Herkes her şeyi biliyor
Evet, herkes her şeyi biliyor. Bilinenler birbirine zıt olsa da herkes en doğrusunu kendisinin bildiğine inanıyor.
Suriye meselesinden söz ediyorum. Arka planda neler olmuş, kim kiminle anlaşmış, herkesin bir fikri var. Yazarları okuyorum, yorumcuları dinliyorum, doğrusu hangisine inanacağımı ben de şaşırdım.
Görünenleri ben de biliyorum tabii. HTŞ denilen örgüt, İdlip’ten çıktı, sırasıyla Halep, Hama ve Humus’u aldı, sonunda da bir direnişle karşılaşmadan Şam’a girdi. Esad da ailesini yanına aldı ve bir uçakla Rusya’ya kaçtı.
Bir de Suriye Millî Ordusu adlı örgüt, YPG’nin elinde olan birkaç yere girdi. SMO-YPG arasındaki çatışmalar devam ediyor. Öte yandan İsrail de Golan tepelerini aşarak Suriye’ye girdi, bu ülkenin askerî tesislerini uçaklarla bombaladı, birçoğunu imha etti. İsrail askerleri, Şam’a çok yakın olan Kuneytra’ya kadar girdiler.
Benim görüp bildiklerim özetle bunlar.
İşin arka planında neler varmış, kim kiminle ne anlaşıp ne planlamış, ben bunları bilmiyorum. Bu işlere müdahil olduğu söylenen hiçbir ülkenin karar mekanizmalarında da istihbarat kurumlarında da adamım yok. Ne CIA’da ne MİT’te ne MOSSAD’da… Hiçbirinden gizli bilgiler almıyorum.
Fakat bakıyorum, kim kiminle, nasıl bir iş birliği yapmış, herkes biliyor. Türkiye, ABD ve İsrail ile iş birliği yapmış. Hatta Suriye’deki bütün işleri Türkiye yürütmüş.
Türkiye’nin cumhurbaşkanı en koyu Netanyahu düşmanı. Onu soykırımla suçlayan konuşmalar yapıyor. Ama Suriye işinde Türkiye, İsrail ile anlaşmış. İsrail, Suriye topraklarına girmiş, olsun. Herhalde anlaşma böyle!?...
ABD, Suriye’nin kuzeyindeki YPG için ağır silahlarıyla koca bir ordu kurmuş. Orada fiilen bir Kürdistan oluşturmuş. Ama yine de Türkiye, ABD ile anlaşmış. Türkiye’yi yönetenler her gün YPG aleyhinde konuşuyorlar ama olsun, iki ülke anlaşmıştır. Hatta bazı çok bilmişlere göre Türkiye, YPG’yi temizleyecekmiş, ABD de buna izin vermiş. Benim MİT’te veya CIA’da adamlarım olsa ben de bunları bilip okuyuculara aktaracağım ama hiçbirinde adamım yok. Bildiğim bir şey var. YPG yıllardan beri orada duruyor, ABD de onu silahla güçlendiriyor. Hatta işin başında Türkiye’deki iktidar da onlara yardım etmişti.
Anlaşan ülkelerden biri Türkiye idi ama yakın zamanlara kadar Esad ile görüşme talebinde bulunan da Türkiye idi. Esad kaçınca da görüşme talebimizin kıymetini bilmemiş oldu. Tabii bütün bunlar baştan beri planlandığına göre görüşme talebinde bulunmanın da bir hikmeti vardır.
Her şeyi bilenler, bundan sonra neler olacağını da biliyorlar. Suriye’de ülke bütünlüğünü koruyan demokratik bir yönetim kurulacak, diyenler de biliyor; şeriat rejimi kurulacak diyenler de ülke bölünecek diyenler de. Üçe bölünecek diyenler de biliyor dörde bölünecek diyenler de biliyor. E herkesin kulağı delik maşallah!
Türkiye’deki Suriyeliler dönüyor mu dönecek mi bunu da biliyorlar. Hangi tarihlerde ne kadarı dönecek, bunu bile bilenler var. Bu da zaferin bir parçası, büyük başarı tabii. Hani evinin darlığından şikâyet eden komşusuna Nasrettin Hoca koyunları da tavukları da içeri al demiş de sonra hepsini çıkar deyince komşusu ferahlamış ya onun gibi bir şey.
Her neyse, çok bilenleri dinlemeye, okumaya devam edelim bakalım, belki biz de ülkeler arasındaki gizli anlaşmaları öğreniriz.