Doğu ve Güneydoğu’da kalkınma sorunu
GSYH’da büyüme olsa da, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal kalkınması durmuştur. Zira iktisadi ve sosyal kalkınma, eğitim, sağlık, insan hakları, demokrasi, hukuk ve kurumsal devlet temeline dayanır.
Yeniden kalkınmamız için, 20 yıl öncesi demokrasi ve hukuk düzenine geçmemiz, ideolojik eksenli eğitim sistemi yerine çağdaş eğitim sistemine geçmemiz, eğitimde fırsat eşitliği yaratmamız, sağlıkta devletin yatırım yapması ve bütçeden siyasi popülizm amaçlı para dağıtmayı kesip, sosyal amaçlı harcamaları artırmamız gerekir.
Uygulama olarak yaşıyor ve görüyoruz ki, bunları bugünkü siyasi iktidar yapmayacaktır.
Öte yandan; kalkınmanın önemli bir şartı olarak, bölgesel kalkınma stratejimiz olmalıdır. Her ülkede bölgesel kalkınma farkları vardır. Ama bizde bu fark açık ara fazladır.
TÜİK her yıl il bazında fert başına GSYH endeksini açıklıyor. Aşağıdaki haritada açık renkler en düşük değeri gösterir. Fert başına gelirin en düşük olduğu iller, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine toplanmıştır.
Aynı şekilde TÜİK verilerine göre, fert başına gelirin en düşük olduğu illerde Doğu ve Güneydoğu bölgesindedir.
2023 Türkiye fert başına GSYH ortalaması 13 243 dolardır. En yüksek fert başına gelir 21 741 dolar ile İstanbul’dur. En düşük fert başına gelir, 5239 dolar ile Şanlıurfa ve Diyarbakır’dır ve bu İstanbul fert başına gelir seviyesinin dörtte birinden daha azdır.
Eğer bir siyasi iktidar kalkınma reformu yapmaya kadar verirse, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine öncelik vermek zorundadır.
Bugün terörü önlemenin en etkili aracı, bölge kalkınmasını sağlamaktır.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde, hâlen GAP’ta enerji projeleri yüzde 79, sulama projeleri yüzde 40 oranında tamamlandı. Bu projeyi bitirmek gerekir.
Öte yandan her ilin kaynakları ve imkânlarını değerlendirmek için, bölge bazında ve il bazında planlama yapmak gerekir.
Bu illerde elverişli yatırım konularında, devlet yatırım yapmalı ve bu yatırımlarda o yörede oturanlar çalışmalıdır. Bu yatırımlarda çalışanlar maaşlarının dörtte birini vererek bu fabrikalara ortak olabilir. Zaman içinde devletin payı tamamıyla yöre halkına geçmiş olur.
*Tunceli’ de kaynak suyu imkânları var. Güneydoğu ve Orta Doğu’ya hitap eden bir içme suyu tesisi kurulabilir.
*Ardahan ve Kars’ta ortak, organik tarım ve hayvancılık organize bölgesi kurulabilir. Organik hayvan ürünleri üretim tesisi yapılabilir.
*Mardin’de sanatkâr fazladır. Örme eşya sektöründe ihracat potansiyeli var. Yatırım yapılabilir.
*Bayburt’ta, Bayburt taşı işleme tesisleri kurulabilir.
*Çorum’a, nohut ürünleri işleme fabrikası kurulabilir.
*Hakkâri’de, deri işleme ve ürünleri tesisleri kurulabilir.
*Artvin’de Kafkas arısı üretimi ve organik bal üretim tesisleri yapılabilir.
Öte yandan; Doğuda “Sınır Bölgesi Üretim ve Ticaret Merkezleri” kurulması, bölge kalkınmasında etkili bir yol olur.
Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu Kuzeydoğu Anadoluda’ki illere, Gürcistan ve Azerbaycan ile sınır ticareti olanağı sağlıyor. Orta Doğu Anadolu illeri İran’la sınır ticareti imkânı vardır.
Doğu ve Kuzeydoğuda, Van, Ağrı, Iğdır, Kars, Ardahan, Artvin, ticaret için uygun konumdadır. Güneydoğu Anadolu güney sınırları bugün olmazsa da gelecekte sınır ticareti için elverişli olacaktır.
Geçmiş deneyimlerden, serbest bölgeler, sınır ticareti ve sınır ticaret merkezlerinin iyi çalışmadığını biliyoruz. O zaman sınır ticaretini yeni bir yaklaşım içinde ele almamız gerekiyor: “Sınır ticareti üretim ve ticaret serbest alanları” kurulabilir.
“Sınır Bölgesi Üretim ve Ticaret Merkezleri” mevcut sınır ticareti yerine kurulacak ve ayrıca Serbest bölgelerine rakip değil tamamlayıcı yapıda olacaktır.
Yukarıda saydığımız sınır illerinde, sınır üretim ve ticaret serbest alanı kurabilir. Bu sınırlarda veya deniz sınırı olan komşu devletlerle anlaşma yapılarak, vizesiz günübirlik girişler yapılabilir.
MİT Başkanı Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kıldı. Bu beni hiç ilgilendirmez. Eğer Musul Türkiye’ye katılsaydı ve bir yetkili orada namaz kılsaydı önemi vardı. Şimdi devlet ülke kalkınmasını ve bölge kalkınmasını sağlarsa, bu beni ve herkesi mutlu eder.