artış kaydetti. Fiyatların neden hız kesmeden arttığını artık okurlarımız çok iyi biliyor:
1-Salgında aşılama programının fiyaskoya dönmesi ile üretim faaliyetlerine ara verilmesi.
2-Yurt dışındaki ham madde ve enerji fiyatlarının artması.
3-Türkiye''nin dışa bağlı üretim sanayisinin yükselen kurla pahalı ürünler üretmesi.
Enflasyon yukarı gittikçe Lira''da değer kayıplarının hızlandığını göreceğiz. Ayrıca dolar/TL''nin değerini belirleyen bir konuda cari açık sorunumuz. Yani döviz gelirleri ile giderlerimiz arasındaki fark. İhracat ve ithalat durumuna baktığımızda son gelen TÜİK raporuna göre, "Genel ticaret sistemine göre ihracat 2021 yılı Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %17,2 artarak 49 milyar 986 milyon dolar, ithalat %9,6 artarak 61 milyar 29 milyon dolar olarak gerçekleşti." Buna bağlı olarak, "Ocak-Mart döneminde dış ticaret açığı %15,2 azalarak 13 milyar 17 milyon dolardan, 11 milyar 43 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2020 Ocak-Mart döneminde %76,6 iken, 2021 yılının aynı döneminde %81,9''a yükseldi."
Dış ticaret birazcık toparlanma sinyali verdi ama yıllık açığın 45 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Cari açığın artmaması için önemli rolü olan sektörlerden birisi de turizmdir. Turizmde de son gelen TÜİK raporu bakın ne diyor, "Turizm geliri Ocak, Şubat ve Mart aylarından oluşan I. çeyrekte bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %40,2 azalarak 2 milyar 452 milyon 213 bin $ oldu."
Normalde Türkiye''nin turizm geliri 35-40 milyar dolardır. 2021 yılında toplam gelirin 10 milyar dolar olacağı beklenmektedir. Bu durumda kayıp 25-30 milyar dolar olacaktır.
Demek istediğim şu, para gelmiyor ama bol bol gidiyor. Ülke salgın olmasa bile ithalat bağımlılığı nedeni ile rezerv kaybeden bir yapı içindeydi. Enflasyon durduğu yerde yukarı gidiyordu. Bu hastalıklı yapı salgınla birleşince kurda 8,50''yi karşımıza getirdi. Ancak Türk firmalarının üretici fiyatlarındaki artışa artık dayanacak gücü kalmadı. 8,50 civarından yapılan yarı mamul ithali firmaların zaten bozulmuş finans dengesini iyice altüst edecektir. Kurun, enflasyona paralel 8,50 üstüne çıkmasının, firmaların sapı sapır dökülmesine neden olacağını değerlendiriyoruz. Artan enflasyonun hane halklarını sefaletin içine sokmasını anlatmaya bile gerek yok. Çöpten ekmek, sebze arayan insanlar, intihar eden esnaflar, açız diye bağıran vatandaşları yaşamın içinde görüyoruz.
Çıkış yolu var mı? Ya da işler düzelecek mi? Hayır. Çünkü an itibari ile sadece aşılamada yol alan, salgın öncesi ekonomilerinde enflasyon sorunu olmayan ülkeler eski normale ulaşabilir. Türkiye için ödenecek bir bedel vardı, şimdi salgınla beraber o bedel iki katına çıktı.

Yazarın Diğer Yazıları