Dışarılı bir saldırıdır
Prof. Dr. İskender Öksüz Bey’in açıklamalarını okurken, İbn Haldun’u göz ardı etmemek gerektiğini düşündüm. Büyük İslâm âlimi “dinin esası” bilinen birçok şeyin, “din dışı” olduğunu çok önce ortaya koymuştu.
İskender Bey, İslâm alimlerinin önde gelen ismi Pakistanlı Fazlu’r-Rahman’ın (1919-1988), sık sık, “Kur’an bir hukuk kitabı değildir.” hükmünü tekrarladığını belirtir:
“Bu, Kur’an’ın eksik bir hukuk kitabı olduğu anlamında değildir. Kur’an, hiçbir zaman bir hukuk kitabı olmak iddiasında değildir. Tıpkı bir tabiat bilimleri kitabı olmak iddiasında olmadığı gibi. Şeriat din değildir; din de şeriat değildir.
Tabiatı keşfetme de, hukukunu kurup düzenleme de insanın görev ve sorumluluğundadır. Çünkü ona akıl verilmiştir. Bunları insan, hak, adalet, vicdan ve insanî değerlere göre kendisi kuracaktır. Her bir İslâm ülkesinin hukuku ve hukuk uygulaması günün şartlarına göre farklıdır. Unutmayalım ki, bir İslâm iktidarını bir diğeri devirirken her ikisi de ’şeriata’göre hareket etmekteydi. Biz Uzun Hasan’ın da, Mısır Memluklerinin de (resmi adıyla Türkiye Devleti’nin) üzerine fetva alarak yürüdük. Onlar da gayet şer’î fetvalarla bizimle harp etti. Şerif Hüseyin ve İbn Suûd, şeriat icabı bize saldırdı. Biz, hem de Halife ve Şeyhülislâm’ın direktifiyle ve şeriat icabı onlara direndik.”
İskender Bey bu sözlerin ardından çarpıcı tespitini yapar: “Ve İngilizler kazandı!..”
Sık yazarım: Allah ile aldatıyorlar! (Lokman 31/33, Fâtır, 35/5). Dini kullanmak en tehlikelisi... İnsanın inanç damarına giren de, inanç damarına basan da kendi ülkesine zarar verdiği gibi insanlığa da zarar verir. (İskender Bey, Fazlu’r-Rahman’dan örnek verdi... Türkiye’de belli kesimler, bu ünlü âlimi neredeyse “kâfir” ilân ederler!)
Prof. Dr. İskender Öksüz, açıklamasının sonunda, pazartesi verdiğimiz metne döner:
“Obama’nın, ‘Biz Hristiyan bir ülke değiliz’ sözlerine Karl Rove’un tepkisi, ABD’nin bu gerçeğinden kaynaklanıyor. Millî kültürün bir parçası olarak din, fertlerin aşkın inançlarının kaynağı olarak din ve devlet siyasetinde din... Bu üç ayrı cephenin farkında olmadan ve sonuncusundaki gerçek dışı, hattâ gerçeği ters yüz eden iddiaları değerlendirmeden tek boyut üzerinde düşünürseniz doğruyu yakalamak imkânsız hâle gelir.”
Türkiye’de din adına yapılmak istenenler gerçekten “din” için mi? “Din”in korunmaya aslâ ihtiyacı yoktur. Daha önce yazmadık mı: Hak Taâlâ: “Kur’ân’ı kesinlikle biz indirdik; biz koruyacağız” buyuruyor. İnsanoğlu neyin peşinde? Gerçi İskender Bey: “Bir uçta sözde din, din adına Türk milletinin ve onun millet devletinin temellerine saldırı; diğer uçta ‘bu milleti çok seviyoruz da dini problem oluyor’ diyen ve yenilgiye mahkûm bir sözde laiklik.” diye cevap veriyor.
Asıl şu gerçek: Türkiye’de “İslâm” adına konuşanların “Türk”le problemi var ve bu da dışarılı bir saldırıdır!